Jessup tradutor Inglês
337 parallel translation
Artie Jessup'u.
Artie Jessup.
Bay Jessup?
Mr. Jessup?
Şey, sana haberlerim var, dostum, kimse Artie Jessup'u kurban edemez, anladın mı?
Well, I got news for you, pal, nobody makes Artie Jessup a patsy, you got it?
Jessup denen şu adamı parayla birlikte yakala, katilimizi bulmuş oluruz.
Catch this man Jessup with the money, we'll have our killer.
Buna şantaj derler, Jessup.
( Mark ) It's called blackmail, Jessup.
Jessup'un bu kadınlardan hiçbirini, özellikle sizin karınızı öldürdüğüne inanmıyorum.
I don't believe Jessup killed either of these women, particularly your wife.
Jessup onu hazırlıksız yakaladı ve öldürdü.
Jessup surprised and killed her.
Jessup oraya varmadan çok önce.
Long before Jessup got there.
Siz birlikte işin içindeydiniz ve Artie Jessup'u suçlamağa çalıştınız.
You were in it together and you tried to blame Artie Jessup.
Ve gerçek şu ki, Jessup evin ya da gecenin yakınında hiçbir yerde değildi.
And the truth is that Jessup was nowhere near either house either night.
Onları siz Caldwell House'dan aldınız, sakladınız, ve bugün onları buraya Bay Jessup'u suçlamak için yerleştirdiniz.
You took them from the Caldwell house, you hid'em, and today you planted'em here to incriminate Mr. Jessup.
Görüyorsunuz, Bay Jessup'u Bay Caldwell'e telefon etmeğe ikna ettim, Caldwell'in sizinle irtibat kuracağını biliyordum.
You see, I persuaded Mr. Jessup to telephone Mr. Caldwell, knowing that Caldwell would contact you.
Bay Jessup hakkında yeni bir dosya klasörü oluşturdum.
I made up a new file folder on Mr. Jessup.
Bayanlar ve baylar seremoniler kralını sunmaktan gurur duyuyorum muhteşem John Jessup!
Ladies and gentlemen... I take great pleasure in introducing our master of ceremonies... Honest John Jessup!
Jessup çiftliğine gidebilir.
She can go to the Jessup farm.
Yukarıdan, sahildeki Bay Jessup'a seslenen bu hemşireymiş.
It was the trained nurse that shouted down to Mr. Jessup on the shore.
- Jessup trajediye karışmış mı?
- Was Jessup in on the tragedy?
- Bay Jessup?
- Mr. Jessup?
"Jessup Automotor", yarış arabası uzmanı.
"Jessup Automotor", racing cars specialists.
Açık konuşmak gerekirse Bay Jessup, Boynunuzu ipten kurtarmakla pek ilgilenmiyorum.
To be very blunt Mr. Jessup, I'm not particularly interested in saving your neck.
Diane Tremayne'in bavulu Frank Jessup'un odasında bulundu.
Diane Tremayne's suitcase was found in the garage apartment of Frank Jessup.
Frank Jessup'ın mekanik yeteneği ve bilgisinin arabayı bir cinayet silahına dönüştürmek için gerekli olduğunu iddia etti.
He argues that Frank Jessup's mechanical skill and knowledge was necessary to transform the automobile into a murder weapon.
Frank Jessup ve Diane Tremayne Jessup'a karşı açılan kamu davasında, biz, jüri olarak sanıkları "suçsuz" bulduk.
People of the State of California versus Frank Jessup and Diane Tremayne Jessup. We, the jury, in the above entitled action, find the defendants "Not Guilty".
Evinize hoşgeldiniz Bayan Diane ve Bay Jessup.
Goodbye Diane. Welcome home Miss Diane and Mr. Jessup. Very happy occasion.
Bayan Preston, Bayan Jessup bir açıklama yapmak istiyor, yazar mısınız?
Miss Preston, Mrs. Jessup would like to make a statement. Would you take it down please?
Jessup Pinkertonlar tarafından Union Pacific treninde öldürüldü.
Jessup was killed by the Pinkertons on the Union Pacific.
- Tut bunları, Jessup.
- Keep'em here, Jessup.
- Tutukla bunları.
- Arrest them, Jessup.
Dr. Jessup, ensefalografi sonuçlarını çok ilginç buldu.
Dr. Jessup found the encephalographic evidence especially interesting.
Jessup bununla ne yapıyor?
What's Jessup doing with it?
- Jessup'un bu türden...
- Did you know... - Arthur.
- Arthur. ... işler yaptığını biliyor muydun?
... Jessup was into this kind of stuff?
Değişik bilinç halleri gibi... tuhaf bir konuyla... uğraşmasını beklediğim en son insan Jessup.
He's the last guy in the world I figured to be screwing around with anything as flaky as altered states of consciousness.
Jessup aslında epeyce tuhaftır.
Jessup is pretty flaky himself.
Jessup, sen bir çatlaksın!
Jessup, you are a wacko!
Jessup, sen lanet bir çatlaksın.
You are a fucking flake, Jessup. I'm gonna take you over to the Brigham and do a complete workup on you. So get dressed.
Dr. Jessup, iyi misiniz?
Are you okay, Dr. Jessup?
Dr. Jessup, iyi misiniz?
Are you all right, Dr. Jessup?
Ben Jessup.
Ben Jessup.
Saçlarınızı kendiniz mi kesiyorsunuz, Bay Jessup?
Cut yourself shaving, Mr. Jessup?
Mektuplarda hiç Jessup ya da Victor gibi isimlere rastladın mı?
Did you notice the names Jessup or Victor on any of the letters?
Beni her şey ilgilendirir, Bay Jessup.
It's always my business, Mr. Jessup.
Bu bey adı gerçekte Jessup olmayan Bay Jessup.
This is Mr. Jessup whose name isn't really Jessup.
Oh, Bay Jessup işinden memnun musun?
Oh, Mr. Jessup like your work?
Bugün Jessup Eyaleti, Mississippi'de, bu vahşetin ortasında, ulusun gözleri üç kayıp insan hakları görevlisinin üstünde.
Today in Jessup County, amidst the violence erupting here this week, the nation's fixed on the search for the missing civil rights workers.
Ben Marek Barlbobi, Network Haber, Jessup Eyaleti, Mississippi.
This is Marek Barlbobi, Network News. Jessup County, Mississippi.
Yabancılar Jessup Eyaletine geldi. Bunlar ahlak kuralları az olan insanlar. Ve hijyen kurallarına uymayan.
Outsiders have come into Jessup County and they've been people of low morality and unhygienic.
Cesetler Jessup eyalet hastanesine getirildi. Buradaki yetkililer de açıklama yapmayı reddetti.
The bodies are at Jessup County Hospital where officials refuse to comment.
Ben Ben Jessup bu da oğlum Steve Jessup.
I-I'm Ben Jessup and this is my son, Steve Jessup.
Biraz düşünün Bay Jessup. Kısa zamanda bana kararınızı bildirin.
Think it over Mr. Jessup.
Diane ve Frank Jessup suçludur.
Diane and Frank Jessup are guilty.