Landlady tradutor Inglês
496 parallel translation
Evsahibi nerede olduğunu biliyordur belki.
" Perhaps the landlady knows where she is.
Ev sahibi, plazadaki tiyatroda olduğunu söylüyor.
"The landlady says she is at that theatre on the plaza".
Örneğin, ev sahibinin ne dediğini duydunuz. Kız yüksek sesli konuşmalar duymuş.
For instance, you heard how the landlady said that she heard raised voices.
O gece eve giren başka kimse oldu mu?
Landlady says not.
Bunun kanıtı, mülk sahibi bayanın yüksek sesler duymuş olmasıdır.
Proof for this is that the landlady heard loud voices.
Ev sahibi bayan "yok" diyordu.
The landlady said no.
Franz'ın ev sahibesi ile konuştum.
I spoke with Franz's landlady.
Belki delirmediği zamanlar çocuklarla bilye veya arkadaşlarıyla.. .. kart falan oynuyordur.
Perhaps when he is not in the state of madness he plays marbles with his landlady's kids or he plays cards with friends.
- Benim, tatlım, ev sahiben.
- It's me, dearie, your landlady.
Yeni ev sahibi.
New landlady.
Burada olduğu sabah, ev sahibesine borcu olan 30 rubleyi ödemiş.
He paid the landlady the 30 rubles he owed her the same morning he was here.
Ama bu konuda ev sahibesini görmeniz gerek.
But you'll have to see the landlady about it.
- Ev sahibesinin dediğine göre bu Bayan Grover.
- The landlady identifies her as Mrs. Grover.
Ev sahibi onu yatırdı.
We got the landlady to put her to bed.
Ev sahibinin Linda Mills'i tarif etmesine bakılırsa... sanırım aynı kişiler.
I know Agnes well, and from that landlady's description of Linda Mills... it just about fits her.
Ev sahibi bizden parasını ister.
The landlady will charge us for it.
Affedersiniz ama erkek ziyaretçi geldiği vakit ev sahibim... -... kapının açık bırakılmasını istiyor.
Excuse me, but my landlady prefers me to keep this door open when I have a gentleman caller.
İki gün evvel bir hanım, tavan arasındaki eşyaları al dedi.
Two days ago, the landlady of Les Mimosas stopped me to fetch some junk from her attic.
Ama Madam Point'i tanırım.
But I do know the landlady.
Senin imzalı fotoğrafını isteyen ev sahibim bir hanım var.
I've got a landlady who's gonna ask for your autographed picture.
- Ev sahibiniz sayesinde.
- Your landlady.
Ev sahibi koridoru görsün de, gör.
Wait until the landlady sees the hall.
Ev sahibem hayvan manyağıdır.
My landlady's got a positive mania for animals.
Ev sahibi kediyi eve almama izin vermiyor.
The landlady won't let me keep her in the apartment.
- Ben onun ev sahibesiyim.
- I'm his landlady.
Eğer istiyorsanız pansiyoncu kadını ve kızını getirebilir.
If you say, I'll tell them to bring in the girl and landlady.
Sen ya da başkası, cesede dokunmadı mı?
Man : Did you or anyone else touch the body? Landlady :
Ev sahibi bayan Fallbrook rolünü çok iyi oynadın.
You did the landlady, the Mrs. Fallbrook character, very well.
Pansiyondaki ekşi suratlı kadın.
That's the vinegar-puss landlady at the boarding house.
Ev sahibim çok serttir.
My landlady is fierce.
Ev sahibi nerede?
Where's the landlady?
Ev sahibem benden 10,000 istiyor.
My landlady charges me 10,000.
Ev sahibemle geçinemiyorum.
I'm having a dispute with my landlady.
Ev sahibi, hemen kıçıma tekmeyi basmak istiyor.
The landlady would like to kick me out right now.
Pansiyoncu kadının söylediği şey, adamın gri saçlı olduğu.
That's what the landlady said, it's a man with gray hair.
Ev sahibi, yemeğini yemediğini söyledi.
His landlady told me he skipped dinner.
Ev sahibeni aradım. "Bay Adams'ın bana 5 sterlin borcu var" dedim.
I phoned your landlady. I said, "Mr. Adams owed me £ 5."
Ayda bir ev sahibi kadından alıyor.
Well, he gets it from the landlady once a month.
Pansiyoncu kadının vur emri var...
My landlady has instructions to shoot...
Ev sahibin orada olabilir.
Your landlady may be there.
Üst katta oturan heyecanlı ev sahibeniz veda etmeye geldi, canlarım.
Yes, here's your effusive landlady from upstairs, darlings... come to say goodbye.
Ev sahibim psikanaliz etmeyi seven, Freud delisi amatör bir psikiyatr sayılır.
My landlady here... is a kind of amateur psychiatrist, a devotee of Freud's... constantly analyzing.
Ev sahibenin söylediğine göre tek yaptığın okumakmış.
Your landlady told me all you do is read.
Ev sahibim Bayan Salvatore'yi gördüm.
I saw my landlady, Mrs. Salvatore.
Bu benim ev sahibim, Bayan Salvatore.
This is my landlady, Mrs. Salvatore.
Evsahibesi geldi.
The landlady's here.
Biliyorsun, Jerry, benim şu ev sahibimin hiç ruhu yok.
You know, Jerry, that landlady of mine has no soul.
O evin sahibesi olarak gelirini kaybetmek istemez.
She wouldn't want to lose her income as landlady of that house.
Bir tanesi ev sahibi.
One of them's the landlady.
- Ev sahibi dışarı atacak.
- The landlady will lock us out.
Aslında geçen Temmuz ayında ev sahibim Bayan Lieberman ikinci el klima takana kadar kiram 80 dolardı.
It used to be $ 80 until last July when Mrs. Lieberman, the landlady, put in a second-hand air conditioner.