Learned tradutor Inglês
17,720 parallel translation
Sonra yapmamamız gerektiğini öğrendik.
And then, we learned not to.
Bana başka bir şey daha yaptığını da öğrenene dek.
Till I learned it did something else to me, too.
Geçen iki yıl boyunca oldukça çok şey öğrendim kimyada.
You know, I learned a lot about chemistry in the past two years.
Konu Annalise'i ilgilendiriyorsa kararı ona bırakıyorum, hanımefendi.
I learned to defer to Annalise on matters concerning Annalise, ma'am.
Belki de koca bir bebek olmamayı öğrenmen gerekiyordur.
Maybe it's because you never learned to stop acting like a damn baby yourself.
Şimdiye kadar soru sormaman gerektiğini öğrenemedin mi?
Haven't you learned not to ask that question by now?
CCPN'in öğrendiğine göre, bir meta-insan Flash'la kavgasından sonra göz altına alındı.
CCPN has learned that a meta-human was just apprehended after an altercation with The Flash.
Dersimizi aldık.
Lesson learned.
Ben bunu Boy Scouts'ta öğrenmiştim!
I learned it in the Boy Scouts, man!
Sörf yapmayı burada öğrendim.
This is where I learned.
Halkinizin hayati hakkinda cok sey ogrendim.
I learned much about the lives of your subjects.
Bu meslekte şunu öğrendim...
You know, with what I do, I've learned that the...
Bu akşama doğru Dedektif Bell'le Maxim Zolotov'un Rusya hükümeti adına bir iş yürüttüğünü öğrendik.
Earlier this evening, Detective Bell and I learned that Maxim Zolotov was conducting business on behalf of the Russian government.
Sen özür dilemeyi öğrendin, ben alkollü partileri bıraktım.
You've learned how to say sorry, I've stopped partying.
Hala Fransızca bir kelime öğrenmedin.
You still haven't learned a word of French.
FBI'a anlattığımı öğrenince, deliye döndü.
And when she learned I told the FBI, she was furious.
Ve bu terörist diyor ki ; neler olduğunu öğrenen olursa, onların da hayatı tehlikede.
And this terrorist said that if anyone else learned about what was going on, their lives would be in danger, too.
Kürtaj hakkında bir sürü şey öğrendim hem de daha yeni kürtaj yaptırmışken.
I actually learned a lot about abortion, and I just had an abortion.
Ama biz Hintliler asla arkamızı dönmeyiz.
But we Indians never learned to turn our backs!
Beklenmedik birinin konuşmaya karar verdiğini öğrendik.
We learned that someone unexpected decided to talk.
Dersimizi almadık mı yani?
I mean, have- - haven't we learned?
- Sen Valentine'ın kızısın ben de sana güvenmeyi öğrendim ya.
You're Valentine's daughter... and I learned to trust you.
Ben de dün okul kanalıyla öğrendim. Yalnızca şimdi senin için ne ifade ettiğini anlayabiliyorum.
I only learned yesterday through the school and only just now realized who she was... to you.
Tamam, burada dersimizi aldık, tüm bunları sonlandıracağız.
Okay, we just break this whole thing off to a lesson learned.
Öğrendiğim en önemli şey, sevgi ve destek görerek yetiştiğin ki bu da güçlü ahlaki yapı anlamına geliyor.
The most important thing I learned is that you grew up surrounded by love and support, which suggests a strong moral framework.
Morra başkanlık için adaylık yürütürken senin seri cinayetler işlediğini öğrense ne düşünürdü?
What would Morra think if he learned you were going on a murder spree while he was running for president?
Gerard, FBI'ın yaklaştığını öğrenince izlerini apar topar kaybetmiş.
When Gerard learned the FBI was closing in, he hastily covered his tracks.
Ondan çok şey öğrendim.
I learned a lot from her.
Bu kadar çok şey öğrendiysen bu soruyu cevaplayamayacağımı da biliyorsundur.
If you already learned this much... you know there's no chance I can answer that question.
Biz FBI'danız ve öğrendik ki patronunuz şehri felç eden yalan haberin arkasındaki kişiymiş.
