English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ K ] / Komşular

Komşular tradutor Inglês

5,879 parallel translation
Komşularının evine asla girmezdi.
He never broke into nobody's house in the neighborhood -
Komşular onu ayrılırken görmüş.
Neighbors saw him leaving.
"Komşuların Cadılar Bayramı dekorasyonuna bakmaya gittim."
"Went to look at neighborhood Halloween decorations."
- Komşular görür falan...
Because my... my neighbors, they might see something, or...
Yeni komşularımız mı kaynaşıyor?
Is there a fondler in the neighborhood?
Komşuların sesi duyma riskini alırsınız, makinenin sesini ya da kokuyu ama hepsini evde hallederiz.
You do run the risk of alerting the neighbors to the noise, of the machinery, or the smell... but we would keep it all in the house.
Ve komşularına bir akrabası gelene kadar Claudia'ya bakmalarını söyledim.
And I've asked the neighbor to watch Claudia Until a relative arrives.
Onlar bizim komşularımız ve hastalardır,
They are our neighbors and your patients.
Komşuların dediğine göre dün sabahtan beri park hâlindeymiş.
According to the neighbours, it's been parked here since yesterday morning.
Komşuların ifadesine göre St Saviour'da matematik hocası.
Maths don at St Saviour's according to neighbours.
Bir de şu komşular olmasa, bizi yemeğe davet ettiler.
I got this neighbor and she wanted to bring dinner over for us.
Komşular gürültüden şikayetçi.
There is a complaint from neighbors about the noise.
Sanırım komşuların yaptığımız her şeyi duyuyor.
I think your neighbours can hear everything that we're doing.
Komşularınızın yanında onu mahcup ettin.
You shamed him in front of the neighbors.
Çünkü komşular mükemmel göründüğümüzü düşünüyor.
Because the neighbors think we look so perfect.
Komşularıma, dostlarıma, sınıfıma inanıyorum.
I believe in my neighbour, my fellow man, my class.
İyi şeyler yap, insanlar tanış, komşularına selam ver, onlara bir pasta yap.
Go do things, meet people, say hi to your neighbors, bake them a cake.
Komşular.
Neighbors.
Komşuları Lubalara göre ise kuyrukluyıldız bir liderin ölümünü haber veriyordu.
To their neighbors, the Luba, a comet foretold the death of a leader.
Tüm kuyrukluyıldızlarda, kendilerine en yakın komşularına Dünya'nın Satürn ile mesafesi kadar uzaklar.
And each comet is about as far from its closest neighbor as the Earth is from Saturn.
Güneş'in yakın komşularından uzaklaşır uzaklaşmaz uzaklık birimimizi ışık saatlerinden ışık yıllarına çevirmemiz gerekir.
As soon as we leave the Sun's immediate neighborhood, we need to change the unitive distance from light-hours to light-years.
Bu moleküller komşularının arasındaki zayıf bağları koparabilecek kadar hızlı hareket ederler.
Those molecules are moving fast enough to break the weak bonds that hold them to their neighbors.
Komşuları Brian'ın huysuzluk yaptığını söylüyor. Çocuğu uyutabilmek için her gece koşuyormuş.
Neighbors say Brian was colicky, but she ran every night to help him get to sleep.
Komşularımız kimdir?
Who are our neighbours?
İngilizler için sorun değil, doğru ama komşularımız.
our friend has foretold - not Englishmen, it is true, but our neighbours.
Komşuları eve girerken görmüş.
The neighbors saw him come home.
Komşuları düşün!
Think about the neighbors!
Komşular?
The neighbors? !
! Komşular umrumda değil!
I don't care about the freaking neighbors!
"Yan komşularımız Keith'le Marie'ye ne söyleyeceğiz?"
"What are we gonna tell Keith and Marie from next door?"
Komşuların gördüğü siyah karavan hakkında bir şey var mı?
Anything about the black van the neighbors saw?
İyi arkadaş ve komşularının aşk ve sadakat gibi iyi özelliklerini görmedikleri için üzgünüm.
I'm sorry your good friends and neighbours couldn't see your better qualities of love and loyalty.
Komşuların nasıl peki?
What about the neighbours?
Yeni komşuların.
New neighbours?
O zamanki komşuların yaşadıklarıyla ilgili tarihi bir haber yazıyoruz.
We're doing an oral history of the neighbourhood, stories about that time.
Komşular?
Neighbors?
- Komşular anlamamalı.
- The neighbors mustn't know.
Komşular yine şikayet ediyor. Müziğin sesini kısıp evine dönmelisin evlat.
Neighbors complain again, you have to turn off the music and get in there, son.
Komşuları uyandıracaksın lan.
You'll wake the neighbors.
Komşular gülüşmeler, müzik, erkek sesleri duymuş.
The neighbors heard laughter, music, male singing.
Komşularımız dün gece biraz fazla ses yaptı o yüzden gitmeye karar verdik.
Um, yeah, the neighbors were a little loud last night, so we kind of decided we'd move.
Yaşlı komşularımız için meyve, sebze taşıyorum.
I'm delivering groceries to one of our elderly neighbors.
Rahibe Teresa komşularından?
The Mother Teresa of the neighborhood?
Hâiz-i ehemmiyet odur ki, komşularınızı sevmelisiniz... tıpkı kendinizi sevdiğiniz gibi.
The most important thing is that you should love your neighbor... As you love... yourself.
Komşular.
It's just the neighbours.
Peki sonra aşağı barıma gel, komşularınla tanışırsın.
All right, well, come downstairs to my bar later, meet your neighbors.
Komşuları bir arabaya bindiklerini görmüş.
A neighbor saw them get in a car.
Valimiz, eğer az nüfuslu kasabaları, komşularıyla birleştirirsek devlet bütçesinde büyük bir tasarruf edeceğimize inanıyor.
Governor believes it would save our fine state millions of dollars if we can get some of our less populated towns to merge... with their neighbors.
Patronunuza söyleyebilirsiniz, Fillmore halkı batıdaki komşularına kucak açmaktan, onlarla birleşmekten mutluluk duyar.
Tell your boss that the people of Fillmore would love nothing better than to link arms and embrace our brethren to the west.
Komşular bir kadının çığlığını duymuşlar.
The neighbors heard a woman scream.
Batı Vernon Park'ında oturan bir kadın arka bahçesine bir sürü eşya yığmış. Komşuları acilen şerifi aramış. Kadına temizlemesi için otuz gün vermişler.
A lady over on West Vernon Park has been letting stuff pile up in her backyard, and the buttinski neighbors called the Sheriff, apparently, gave her 30 days to clean it up.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]