Inkâr tradutor Inglês
2,115 parallel translation
Parmak izlerini bulduk ve hâlâ inkâr mı ediyorsun?
We got your fingerprints and you are denying?
Hâlâ inkâr mı edeceksin?
You still say you haven't been here?
Daha fazla inkâr etmeliydim.
I should have denied it more.
İşkence gördüm derse, inkâr ederiz.
He'll say he's been tortured, we'll deny it.
Acı gerçekleri inkâr eder.
She's in denial for anything tough.
Bunu inkâr etmiyorum.
I do not deny that.
Sürekli inkâr ettiğim şey buydu.
- This is exactly what I've been denying. - No. No.
Sonra çılgına döndü ve deli gibi bağırıp inkâr etmeye başladı.
Then she got like super-mad and yelled and denied it.
Benim tek istediğim bunu inkâr etmesi.
I just wanna hear him denying it.
Her şeyi inkâr edersem ama Duffy kabul ederse, daha da kötüleşir.
If I deny the whole thing but Duffy admits to it, it's gonna look worse.
Şimdide alenen inkâr ediyorsun.
And now outright denial.
Neyi inkâr ediyorum?
What am I denying?
Niçin inkâr edip duruyorsun?
Why this refusal?
Efendim? Bunu inkâr etmemi ister misiniz?
Do you want me to deny it, sir?
Hükümetim bu konuşmayı yaptığımızı resmi olarak inkâr edecektir.
My government will officially deny that we're having this conversation.
Serbest çalışan, inkârı mümkün.
Freelanced, reliable.
Her şeyin inkâr edebilecek şekilde yapıldığının farkında değil misin?
You realize this thing is set up for maximum deniability?
Her zaman güzel kız budalası oldum, bunu inkâr edemem.
Well, I was always a sucker for a pretty face, no denying that.
Sakın inkâr etme bunu
Don't deny it.
Her şeyi inkâr edeceklerdir.
They will just deny the whole thing.
Benim ruhumu yiyip bitiren inkâr edilemez bir mükemmeliyet abidesiydi.
An undeniable perfection that plagued my soul.
- Hala inkâr etmeyecek misin?
- Still won't confess?
Oğlunuz Sebastian'ın bize söylediklerinden sonra hala inkâr etmemekte ısrarcı olmanız yazık...
A pity you persist in denying... after what your son Sébastien just told us.
Senin ve karının da dahil olduğu söylenen seks partilerinde diğer üçüde yer aldığı gerekçesiyle suçlanıyorlar, Delay hariç hepsi inkâr ediyor.
Apart from Delay, who denies it all, the other three are accusing others of taking part in their orgies including you and your wife.
İddia edilen tecavüz sırasında kardeşlerinin orada olduğunu da söyledi, fakat çocuklar bunu inkâr etti ve tarif edilen eve hiç gitmemişler.
He also says his brothers were there during the alleged rape, yet they denied it and couldn't ID the house.
Yetişkinlere göre, tüm çocuklar tecavüze uğramış, beşi hariç bir tek Jimmy Delay inkâr etmiş, bu da durumu açıklar zaten.
According to the adults, all the children were raped, yet five, except Jimmy Delay, deny it. It doesn't hold up.
Eğer şimdi konuşursam direkt inkâr edecektir.
If I talk to her, she's just gonna deny it.
Sizin gibi uzman birisi DID'nin varlığını nasıl inkâr eder?
How can someone with your expertise deny the existence of D.I.D.?
Tamam, bir kez daha söylüyorum, sen öyle bir şey görmedin diye o şeyin var olduğunu inkâr edemezsin.
Okay, again, just because you haven't seen something, it doesn't mean that it doesn't exist.
William, meşhur, hafif meşrep, bücür April Rhodes'un şehre geldiğini ve Broadway'e dönmesi için ona yardım ettiğini inkâr etmeyeceğine eminim.
Well, William, I'm sure you don't dispute that legendary bratwurst gobbler April Rhodes is in town and you're helping her get back to Broadway.
Ama bundan hoşlandığımı inkâr edemeyeceğim.
But I cannot deny that I would enjoy it.
Aç olduğumu inkâr edemem.
Well, I can't deny I'm hungry.
Ve sanırım büyük bir inkâr sorunu yaşıyorsun. Ve ne olursa olsun yanında olduğumu bilmeni istiyorum ve...
I think you have a serious case of denial going, and I want you to know that I'm here for you no matter what, and...
Bunu çabucak inkâr etmenin bir gereği yok.
Don't be so quick to deny it.
Yeteneğinin olduğunu inkâr etmeyi ne zaman bırakacaksın?
When are you gonna stop denying the fact that you've got a gift?
Bunu inkâr ederek Tanrı'ya hakaret ediyorsunuz.
You are an affront to God when you deny that.
inkâr et.
- Well, deny.
O hamstera yaptiğin sey çok yanlisti, bunu inkâr edemezsin.
What you did was wrong. You can't deny that.
Bunu inkâr etmediği için kaç kişinin öldüğünü biliyor musun?
How many people died because he wouldn't be denied?
Kimse bunu inkâr edemez.
Nobody can deny it.
Kendisinin vatandaşlık haklarını ihlâl etmek ya da mahkemenin yüceliğini inkâr etmek haddime değildir.
Well... Far be it from me to infringe his civil rights or disavow the nobility of the court.
Çünkü bunu inkâr ediyorsun.
Because you deny it.
Soran olursa, bildiğimi inkâr ederim.
If anyone ever asks I'll deny all knowledge.
Anlıyorum ama benim grubum - - İnkâr edilebilir, Rosen.
Well, I understand,
Yöre Halkından Bir Kadın Kayıp. Öldüğü Varsayılıyor. Kocası Suçu İnkâr Ediyor.
Michelle Williams, in the 1950s, vanished.
İnkâr, öfke, kabullenme falan filan.
Denial, anger, acceptance, blah, blah, blah.
İnkâr o kadar da kötü bir şey değildir de...
Not that denial's the worst thing.
İnkâr etmeden önce söyleyeyim, olay mahallinde kan buldular.
And before you deny it, they found blood at the crime scene.
inkâr et.
Deny, deny, deny.
- İnkâr etmeyi bırak.
- Stop denying it.
İnkâr döneminin hemen sonrası ve nefret evresinin biraz öncesi.
It's right after the ignoring phase. And just before the loathing phase.