English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ K ] / Kalabalik

Kalabalik tradutor Inglês

67 parallel translation
Çaliskan halk, saray meydaninda ve kalabalik sokaklarda bu kaygisiz dönem sonsuza dek sürecekmis çesine barisin keyfini sürüyordu.
In the palace square and the busy streets the industrious citizens were enjoying the works of peace as though this carefree era would last forever.
Buralar pek kalabalik degil.
It's not very crowded here.
asiri kalabalik, megalomanyak, gayri-insani.
overcrowded, megalomaniac, inhuman.
Füzeleri programladim her biri en kalabalik 15 sehre dogrultuldu.
I have programed the missiles, one directed at each of the world's 15 largest cities.
Onlari sehrin kalabalik koselerine kuracagim.
I'll set them up on all the busiest street corners.
KALABALIK :
CROWD :
BU SENE iLK DEFA BOYLE BiR KALABALIK ONUNDE OYNUYORLAR.
They're playing in front of a capacity crowd for the first time this season.
Müslümanlarin kalabalik, biliyorum, ama bir kuvvet olarak... kilavuzsuz.
I know the Muslim population is large, but as a force, you all seem rudderless.
Simdi, bunlar sadece beyaz ( insan ) kalabalik, tamam mi?
Now, this is a pretty white crowd, OK?
Daha buyuk bir kalabalik beklemeliyiz, oyle degil mi?
Should wait for a bigger crowd, OK?
( kalabalik nefesini tuttu )
( crowd gasps )
( kalabalik ) amen.
( crowd ) Amen.
Hayatta önemli olan size deger verilmesidir bu ister büyük bir kalabalik tarafindan ister sadece gönülden bagli bir hayran tarafindan olsun.
What matters in life is that people care about you whether it's a whole crowd or just one die-hard fan.
Her sekilde ve boyuttadirlar ve daginik olmalarina ragmen gezegendeki en kalabalik nüfusa sahip hayvanlar arasindadirlar.
They come in all shapes and sizes, and though they are thinly spread, these are among the most numerous animals on the planet.
BÜYÜK BİR KALABALIK MI İSTİYORSUN GEORGE WALLACE İNŞA ETTİ, GÜÇSÜZÜ KORUDU BÜYÜK EYALETİNDEN İNSALARI GELİŞTİRDİ
You want a great big marble monument sayin George Wallace, he built, he protected the weak, the poor, the impoverished people of this great state?
Kalabalik akin halinde gidiyordu.
Crowd was surging.
Kalabalik bu olaganüstü alet göründügünde saskinlik içinde sustu pesinden korkunç bir patlama oldu...
Crows went mute with consternation at the appearance of this phenomenal apparatus. Then came the frightful explosion,
Kalabalik geriye savruldu, toprak deprem olmus gibi sallandi. Çevredeki bütün pencere camlari paramparça oldu.
The crowd was flung back, the earth shook like an earthquake and all the windowpanes in the vicinity were shattered.
Tüm kalabalik, koro halinde, "Hepimiz Tanrimiza mütesekkiriz" i söyledi.
The whole concourse sang the beautiful chorale, Now Thank We All Our God.
" kalabalik icinde bir'pardon'"
"An'excuse me'in a crowd"
SAĞCILAR DİKKAT İŞTE KALABALIK GELİYOR
RIGHT WING BEWARE HERE COME THE RABBLE
KALABALIK GÜRÜLTÜSÜ
CROWD ROARS
( KALABALIK : "4 yıl daha!" )
"FOUR MORE YEARS!" )
[KALABALIK ÇIĞLIK ATIYOR]
[CROWD SHOUTING INDISTINCTLY]
Burasi zaten yeterince kalabalik, Iz.
It's a little crded in here already, iz.
Ama sonra kalabalik odada uçtan uca bakininca...
But then I looked up and across a crowded room,
O tüm, kalabalik odanin bir ucundaki yabanci sahnesi... ancak filmlerde olur.
That whole scene, a stranger across a crowded room thing... That only happens in the movies.
Asiler normalde 10 kisilik timler halinde savasir, ama ormanda daha kalabalik timler görmeye hazir olun.
Rebels normally run in 10 man cadres, but expect more spread out force in the forest.
terk edilmesi üzerine, ayni kalabalik, ama içinde, Tyson artik ayni olabilir.
Surrounded by her old friends, but Tyson himself has changed.
Biraz kalabalik.
It's just a little crowded.
1940 yilinda Naziler, Varsova'nin bu sirin yerini asiri kalabalik bir hapse dönüstürdüler.
In 1940, the Nazis turned this pleasant area of Warsaw into an overpopulated prison.
- Peki bu kalabalik kim?
- So who are this lot?
Kalabalik arasinda beni görüp de, içimde bir sey olmadigini tek bilenin o olmasi adami azdiriyor.
He gets off on knowing that when he spots me in the crowd, he's the only one who knows I'm naked underneath.
Daha önce hiç böyle bir kalabalik görmemistim.
I never saw a crowd like this, ever.
Etkileyici bir kalabalik.
Impressive crowd.
Öyle bir kalabalik topluyor ki.
He brings in, like, a huge crowd.
Çok kalabalik falan diye postaladilar beni.
Yeah, let me out for overcrowding or some shit.
Kalabalik grup Kuzey'deki daglara gidiyor.
The larger sum striking north towards the mountains.
Hapishaneler kalabalik bosluklarla dolu muebetciler ve korumalarin yuzleri silik.
Prisons are packed with crowded spaces, lifers and guards with hollow faces.
Sizi davet etmeyi çok istedik ama Tim'in akrabalari çok kalabalik.
Oh, we really wanted to invite you, but tim's family is huge - -
Öfkeli bir kalabalik ama simdiye kadar ciddi bir sorunla karsilasmamistik.
It's a rougher crowd, but we haven't had any serious problems until now.
Basimin kalabalik oldugunu, kendisinin halledecegini söylemisti.
He said I had too much on my plate, and he'd handle it.
- Kalabalik olan bir yere.
- Somewhere where there's a lot of people.
Ailen birden bire beklediginden daha kalabalik olursa onlara baska bir yerde yasamaniz gerek der misiniz?
If your family is suddenly bigger than you expected and your house gets too crowded, do you tell your family that they need to find a different place to live?
Kucuk bir kartel ordusunu kalabalik alana getirmeyecegim.
I'm not leading a small army of cartel thugs into a populated area.
Asagisi cok kalabalik.
It's too congested down there.
Kalabalik bir yerde birden fazla cikis vardir.
Crowded place, multiple exits.
- Aslinda bu, kalabalik zamani.
This is the rush hour.
OLDUKÇA KALABALIK.
it sure is crowded!
Kalabalik favori degisimi ve chanting "Tyson!"
Listen.
Çok kalabalik.
Too many people.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]