Jeté tradutor Inglês
133 parallel translation
Geril ve jete!
Reach for the jeté!
Dans ediyoruz heryerde
We're dancing the tour jeté most of all
Belki bana karşı lé-terör estirmeyi bırakıp, lé-kolları sıvayabilirsiniz. *
So maybe you could, uh, start jeté-ing... and stop "je-terrorizing" me.
Mini-Monique gibisin.
You're like mini-Monique. Jeté, jeté. - Zoe.
Glissade, jeté, glissade, jeté, tombé, coupé, pas de bourrée, brisé.
Glissade, jeté, glissade, jeté, tombé, coupé, pas de bourrée, brisé.
Glissade, jeté...
Glissade, jeté...
Yaptığım Grand Jeté'yi gördünüz mü?
Did you see my Grand Jeté?
- Jete.
- Jetes?
Helikopter isteyelim, çatıya indirsinler ve helikopterle jete gidelim.
We get a helicopter here, it lands on the roof... ... and takes us to a jet.
Jete karşı bir rehine.
The jet for a hostage.
"Tour Jete" mi?
A tour jete?
Bu genç adam size özel bir jete kadar eşlik edecek.
This young man will escort you to a private jet.
Ben o jete girip konuşana kadar, yakıt ikmali ile onları oyalayacaksın.
When I talk that jet in, stall the refuelling till we get aboard.
Bir jete atlayıp Tokyo'ya gidin ve şirketin sahibine sorun.
Get on ajet to Tokyo and ask the chairman.
Tamamen özel jete odaklandım ben.
I'm all psyched up to go on a private jet.
Jer, jete yakıt ikmali yaptım ve şu anda Seattle'daki pistte duruyor.
Jer, I've got the jet gassed up and on the runway in Seattle.
Biz konuşurken, jete yakıt ikmali yapıyorlar.
They're gassing up the jet as we speak.
Küçük bir çaydanlığım ben.
Tour jete. Twist. Over.
Saat iki, üçe çeyrek var, ve uçur onu!
10 : 00, 2 : 00, quarter to three. Tour jete. Twist. # I'm a little teapot # Let her fly!
Evet, doğruca Meksika şehri havaalanında inip doğruca başka bir jete bineriz.
Maybe right at the Mexico City airport, we could just get right on another jet.
Jete yakıt koy.
Fuel the jet.
Chloe'nin ailesi kendi jetlerine sahip ve ben daha bir jete binmedim.
Chloe's parents... they own a private jet, and I've never even been in a jet.
Jete sığdırılabilecek portatif tesislerden var mı sizde?
At night. With those jet-pack things?
Evet, onları arayıp o anda plan yapabiliriz ve bam! Lear jete atlayıp Shmenkman'larla Monte Carlo'ya gidebiliriz.
Yeah, it's like we can call them up on a whim and boom, we're on a Learjet to Monte Carlo with the Shmenkmans.
- Ne haber? Neredeyse yukarıda bir jete bindiriyordum.
Almost bent my plane on this Jet up there.
- Gitmeliyiz. - Seni jete götüreceğim.
I'll take you to the jet.
Eğer bir sonraki jete binersek onu geçebiliriz.
Sam, contact the parents. Danny, you come with me.
Jete baskın yapıldı, biliyor musun?
So you know nothing about the agents that stormed my jet?
Jete, jete, adım, jete.
- Like the jete, jete, step...
- Küba'ya gideceğin ve jete bineceğin için çok heyecanlıydın.
Oh, you were so excited about going to cuba and riding in the jet.
Her gün farklı bir jete binmek.
And having a different private jet for every day of the week.
Saat 17 : 00'de Ivan Curtis özel bir jete bindi.
At 1700 hours, Ivan Curtis boarded a private jet.
Jete haber verin.
Contact the jet.
Bu bizi jete götürecek.
This takes us to the jet.
Patron, özel jete yakıt kondu, hazır bekliyor.
Boss, the private jet he booked is refuelled, standing by.
Tren yerine jete biner. Viski yerine votka içer haberleri gazete yerine radyodan öğrenir.
He prefers jet travel to train travel, vodka scotch, and likes to get his news from the radio, not the paper.
bize yardım etmesi için birkaç F-16 ya da benzeri jete ihtiyacımız var. "
We need someone to scramble some F-16s or something up there, help us out. "
Şansıma babamın özel jete ihtiyacı yoktu.
Luckily daddy didn't need the g5.
Paparazzi bütün yol boyunca menajerini ve annesini, kendisiyle beraber Hollywood'a özel bir jete binmek için yerel hava alanına kadar takip etti...
The paparazzi followed Morgan's limousine all the way to a local airport, where Morgan, her mother and her manager boarded a private jet back to hollywood...
Az önce televizyonda jete binerken gördük seni.
We just saw you get into a jet on TV.
Bayan, bu jete bindiğinde gizli bir yolculuk olacağı konusunda anlaşmıştım.
Young lady, when I chartered this jet, I was promised a discreet journey.
Katı bir "jete evet de" politikam vardır. Yani sorun ne?
I have a solid say-yes-to-jet policy, so what's the problem?
Epey pahalıdır. Şirkete ait jete biniş kartı. Manhattan Konservatuarı yönetim kurulu üyesi.
Corporate jet access card, board member of the Manhattan Conservatory,
Söyledi ama jete ilk binenin Scott olacağını düşünüyorum.
He did, but the Scott I knew would've been first on the jet.
Köprüyü geçip, jete bineceğiz.
We cross the bridge. We get on the jet.
Sanırım jete ihtiyacım yok.
I guess I don't need my own jet.
Bir jete ihtiyacım var.
look, I need to borrow a jet.
- Siz jete binene kadar açıklayamayız.
- We can't reveal that until you're on the jet.
Jete de bindiğimize göre nereye gittiğimizi söyler misiniz?
Now that we're on the jet, can you tell us where we're going?
Jete yakıt al.
Fuel the jet.
Jete asla yaklaştırmayacaklarını biliyorsun.
You know they'll never let you get close to that jet...