Kalede tradutor Inglês
723 parallel translation
Valerien Tepesi'nde kalede tutuklu.
Mount Valerien fortress, under military arrest.
Mallar kalede.
There's one thing we want you to understand.
Askerler kalede kalır vadidekiler ölür. Hızlı haraket edersek onları kurtarırız.
Let us get up to save ourselves, and they move fast enough.
Kalede değil. Ormana doğru kaçtı.
He just run away in the woods.
Kalede asker görme ihtimali kadar az.
No more likely than you are to see them soldiers in their fancy pants from the fort.
Yerliler neden kalede?
Why are they in the fort?
Ama kalede olan lanetten korkmana gerek yok.
But you needn't be afraid of the curse that's on the castle.
- Nerede ıslandın bu kadar? - Kalede.
- Where were you?
Eski Belediye Başkanınız kalede kalacağımı söylemişti.
Your old mayor said I'd be staying at the Château
Tam ikinci kalede.
Right over second base.
Sırrımızı düke açmanın ustaca yapılmış bir manevra olup olmadığı sorusu Edith'le kalede bir kaç gün geçirmemiz için bir davet alınca cevaplanmış oldu.
I had suspected that to confide our secret to the Duke might be an adroit manoeuvre, and I was proved correct for it produced an invitation for Edith and me to spend a few days at the castle.
Beni kalede ziyaret etmiştin, bir parti düzenlemiştim.
Why, you came over and visited me at the fort. And we had a party.
Çünkü kış mevsimini kalede...
'Cause I wasn't... I wasn't Army enough to stay the winter.
Şu an diğer kalede.
He is in the other stronghold.
- bir kez kalede biz tümüyle güvendeyiz. - O farklı hissediyor gerçekten.
Once we're all safe at the fort, he'll feel differently, really.
Supremo kalede.
El Supremo is in his fortress.
Gideceğiz, kalede doktor var.
We'll push on. There's a doctor at the Fort.
Kalede nöbeti var sanırım.
He's on duty at the Fort, I guess.
Neden Nobuyori'nin kalede toplanmasına izin verdin?
Why did you allow Nobuyori to build the castle?
Kalede çalışmaya başladığında, imparatorun kız kardeşi onu bu ismi verdi efendim.
When she started her employment at the castle, the sister of the emperor gave her this name, master.
Kesa, Wataru Watanab'nin karısı. Kadın kalede çalışmakta.
Kesa is the wife of Wataru Watanabe.
Otsu kalede tutuluyor!
Otsu's been taken to the castle!
- Bu kalede sürekli olarak seni düşündüm.
I constantly thought of you in the castle.
Bu kalede senin odandan başka çalışacak yer yok mu?
In this castle, is there no place to work but your room?
Yeni kalede, araba konvoyu ile beraberiz.
The new fort, the wagon train.
Kalede zaten biri var yani?
You mean we already have somebody inside the castle?
Ama anlamıyorum, zaten kalede bir adamımız varsa, neden anahtarı o almıyor?
But I don't understand, if we already have somebody inside the castle, why doesn't he get the key?
Kalede mi?
In the castle?
Bu adam sadece Kara Tilki değil, o ve onun aşağılık suç ortağı, bu kalede sakladıkları sefil çocuğu, tahtınıza oturtacaklardı!
Not only is this man the Black Fox, but he and his despicable accomplice, have the shameful effrontery, to shelter in this castle, the miserable child, they would put on your very throne!
Kalede baºka kadinlar da var.
There are other women at the fort.
Albay Marston'u... tüm kiº boyunca kalede tutacak emirleri getirmeye.
To bring back orders... that will keep Col. Marston inside this fort all winter.
Kalede Bayan Marston'un da bulunmasi seni rahatsiz mi ediyor?
Does Mrs. Marston's presence at the fort annoy you?
ªu KiziI Bulut'u dünyadan kovma saçmaligina bir son ver... ve kar baºlayana kadar kalede kal.
Give up this crazy notion of chasing Red Cloud off the earth... and stay in the fort until the snow comes.
Digerleri hala kalede mi?
The others still at the fort?
Kuzeydeki Apache baskınları yüzünden Kalede az asker vardı.
Fort was shorthanded due to the Apache raids up north.
" Kalede Bebek Ruth'la Red Sox yine bitkin Senatörler'i 5 - 0 yendi.
" With Babe Ruth in the box, the Red Sox again clobbered the wilting Senators 5 - 0.
Bu kalede rahatsız olmak mümkün değil.
Vastly superior to the discomfort of a fortress.
Bu kalede saklanmış vaziyette 200 külçe altın var.
There is 200 kan of pure gold hidden in this castle.
Bu, bulmak için kalede her yeri kazdıkları gömülü altın.
That's the reserve gold they were digging for in the castle.
Kalede de olmadığına göre...
So if he's not in this fortress...
Kalede oturup beklese miydik acaba?
Wait and see at the fortress?
Kalede yaşamaya devam edecek olsaydım böylesi mutlulukların hiç farkına varamayacaktım.
The happiness of these days I would have never known living in the castle.
General Santa Anna, bu kalenin komutanını son defa uyarıyor. Kalede kadınlar ve çocukların olduğunu haber almış bulunuyoruz.
Generalissimo Santa Anna has just arrived with the main body of his army and has only now become aware that there are women and children in the mission.
Burada, bu kalede... Houston'a çok değerli on gün kazandırdınız.
Here on these ramparts you have bought a priceless ten days of time for Houston.
... Ve kalede kıta görevinde olan Binbaşı Dabney'i tanıyordunuz...
And you knew the Post Commander Major Dabney
orada ortaya çıktılar bombalanmış eski bir kalede. kurtadamlara ait bir kalede.
There was simply the bombed-out ruin of an old castle belonging to the family wolfen.
Mike McCormick de oraya gidiyor. Yakalayıcı Ed Bailey ile birlikte birinci kalede ciddi bir atışma hâlindeler.
Mike McCormick comes over, along with catcher Ed Bailey, and they are really in a rhubarb at first base.
Başka hiç bir şeyim kalmadı ayrıca, bu kalede bir başıma yaşayamam.
I've got nothing left... and I can't live alone in this castle.
Geçinmek için kalede çalışamaz mıyım?
Couldn't I work around the fort for my keep?
- Kalede.
- At the fort.
Sadece, sen ve Kurt kalede yalnızdınız!
You were alone here in the castle, you and Kurt.