Işıkları aç tradutor Inglês
1,184 parallel translation
- Işıkları açık mı kapalı mı?
- Lights on or off?
- Işıkları aç!
- Get the lights!
Işıkları aç.
They're on.
Işıkları açın!
Lights on!
Işıkları açık tutun. Geri geleceğim.
Keep the lights on.
Işıkları aç. Neden ışıkları açmıyorsun?
Why don't you turn on the lights?
Işıkları açın.
Put the lights on.
Işıkları açın.
Turn the lights on.
Bu tarih öncesinin hikâyesi. Mitoloji ve efsaneler zamanında antik tanrıların güzel ve acımasız oldukları insanoğluna acı çektirmekten zevk aldıkları bir zamanda.
This is the history of a time long ago, a time of myth and legend, when the ancient gods were petty and cruel and they plagued mankind with suffering.
Bu tarih öncesinin hikâyesi. Mitoloji ve efsaneler zamanında antik Tanrıların güzel ve acımasız oldukları insanoğluna acı çektirmekten zevk aldıkları bir zamanda.
This is the history of a time long ago, a time of myth and legend, when the ancient gods were petty and cruel and they plagued mankind with suffering.
Işıklar açıkken karınla, şevkatli seks yap.
Make tender love to wife, with lights on.
Korkusunun üstüne gitmek biraz acımasızca gibi gelebilir, ama onun yaptıklarının yanında bu, hiçbir şey.
This might be a little unfair to let him do so... but think of what he does... this is nothing!
- Işıklar neden hala açık ki?
What are the lights Still doing on?
- Işıklar açıktı ve bilirsin...
The light was on, so I, ya know, went in.
Tahminime göre yeteri kadar gemi topladıklarına acımasız bir şekilde saldıracaklar.
My guess is, when enough of these ships are gathered the enemy will hit them and hit them hard.
Şimdi, bana olanları açıklar mısın?
Now, would you like to tell me what this is all about?
"Biliyorum kulağa çok saçma geliyor..." ... gibi cümlelerle başladıklarını açıklıyor.
"Well, now, I know how crazy this is going to sound, but..."
Gerçekte ne yaptıkları açık değil
What it really does is not clear.
Bana bir iyilik yapar mısın? Kendisi dışında herkes iç in ayan beyan olan şeyi ona aç ıklar mısın?
Can you do me a favor and explain to Scott that which is obvious to everyone but him?
Işıklar açık bile değildi.
The lights weren't even on.
Işıkları biraz daha aç.
More lights on it.
Pascal din ve kumar tezinde açıklar.
It is all in Pascal, you know.
Allah'ın bağışlayıcı ve dolayısıyla büyük olduğunu düşünüyorum. O yarattıklarının acı çektiğini görmek istemez.
I think that God is merciful and so great that He doesn't want to see His creatures suffer
Dünya izlerken bunu nasıl açıklarız?
How do we explain that when the world is watching?
Işıklar açılmadan önce çıkmam gerektiğini düşündüm.
I thought I had to leave before the lights came on
Ve eğer haklıysam, bir ucu Voyager'a doğru, aralıklar halinde açılmakta.
And if I'm right, one end is opening intermittently inside Voyager
Tarihimizdeki tüm kaoslar tüm yanlışlar ve anlaşmazlılar, tüm acılar ve düşmanlıklar, bir kenara bırakılmalıdır.
Through all the chaos that is our history, through all of the wrongs and the discord, through all of the pain and suffering, through all of our times, there is one thing that has
Söylemediği şey ise, şu an bildiklerimle başa dönecek olsam, bu insanlara bulaşınca başıma gelecekleri bilsem, tüm rakamları bilsem, tüm olasılıkları, tüm açıları...
What it doesn't say is if I could go back, knowing what I know now and where I'd end up if I got involved, knowing all the numbers, all the odds, all the angles...
Yeni kızımıza esprimi açıklar mısın?
Well, one of the rules is if you're late to class, you have to chop wood.
- Ama sponsor bulmamız için yeterli değil Çok daha iyi şeyler yapmalıyız, açıkları daha iyi değerlendirmeli, savunmayı daha sağlam tutmalıyız.
- Thus it is, we want to ascend and to play the glass Tom Logan, by the emotion to play in City Park.
- Işıkları tekrar aç.
- Get the lights back up.
Bizlere yaptığınız şeyle bu ülke adına federal bir suç olduğuna inandığım mezar hırsızlığı arasındaki farkı açıklar mısınız?
