Kayıtlar tradutor Inglês
17,307 parallel translation
Finansal kayıtları orada ne yaptığı hakkında bir bilgi veriyor mu?
Any indication in her financials what she's doing up there?
Diğer kayıtlar gibi rengi soluk.
But the ink is bone dry, faded exactly as the other entries.
Dee'nin banka kayıtları Daichan'a aylık ödemeler yaptığını gösteriyor, Daichan ev sahibiymiş.
Now, according to Dee's checking account, she had been making monthly deposits to Daichan, who owned her apartment and subleased it to her.
Fakat Hannan'ın finansal kayıtları, şüpheli bir para akışı veya çok büyük oranda borç falan göstermiyordu.
However, an examination of Hannan's financial records showed no suspicious influx of funds nor major outstanding debts.
- Tıbbi kayıtlarında geçmiyor bu.
That wasn't in the medical record.
Bay Hannan'ın rızasıyla tedavisinin tüm kayıtlarını verdim.
With Mr. Hannan's consent, I turned over all records of his treatment.
Veya paylaşmak istediğiniz tüm kayıtları diyelim.
All the records you wanted to share, at least.
Kameraları ve giriş kayıtlarını hallettim.
I took care of the cameras and the paper trail.
TheScrubJay öldü ama en azından gerçek adını aldık çünkü bu şekilde kayıtlarına ulaştık ve sonra da kara markette sattığı bazı garip eşyaları kurtardık. 1.
TheScrubJay is dead, but at least we got his real name, because that led to his records, and that led to the recovery of some pretty strange items he fenced on the black market.
EŞYA : Genetik mutasyona uğramış kedi İyi haber, ScrubJay'in kayıtları ayrıca beyin dosyalarını Eloise'ten kimin aldığını da gösterdi.
The good news is the ScrubJay's records also told us who bought the mind-files from Eloise.
Dedektifler Roper'ın tıbbi kayıtlarını çalışmaları arasında buldular.
Detectives found some of Roper's medical records in his study.
Kayıtlarına göre diyalize gitmeyi bir hafta önce kesmiş.
His records show his dialysis visits ended weeks ago.
Bütün kayıtlarıma bakın.
Search through all my records.
Naz bana eyalet tutuklama kayıtlarını araştırtmıştı. NZT'yle ilgili bir şey bulabilecek miyim diye.
Naz had me dig through state arrest records, looking for anything I could find on NZT.
Sonra da izmaritteki DNA, kayıtlarımızdaki biriyle eşleşecek mi diye bakmaya gittik.
And we were off to figure out if the DNA on that cigarette butt matched anyone in our records.
Geçmişte milliyetçi kuruluşlara bağış yapmış ancak biri onu temizlemek için kayıtlarını silmiş.
He donated money to nationalist causes in the past, but somebody doctored up his record to get him in clean.
Kamera kayıtlarından kimliğini tespit ettik mi?
We got a positive ID on any of the security footage?
Bunları daha önce de yaşadığını biliyorum ama kayıtlarım için tahlil yaptırmam gerek.
Look, I know you've already been through all of this, but I need to do a work-up for my records, all right?
Geçmişteki tıbbi kayıtlarını görmemizin, gittiği diğer doktorları ve uygulanan tahlilleri bilmemizin büyük yardımı olur.
You know, it would help if we knew some more about his medical history, other doctors he's been to, the tests they might've run.
Oğlunun tıbbi kayıtlarını inceledik.
We've been going over your son's medical records.
Kayıtlarına bakmayı başardım, kayıtlarını bulmam pek kolay olmadı.
So, I managed to track down your records you're not very easy to track down.
Tüm çalışanların kayıtlarını kontrol edeceğim şüpheli birini bulabilir miyim diye.
I am going to check the footage and records of all the employees and zero-in on the suspects.
Nomar'ın kayıt cihazı takarak bize getirdiği ses kayıtlarında zaten yeterince konuştun.
You said enough on the voice recordings Nomar got for us by wearing a wire.
- Kayıtları Patil yaptı, efendim.
Patil sir took the inventory.
Tıbbi kayıtlarım sizde var.
Well, you've got me medical records.
Kayıtlarınızı güncellemeyi hiç düşündünüz mü?
Do you ever think about updating your records?
Mike Ross'un işe alım kayıtları mı?
Mike Ross's employment records?
