Lackluster tradutor Inglês
35 parallel translation
Buraya geliş sebebi yüksek suç oranı ve beceriksiz polis teşkilatı.
He came here because of the high crime rate and lackluster police force.
Jimmy, dört şanssız performanstan sonra Jimmy Bly döndü diyebilir miyiz?
Jimmy, after four lackluster performances, is Jimmy Bly back?
Şimdi beni iyi dinle. Performansın yerlerde sürünüyor. Ama yaptım.
Let me tell you something : your performance is lackluster, at best!
" Yeni oyuncu Walt Tenor'un kendini beğenmiş fakat hassas biyokimyacısı Mack Beasley, Cher'in renksiz oyununu ve Griffin Dunne'ın özensiz yönetimini fazlasıyla telafi ediyor.
" Newcomer Walt Tenor's inspired turn as cocky but sensitive biochemist Mack Beasley more than compensates for a lackluster perf by Cher and indifferent direction by actor-turned-helmer Griffin Dunne.
Lackluster Video'ya hoşgeldiniz, ülke çapında 50,000 mağaza.
Welcome to Lackluster Video. 50,000 stores nationwide.
Üzgünüm, ama Lackluster Video pornografi, açık fikirlilik ve Hristiyan olmayanlara karşı tavır almıştır.
- Oh, I'm sorry, but Lackluster Video takes a strong moral stance against pornography open-mindedness and non-Christians. Oh, yeah?
Yani gerçekten sizi bulamayacağımı mı sandınız?
Lackluster, man. I mean, did you really think I wouldn't find you?
Sönük, cansız, önceden anlaşılabilir demek istedim.
I meant uninspired, lackluster, predictable.
Geçen ayki kurabiye toplantısından çok daha iyi olduğu kesin.
It sure beats your lackluster effort in last month's sad, sad cookie dough drive.
Cansızsınız.
Lackluster!
Arkadaşlarım ve ailem onca yolu tatsız tuzsuz bir salata yemek için mi geldiler?
My friends and family didn't come all the way over here to be met with some lackluster salad.
Benim olayımda engeller sizler oluyorsunuz üstlerine düşeni yapmayan tembel takım arkadaşlarım.
In my case, the obstacle is you... my lackluster teammates who refuse to carry their own weight.
- Donuk.
Lackluster.
Şehvetten yoksun bir koca olabilirim ama ortalamanın üzerinde bir babayım.
I am a lackluster husband but an above-average dad.
Öncelikle, çünkü "Dames At Sea" ye, "Rahatsız edici değilse, önemsiz olan cansız performansların ve çizgili gömlek giyen komedyenlerin karışımı." demişsin.
First off, because you called Dames At Sea, "An insignificant, if not irritating, " amalgam of lackluster performances and sitcom one-liners. "
Öncelikle ofisimin dışına Cracker Barrel mağazasından alınmış et ve peynir sepeti bırakan herkese bu yavan hediye için ben ve doğmamış bebeğim teşekkür ediyoruz çöp tenekemin midesinin bayram edeceğine eminim.
First of all, to those of you thoughtful enough to leave maternity gifts outside my office, both I and my unborn child thank you for your lackluster Cracker Barrel meat-and-cheese medleys, and I'm sure that my trash can will find them delicious.
Mat çalışıyordun.
Your work has been lackluster.
Pörsük, donuk ve gevşek...
It's limp, anemic, and lackluster.
Sen hiç çaba sarf etmezken.
As should you be for your lackluster effort.
Donuk görünüşünden yola çıkarak söylüyorum bugünün son anketlerinin sonuçlarını görmemişsin.
Judging from your lackluster appearance, you've yet to see today's exit polls.
Axl, sınavlar ve ödevlerdeki performansına bakarsak sınıfı geçmenin matematiksel olarak imkansız olduğunu bilmen gerek.
Axl, based on your lackluster performance on my quizzes and tests, you must know that it is mathematically impossible for you to pass this class.
Piyasa oldukça durgundu ama satışlar canlanmaya başladı.
It's been a lackluster year so far, but sales are beginning to pick up.
"Sönük". Bu da bir yafta.
"Lackluster." That's just a label.
Belki de artık ilişkiniz apaçık ortada olduğu için ona bu iş artık heyecansız gelmeye başlamıştır ve koluna da bir manken takıp Havana'ya kaçmıştır?
Or, now that your elicit affair is out in the open, he finds the whole relationship a tad lackluster and has run off to havana with a showgirl.
Biraz cansız kalmış.
It's kind of lackluster.
Al, bu senin sönük performansın için.
Here, for your lackluster participation.
Ne? Cansız hevesini takdir etmem mi gerekiyordu?
What, am I supposed to be, uh... appreciative of your lackluster enthusiasm?
Tek gözlü Willy birazcık donuk duruyor.
One-Eyed Willy's a little lackluster.
Camille, büyük köpeklerle koşma şansı bulmuş sönük doktora öğrencisiydin ama ben olmasam muhtemelen programdan ayrılmak zorunda kalıp az finanse edilmiş bir devlet okulunda öğretmen olacaktınız.
Camille, you were a lackluster PhD. Student who got a chance to run with the big dogs. But without me, you'd likely have had to leave the program and take a teaching job with some underfunded public school.
Bu çok ezik bir girişti, dostum.
That is some lackluster effort, buddy.
Muhtemelen kasvetli, tatsız tuzsuz, fersiz hayatındaki o devasa boşluğu doldurmak istedin.
Probably fill some gigantic hole in your dreary, insipid, lackluster life.
Hatta Beyaz Saraydakiler bile, Demokratların zayıf haline şaşırdılar onların neden orada bir şey yapmadan sadece oturup da
Even the people at the White House were stunned by what they consider the lackluster performance of the Democrats.
Maksat ortada ama icra çok sönük.
The intent is there, but the execution is lackluster.
Bebek Jane'in zaferinden sonraki bir dizi vasat işten sonra Bette'nin bu filmin başarılı olmasına gerçekten ihtiyacı var.
And after a string of lackluster follow-ups to the triumph of Baby Jane, Bette really needs this one to work.
Bildiğin üzere, böyle olumsuz bir değerlendirmeden sonra zorunlu olarak, altı aylık deneme sürecine tabi tutulman gerekiyor.
There's a mandatory six-month probationary period after a lackluster review like this.