Can you tell us the difference between what you're doing and grave robbing, which I believe is a federal offense in this country?
Pekâlâ evlat, burası ; ağır işlerin fedakârlığın ve acı verici yanıkların karşılığını alacağımız yer.
Okay, boy, this is where all the hard work... sacrifice and painful scaldings pay off.
Açıkça, Tonane yaptıklarının sorumluluğunu ruhlara atıyor.
Clearly Tonane is blaming the spirits for his actions.
Neden her şeyin aynı ama farklı olduğunu açıklar.
That explains why everything here is the same, but different.
Işıklar açık, ama evde kimse yok.
Well, the lights are on, but there's nobody home.
Ayakkabı bağcıklarının açık olmasının neden bu kadar önemli olduğunu anlatır mısın?
Now, why is it so important that his shoes were untied?
Işıklar açılsın.
Oh, lights up.
Kahramanlıkları ve kültürleri, Avrupa'nın mirası olan bu tarihi ve onurlu ülkeleri gördüğümüzde onları, bu nefret dolu ve acımasız yaratıkların kölesi olarak gördüğümüzde füzelerinin her hafta daha vahşi ve gözü dönmüş bir öfkeyle saldırdığını gördüğümüzde tüm bunları gördüğümüzde, adaletin kılıcını çektiğimizden emin olabiliriz.
when we see these ancient and honored countries... whose deeds and traditions Europe is the heir... when we see them writhing under this hateful and merciless alien yoke... when we see their patriots striking back with every week... a fiercer and more furious desperation - when we see all that, we may feel sure... that we bear the sword of justice.
Işıklar açılana dek uyudum.
Fell asleep as soon as the lights went down.
Işıkları aç.
Turn it on.
Birisi bana neden o Hıristiyan seks yaparken benim gibi bir günahkârın yapamadığını açıklar mı?
I mean, somebody tell me why that... that... Christian is getting laid, and a heathen like me is not!
Ama onlar en azından açıklar. Ally, eğer iş o noktaya gelirse, tek söylemen gereken şey "bana göre değil." Bu kadar paniğe ne gerek var?
Ally, if it goes there, all you have to say is "Not for me."
Açıklayamadıkları olaylarda o kişiler her şeye inanabilirler.
These people believe anything they can't explain is magic.
Işıklar kapalı mı, yoksa açık mı?
Lights on or off?
Adadayken yaşadıklarımız yoruma açıktır. Geleceğin ona ve sevdiği çocuğa ne getireceğini bilmeyen kızın telaşını,...
While what happened to us is open to interpretation there's no disputing that the island embodies the turmoil of a girl who didn't know what the future held...
Işıklar açık kalsın.
Let's just leave the lights on.
En ufak bir açıklarını bulsam savcılığa bildireceğim.
The obligation is such that I'm after some legal reason - to have the state take it over.
Yaşadıkların acı veriyor, biliyorum.
What you're going through is very painful, I know that.
Peki ala, belki de öyle- - hormonlar, endorfinler, davranışlarımızı değiştiren, kimyasal değişiklikler, fiziksel rahatsızlıklar, ama hangi açıdan bakarsanız bakın, bu şeyin adı gene de aşk.
Well, maybe it is- - pheromones, endorphins, chemicals in our blood changing our responses, physical discomfort, but any way you look at it, it's still love.
Evet, şunu açıkça belirtmeliyim ki sevgim, onların bana ne kadar çok şey aldıklarına bağlı.
Yeah, I just have to make it very clear... that my love is contingent on how much they buy me.
işıkları açın 23
acil 233
açıl 61
acaba 686
açık 170
açıkçası 485
açıkcası 21
ackerman 36
achilles 17
açın 340
acil 233
açıl 61
acaba 686
açık 170
açıkçası 485
açıkcası 21
ackerman 36
achilles 17
açın 340
acapulco 48
acıyor 246
acıktım 221
açıldı 34
açıkla 136
açıkça 70
açıyorum 51
açılmıyor 31
açım 163
açıklama 21
acıyor 246
acıktım 221
açıldı 34
açıkla 136
açıkça 70
açıyorum 51
açılmıyor 31
açım 163
açıklama 21
acımasız 58
acayip 48
acele 140
açıktı 18
acele etmene gerek yok 16
aç mısın 419
acaba neden 30
acil mi 32
acelem var 277
açacağım 20
acayip 48
acele 140
açıktı 18
acele etmene gerek yok 16
aç mısın 419
acaba neden 30
acil mi 32
acelem var 277
açacağım 20