Karen tradutor Inglês
8,233 parallel translation
- Kontrolüm altında Karen.
- I got this, Karen.
Karen'ın doğru söylediğini öyle anlamıştın demek.
That's how you knew Karen was telling the truth...
Ne kadar önemli olduğunun farkındayım Karen.
I know how important it is, Karen.
- Karen.
- Karen.
- Karen.
- Karen...
Ben, Karen gibi biz de sayende bunun bir parçasıyız.
Me, Karen... we're a part of this now, because of you. And we didn't get a say in that.
Ya da Karen'in bilmediğine?
That Karen didn't know?
- Karen, Matt'le aramda olanların ucunun sana dokunması beni üzüyor.
Karen, what's going on with me and Matt... it sucks that it's bleeding over to you.
- Özür dilerim Karen.
I'm sorry, Karen.
Karen, bir şey mi oldu?
Karen, did something happen?
Ben bir gazeteye çalışıyorum Karen.
I work for a newspaper, Karen.
Tamam. Onunla konuşursam söylerim ona da. - Karen?
Uh, yeah, I'll pass it along... if I, uh, talk to him.
Karen?
Karen?
Matt, ben Karen.
Matt, it's Karen.
- Karen...
- Karen...
Sadece bunlar var çünkü Karen.
That's all that I have right now, Karen.
- Ah Karen, ah Karen...
Oh, Karen, Karen...
Bulduklarını söyle. Karen, sonra de ki benden...
Tell him what you found, and Karen, tell him... tell him that I said...
Karen, dikkatli ol lütfen.
Karen, be careful, please.
Bana kimin ihtiyacı var, biliyor musun?
You know who needs me, Karen?
Matt, ben Karen.
Uh, Matt, it's Karen.
Ben Karen.
Um... I'm Karen.
- Tanıştığıma memnun oldum Karen.
It was nice to meet you, Karen.
Suç bende Karen, Foggy meselesinde.
It's my fault, Karen... all of this with Foggy.
Seni güvende tutacağımı söylemiştim Karen. Union Allied'ta senin peşine düştüğünde. Değişen bir şey yok.
I told you I would keep you safe, Karen... when he came after you over Union Allied.
Karen, Fisk'e çalıştığını düşünüyor.
- Yeah. Karen thinks he's working for Fisk.
Karen sinirli miydi?
Karen upset?
- Karen?
- Hey, Karen.
- Sorun nedir, Karen? Ofis boyun teşhisine güvenmiyor musun?
You don't trust the mail guy's diagnosis?
Dr. Karen Ward.
Dr. Karen Ward.
Karen.
Karen.
- Neden buradasın, Karen?
Why are you here, Karen?
Onlara kazık atmaya kalktı ama Karen'ın adamları ona daha önce kazık attılar.
He tried to double-cross them, but Karen's people crossed him first.
Benim adım Karen, Karen Accord.
My name is Karen. Karen Accord.
Karen seni gördüğüne sevinir ve sana zorluk çıkarırlarsa oğlanları bir güzel korkuturum.
God knows, Karen would love to see you, and I will put the fear of God into those boys of mine if they give you the business.
Karen Jones, Alice Smith.
Karen Jones, Alice Smith.
Onları bir bütçeyle sevsek olmaz mı Karen?
But can't we at least try to love them on a budget, Karen?
Şimdi öğle yemeği arası veriyoruz. Hayır Karen.
( Judge ) We will now recess for lunch.
Karen o toplantıyı bensiz yapamazsın.
No. Karen!
Erteleyeceksin diyorsam erteleyeceksin.
Karen, you do not have that meeting without me. I said we push so we push.
Ajan Karen Voss, Özel Teknoloji Görev Gücü.
DI Karen Voss, Special Technologies Task Force.
- Selam, Karen benim. Sadece kontrol ediyorum.
- Hi, Karen, it's me, just checking in.
Dijital bir dünyadaki analog bir adamim Karen.
I'm an analogue man in a digital world, Karen.
Bay Strasmore, Ben Citibank'den Karen Rossi.
Mr. Strasmore, it's Karen Rossi from Citibank.
Karen, evet.
Karen, right.
- Ben Karen.
- it's Karen.
- Karen Page.
Karen Page.
- Karen, evet.
Karen, yes.
Karen'la bana söylediğin gibi. Ancak öyle alaşağı ederiz onu.
Like you told me and Karen to do.
- Bana maçolaşma, Don.
Don't get macho on me, Don. What's wrong, Karen?
- iyi geceler Karen.
Good night, Karen.