Bizim kayıtlarımız için mahkeme celbi çıkaramayacağını kanıtlamamıza gerek yok onun tersini kanıtlaması gerek.
It means that we don't have to prove that she can't subpoena our records ; she has to prove that she can.
Banka kayıtları için mahkeme celbi çıkartabilir miyim?
Can I subpoena her bank records?
Herkese açık tesadüfi kayıtlar yeterli değil.
Circumstantial public record not good enough.
Elimde sana gönderilmiş, benim başkaları için LSAT sınavlarına girdiğimi söyleyen anonim bir ihbar ve Columbia dekanına ait bundan on dakika sonra orayı aradığına dair telefon kayıtları bulunuyor.
I have a copy of an anonymous tip sent to you, saying I took the LSATs for people, and a record of a phone call from your office to the Dean of Columbia ten minutes later.
Harvey hayatı boyunca hiçbir davayı bırakmadı ve eğer şimdi bırakıyorsa kaybın Mike'ın kayıtlarına geçmesini istiyor demektir.
Harvey's never given up control of a case in his life, and if he's doing that now, it means he wants that loss on Mike's record.
Louis böyle bir zamanda, kayıtlar Harvey'nin umurunda değil.
Louis, at a time like this, Harvey doesn't care about records.
Mike Ross kendisine telefon kayıtlarını verirsem kimseye bir şey söylemeyeceğine söz verdi.
Mike Ross promised me that if I gave him those phone records, he wouldn't say anything to anyone.
Seni kayıt altına aldığını ve o kayıtlar gün yüzüne çıkacak olursa o kapıdan çıkıp gitmek isteyen herhangi bir ortak müvekkillerini de alıp gidebilir diyorum.
I'm saying that she recorded you, and if that tape ever sees the light of day, any partner who wants can walk out that door and take their clients with them.
Suç geçmişleri, günlük olay kayıtları gazete küpürleri üzerine de yakalandıklarını yada öldüklerini yazmış.
There's criminal histories, rap sheets, news clippings written when they were captured or killed.
Kurbanlarınızın kayıtlarını tutuğunuz evrak dosyası elimizde.
Well, we got the case files that you kept on your victims.
Neden hasta kayıtlarına bakmıyorsun soy adını Eriksson ya da Vacarro olarak gir.
Why don't you search patient records, staff, physicians, anyone with the last name Eriksson or Vacarro.
Kayıtları, müşterilerimizin isimlerini istediğiniz her şeyi alabilirsiniz.
You want our books, our clients, be my guest. Randy was like a brother to me.
Bu da onun sayesinde aldığımız kayıtlar.
And this is the phone-home log that Mulgrew created.
- Şirketin bütün finansal kayıtlarına sahibiz.
- TBD. We just got all of his company's financial records.
Adı Caretaker işi sır tutmak, belgeler, kayıtlar, fotoğraflar.
They call him The Caretaker, a secret keeper- - documents, recordings, photos.
Yani Addison Wen davasında o kayıtlar bir kozdu.
So, in Addison Wen's case, that recording was leverage.
Öldürülmemek ya da tutuklanmamak için Zhang Lau'un zehirlenmesiyle alâkalı kayıtların ortaya çıkmasını istemedi.
He probably didn't want in released unless he was murdered or arrested for the poisoning of Zhang Lau.
Reddington'a göre Pritchard ve Addison Wen'in kayıtları sadece yüzlercesinden biri.
According to Reddington, the recording of Pritchard and Addison Wen is just one secret of thousands.
Caretaker'ın elinde cinayet, yolsuzluk, şantaj kayıtları bulunuyor ve kayıtlar sadece hükümetle alâkalı değil şirketlerle, milyarderlerle alâkalı.
He says The Caretaker has evidence of murder, corruption, blackmail, and not just from governments- - from corporations, billionaires.
Elde etmek için insanların öldürülebileceği türden kayıtlar.
This is the kind of information people kill to acquire.
Eğer kayıtlarını Caretaker'a emanet ettiyse belki neler olduğunu biliyordur.
If he deposited a recording with The Caretaker, maybe he knows what the hell is going on.
Hayır, kanıtlar kayıp...
No, evidence is missing...
Kayıtlar.
Paper records.
Londra Polis Teşkilatı vergileri kayıtlarını yolladı.
So Scotland Yard pulled his taxes.