Kızarmış tradutor Inglês
3,752 parallel translation
Kızarmış ekmek üzerinde kemik iliği, kalamar mürekkebinde camlaştırılmış.
Bone marrow on toast, vitrified in squid ink.
- ve kızarmış pirinş
- And flied lice.
kızarmış karideş?
With plawn clackers?
Memur bey, size kızarmış balık yaptım.
Officer, I made you fried fish balls.
Kızarmış ekmek, reçel ve bal var.
I have some toast, and I have, uh, jam and honey.
Senin üstlerin, seni sadık bir köpek gibi bulduğunda, ya ölmüş, ya da tamamen kızarmış olacaksın.
When the masters you work for like an obedient lap dog find you, you'll either be dead or your mind will be completely fried.
Domatesli kızarmış peynir sever misin? Veya jambonlu?
You like grilled cheese with tomatoes or ham?
Kızarmış peynirli sandviç yapmakta üstüne yoktur.
It makes the best grilled-cheese sandwiches ever
Eminim şu anda yaşlı bir kadının kucağında kızarmış tavuk yiyordur.
... I bet she's eating rotisserie chicken off some old lady's lap right now. [Wine glass clinks on table]
Allison için Margherita pizza, ve senin için ise Şerif, kızarmış pastırmalı küflü peynirli hamburger birada bekletilmiş kıvırcık patates eşliğinde.
Margherita pizza for Allison, and for you, sheriff, barbecue-bacon-bleu-cheese burger with beer-batter curly fries. Enjoy.
Lezzetli kızarmış dangolardan almak ister misin?
How about some delicious fried dango?
Birinci masa bir buzlu mocha ve sıcak çay, beşinci masa bir kızarmış açma istiyor ve İnsan Hakları Mahkemesi de neden çocuk işçi çalıştırma yasalarını ihlal ettiğini soruyor.
Table 1 needs an iced mocha and a hot tea table 5, toasted bagel. And ACLU wants to know why you're violating child-labor laws.
Selam, biraz kızarmış mantı ve portakalı tavuk sipariş edecektim.
Hi, can I please get some fried dumplings and an order of orange chicken?
Ufaklık, botlarının altı hintli'lerin güneşten kızarmış yüzlerinden daha kırmızı.
Tiny, the soles of them boots are redder than an Indian's face in the sun.
İki yumurta, kızarmış ekmek, domuz pastırması.
Two eggs, toast, bacon.
Kızarmış peynir fontina ve eski kaşar * ile birlikte.
Grilled cheese with fontina and aged gouda.
Size yapacağım elma marmelatlı... fransız usulü kızarmış ekmekten yiyin.
Eat the brioche French toast with apple butter... I'm gonna make you.
Kızarmış etin ya da mayonezin yaydığı rahatsız edici kokular yok.
No foul odors of mayo or flaked pig.
Bir keresinde, şehir otobüsündeydim ve yanımdaki adam bir kova kızarmış tavuk yiyordu.
This one time, I was on a city bus, and the guy next to me was eating a bucket of fried chicken.
Ama... O kızarmış tavuk değildi.
But... it wasn't fried chicken.
Ve hepsi susamlı kızarmış ekmeğin içinde.
Three slices of applewood-smoked bacon, all on a sesame toasted bagel.
Tombala oynamaya gitmeden önce bana bir rafadan yumurta kızarmış ekmek ve Maxwell House kahvesi getir.
- Aargh! Give me two three-minute eggs, dry toast, and a cup of Maxwell House before we go to Indian bingo.
Yanına da pastırma, sosis ve kızarmış ekmek.
Bacon, sausage, toast.
Çinliler kızarmış tavuğa bayılıyorlar.
The chinese are crazy about fried chicken.
Bir keresinden kızarmış ekmeklerimi getirmedi diye bir garson kızı şamarlamıştım.
I once slapped a waitress because she forgot my croutons!
- Kızarmış pijama altlarını çok beğendim.
- I fancy some fried pyjama bottoms.
Gözlerin kızarmış.
Your eyes are red.
Kahvaltıda kızarmış tavuğun sebebi belli oldu.
That explains the fried chicken for breakfast.
Kızarmış tavuğum şahanedir.
My fried chicken is to die for.
Bize mesela yemek getirebilirsen, kızarmış peynire asla hayır demem.
If you maybe wanna grab us lunch, I would never say no to a grilled cheese.
Birkaç tane kızarmış peynir almak istiyordum.
I need a couple of grilled cheeses.
- Kızarmış peynirini aldım.
Got your grilled cheese.
Bana kızarmış patates ve diyet olan bir şey getir.
Get me some curly fries and a diet anything.
- Kızarmış pirinci de uzatır mısın?
Could you pass the fried rice?
Sevdiğin kızarmış ekmeklerden ve ahududulu smoothie aldım.
I got bagels and that raspberry smoothie you like.
Kızarmış tavuğun püf bir noktası vardır.
It's a funny thing about roast chicken.
Kızarmış ekmek.
A toast.
Dünyaca ünlü kızarmış peynirli sandviçlerimden yaptım.
I made my world famous grilled cheese sandwiches.
Kızarmış ekmek ve tereyağı #
Brown bread and butter ♪
Yumurtalı ve sade kızarmış ekmek, ıspanaklı krema içinde mantar domates, fasulye, sosis.
French toast, normal toast, some mushrooms in like cream and spinach. Tomatoes, beans, sausage.
- Hop, kızarmış böbrek.
Woah, fried kidneys.
Gelmeyi isterdim ama Alice'le kızarmış tavuk ziyafeti vereceğiz.
Oh, I'd love to, but I've got a roast chicken summit with Alice.
Müzik var, örme bileklikler var, kızarmış sosis var.
We've got music, hemp bracelets, corn dogs.
Bir adet kızarmış, az yağlı ve soğanlı, afiyet olsun.
- Nova and onions. Enjoy. - My favourite.
Ash kızarmış bir şeyler yiyecek diye onunla yatmayacağım.
I'm not sleeping with him just so Ash can have a fry up.
Kızarmış ekmeği en sonunda düzgün yapabilmişti.
Yeah, he's finally got his fried bread right.
Kızarmış kalkan yedim.
Had the roasted turbot.
Kızarmış patates..
Mashed potatoes.
Beş porsiyon kızarmış tavuk.
Five grilled chickens.
53 ton hamburger ve kıı.. zarmış parçacıklar.
53 tons of hamburgers and French frr... agments of not potatoes.
Laura halam kızarmış kurabiyeyi de çok severdi.
Aunt Laura sure loved a toasted bun.