Karanlıktı tradutor Inglês
1,353 parallel translation
Orada yalnızca Mary Mohan'ın evi vardı ancak onun da pencereleri karanlıktı.
There was only Mary Mohan's cottage and her windows were dark.
Etraf çok karanlıktı.
It were dark, weren't it?
Bilirsiniz, karanlıktı ve içeride kimseyi tanımıyordum.
UH, YOU KNOW,'CAUSE IT'S DARK, AND I DON'T HAVE MY CONTACTS IN.
Çok karanlıktı tatlım, göremedim.
IT WAS DARK, HONEY. HE DROVE OFF BEFORE I COULD SEE HIM.
- Plakasını aldın mı? - Karanlıktı.
- DID YOU GET HIS LICENSE?
Ay balıkları zamanlarının büyük bölümünü denizanasıyla beslendikleri derinde geçirirler, ama aşağısı soğuk ve karanlıktır, o yüzden...
Sunfish spend much of their time at depth where they feed on jellyfish ; But it is cold and dark down there so from time to time, they seek a little rest and recuperation and warm up near the surface.
Son zamanlarda rüyalarım karanlıktı.
Dark have been my dreams of late.
Ateş edecektim ama her yer zifiri karanlıktı.
I would have shot, but it was dark.
karanlıktı. biri onu gözlüyordu.
It was dark, someone was watching.
Ve hava karanlıktı.
And it was dark.
Kendimi serbest bıraktım. ve... herşeyi görebilmek için... karanlıktı... ve üstümdeki karanlığı hissedebiliyordum... ve aşağıda... bir ışık vardı.
I was letting myself go... and... all I could see... was black... and all I could feel was the darkness above me... and the lights... coming from below.
" Bazen aydınlık çok karanlıktır.
" Sometimes light is really dark.
Karanlıktı.
Just dark
Evet, karanlıktı, ama onu - - kesinlikle gördüm.
Yes, it was dark, but I... I did see it.
Demek istediğim, yoldaydı ve çok karanlıktı, ve onların müzik sesini takip ettiklerini duydum.
I mean, he's just off on the road and everything and it was so dark, and so I heard that they followed the sound of his music.
Belli bir şey söylemek çok zor. Üstelik karanlıktı.
It's hard to be sure, and it was dark.
Pekala, "Çok karanlıktı." demişsiniz.
Okay, so far I have, "It was very dark."
Çok karanlıktı.
It was very dark.
Oraya gittim. Ağaçların arasında birşey gördüm. Etraf karanlıktı.
I went up there, and there was something in the trees, but it was dark, and I couldn't really see what.
Dışarsı karanlıktı.
It was dark outside.
Karanlıktı.
It was dark.
Karanlıktı ve şantiyede çalışanlardan birini göremedim.
It was dark and I didn't see one of those sanitation workers
Ve göremeyeceğim kadar karanlıktı.
And it was too dark to see.
Hayır, suyun içi çok karanlıktı.
No, it was too dark in the water!
Kelso'yu zaptetmeye çalışıyordu, karanlıktı.
He was busy trying to corral Kelso.
Hava hala karanlıktı.
It was still dark.
Karanlıktı. Önümüze bir köpek kedi ya da "opossum" çıktı. Küçük ve tüylüydü.
Jess and I went for ice cream and we were just driving... and it was dark, and this dog or cat or possum... it was small and furry, it ran out into the middle of the road and Jess swerved...
Karanlıktı ve gözlerim kapalıydı.
It was dark and my eyes were closed.
Adamı bir iki saniye gördün, üstelik karanlıktı.
You only had a couple of seconds, and it was dark.
- Hatırlıyor musun, dediğine göre ifadesinde gece geç bir saat olduğunu söylemişti... oldukça karanlıktı arsada ışıklar yoktu?
- Remember you said that he testified it was late at night, so... it must have been dark, no lights in the field?
Çok fazla göremedim ortalık karanlıktı.
I caught a glimpse of a figure, but it was dark.
Bebeğim, karanlıktı ve kadın erkeğin vücudu harikaydı.
Baby, it was dark, and helshe had a body that was rockin'.
Pencereye doğru gittim içeriye baktım ama bir şey göremedim. Saat gecenin üçüydü ve çok karanlıktı hiçbir şey göremedim.
I walk up to the window and I look in, and it's dark as shit... because it's 3 : 00 a.m., and you can't see shit.
Karanlıktı.
It was dark. Uh...
Kalabalık söyleniyor ve kalabalıklaşıyordu, dükkan karanlıktı ama üst katta insanlar insanlar vardı.
The crowd was muttering and growling, and the shop was dark, but there were people upstairs.
- Karanlıktı ve gözlüklerim vardı.
- It was dark and I had on my glasses.
Neşeli bir havada olsam, onu kıçından vurmam eğlendirici bile olabilirdi. Ama karanlıktı ve çok kızgındım. Zaman keskin nişan almamı engellemişti.
In a satirical mood, I thought it would be amusing if I shot him in the ass, but it was dark and I was nervous, and, you know, time has diminished my accuracy.
Kafam karıştı, karanlıktı ve...
I got confused. It was dark, and...
Çok karanlıktı ve bu kayaların uzunlukları göl boyunca 18 metreye kadar çıkıyormuş.
And these rocks extend... 60 feet out into the lake.
Uyandığımda karanlıktı.
When I woke up it was dark.
Şey,... her seferinde karanlıktı.
Well, it was dark each time
İçerisi karanlıktı.
It was dark in there. Somebody took a shot at him.
Karanlıktı ve yağmur yağmıştı.
It was dark, it was wet.
Çok üzücü bir gündü, her şey karanlıktı.
The day was very sad, everything was dark.
Ama lambanın altı karanlıktı
But, it's dark under the lamp
Aslında ayın karanlık yüzü yoktur. Aslında herşey karanlıktır...
There is no dark side on the moon really, matter of fact it's all dark...
Ortalık zifiri karanlıktı.
It was pitch-black.
her iki durumda da onun sonu karanlıktı.
I thought that the situation was going to be resolved positively.
Ve aşağısı oldukça karanlıktır.
And it's way dark down there.
Yol, karanlık, dik ve kayalıktır.
The path is dark, steep, and rocky.
karanlıktı.
It was dark.