So we're from the FBI and we just learned that your boss is the one behind the hoax that paralyzed the city.
Zor yoldan öğrendim.
I learned it the hard way.
Hatalarımdan çok geç ders aldım.
I learned too late from my mistakes.
Hepinize bizi kurtardığınız için teşekkürler, Kalbimi iyiliğe açmayı öğrendim.
Thanks to y'all saving'us, I learned to open my heart to kindness.
Şimdi bunu öğrendiğine göre senin en büyük korkuna geçelim.
And now that you've learned that, let's move on confronting your biggest fear.
Çin hükümeti ölen kişilerin bizim RAW ajanlarımız olduğu için.. ... onları öldürüldüler.
The Chinese agency learned that they were RAW agents and they were killed.
O arzularını kontrol etmeyi öğrenmiş.
He learned to control his cravings.
Çok önce öğrendim.
I learned a long time ago.
Bunları nasıl öğrendin?
And, um, you learned all of this how?
Mike'ı işe almakla, tüm iyi avukatların Harvard'a gitmediğini anladım.
What I learned from hiring Mike was that not all great lawyers went to Harvard.
Ama yakın zamanda bir şey öğrendim ki eğer Anita Gibbs olsaydın ne planlamış olursan ol başka bir şey daha planlıyor olurdun.
But what I've learned from recent history is, if you really were Anita Gibbs, no matter what you had planned, you'd be planning something else.
El altından yürüttüğün bütün pisliklerin alayını öğrendi.
All that underhanded shit that you do, she learned all of it.
Sadece ismim duvarda yazsın istedim ama sana bir şey söylememe izin ver öğrendiğim tek bir şey varsa o da, isim yapmaya çalışmak için yaptığın şeyler bir boka yaramıyor.
And I just wanted my name on the wall, but let me tell you something. If there's one thing that I have learned, it's not worth being willing to do anything to make a name for yourself.
Geçtiğimiz bir kaç ay içerisinde kaçak durumundayken eğer bir şey öğrendiysem o da buydu. Sana söyleyemedim. 10 yıl geçirmek istemiyorum.
If I've learned one thing from being on the run these past few months, it's that I can't tell you what I'm gonna want 10 years from now.
Bazı sırların açığa çıkmaması en iyisi, bunu zor yoldan öğrendim.
I've learned the hard way that some secrets are best kept in the dark.
Bunun ötesinde, bundan ne öğrendiğimizi hangi reformları uyguladığımızı açık olarak konuşmaktayız, ama işin aslı bu mesajı elden geldiğince basitleştirmek gerekiyor.
Beyond that, we talk publicly about how we've learned from this, what reforms we're implementing, but it's about making the message as simple as we can.
Envanter kontrol veritabınında bulduğum açık sayesinde Taylor Swift'in eski erkek arkadaşlarının listesi gibi bu arada Turner'ın bilgisayarının, 15 yıl önce yok edilmiş olarak listelenmiş olduğunu öğrendim.
So thanks to an exploit I found I learned that Turner's computer was listed as destroyed 15 years ago.
Bir şeyi Ash'ten öğrendim :
There's one thing I learned from Ash.
Ama çok geç öğrendik ki Cade çoktan sana varmıştı bile.
But, as we learned too late, Cade had gotten there first.
Bütün bir yıl boyunca, İkna olacağını düşünerek seni destekleyip durdum. Bu süre zarfında çok şey öğrendim, Raina.
I've been pushing you all year to do this, thinking you'd come around, and during this time, I've learned things, Raina.
Demek istediğim, Caleb bir canavar ama bugün öğrendiğimize göre iyi şeyler yapamay çalışan bir canavar.
I mean, Caleb is a monster, but what we learned today is that he is a monster who is desperate to do good.
Aslında, kısa bir süre önce CIA Gizli Servisler Yöneticisi Bay Peter Kotsiopulos'unda bu komploların içinde yer aldığını öğrendim.
In fact, just a short time ago, I learned that the direcr of the clandestine servis Of the c.I.A., mr.