Lettuce tradutor Inglês
712 parallel translation
Marul başına çeyrek sent haraç.
A quarter of a cent levied on every head of lettuce.
Stevie, bir koşu yan taraftan güzel bir kıvırcık al.
Stevie run next door and get a nice big head of lettuce.
İyi akşamlar. Lafınızı böldüğüm için kusuruma bakmayın ama bu parlak numune, uzun mu yuvarlak mı kare mi yoksa dikdörtgen mi kıvırcık istediğinden pek emin durmuyordu.
Good evening, Mrs Verloc forgive me for butting into your private affairs but this bright specimen didn't appear to know whether he wanted long, round, square or oblong lettuce.
İşe kravatınızdaki marulu alarak başlayabilirsiniz.
You might begin by taking that piece of lettuce off your necktie.
Keske sizi ödüllendirebilseydik, ama marulumuz yeni bitti.
I wish we could reward you, but we're fresh out of lettuce.
Çok parası olmalı.
He must have plenty of lettuce.
Eğer bu olmasını sandığım şeyse, günü birinde iyi mangır getirecek.
If that's what I think it is, it's gonna be worth a lot of lettuce one of these days.
Nerede o kıvırcık kafalı, orkestra şefi olan kolejli çocuk?
Where does a college-boy bandleader latch on to all that lettuce? Hey, Elmer! Coming, Mother!
Lahana, marul.
Cabbage, lettuce, kale.
Araştırdım. 56.000 dolar için epey lahana satmış olman lazım.
Look, I checked. $ 56,000, that's a lot of lettuce.
Şöyle en güzelinden, bol marullu ve tereli bir tavuk salatası ile buzlu bir ice-tea.
I'm going to order a nice ice-cold glass of tea breast of chicken salad, with just a touch of lettuce and watercress.
Kendinden çok eminsin, değil mi?
Crisp as a lettuce, aren't you?
Babam bir baş marulu mumlu kağıda sardı... ve buz kutumuza koydu. Üç hafta sonra... hala tazeydi. Öyle değil mi?
Dad wrapped a head of lettuce in wax paper... and kept it in our icebox for over three weeks... and it still came out fresh and good.
Şu marul işinde çok sıkı çalışıyorsun, değil mi Cal?
You're really working at this lettuce business, aren't you, Cal?
- Marullara da yazık.
- And lettuce.
Galiba çiğneyebileceğimizden büyük lokma ısırmışız.
Guess we bit off more lettuce than we could chew.
Marul işinden kaybettiği parayı?
On that lettuce business?
Marul işinden kaybettiğin para.
It's all the money you lost on the lettuce.
Marul işinden kaybettiğin paranın tamamı.
It's all the money you lost in the lettuce business.
Sakıncası yoksa söyler misin nereden buldun bu kadar parayı?
If it can be told, where did you take on this fine bundle of lettuce?
Bol bol yeşil kayme
And an awful lot of lettuce
"... hayata atılman için sana yeterince para veremediğim için üzgünüm. "Ama madem cebine para koyamıyorum... "... onun yerine sana çok değerli bir öğüt vereceğim.
"I am sorry I am not able to bankroll you to a large start, but not having the necessary lettuce to get you rolling, instead, I'm going to stake you to some very valuable advice."
Hem parası var, hem de güzel! Vay canına!
Not only all that lettuce, but a beautiful tomato too.
Aynı konuda başka bir öykü yazmak, çürümüş marulla salata yapmak olur.
Doing another story on it would be like trying to make a salad out of old lettuce.
Mezgit, krem peynir doldurulmuş kabak, maydanozlu kuzu eti, kıvırcık salata ve haşlanmış meyve.
Haddock, cream cheese stuffed courgettes, lamb with parsley, lettuce and stewed fruit.
Yeşil banknotlar iyi hissettirdi, ha?
Nice, green lettuce felt good, huh? Cool.
Hamburger, sos, marul... soğan, peynir, domates.
Hamburger, relish, lettuce... onions, cheese, tomatoes.
Sen, onu geri getirmesi için kumarda yeteneksiz birini gönderiyorsun!
That's like sending a rabbit to fetch you back a piece of lettuce!
ben domatesli, marullu kepekli ekmekli bir sadviç istiyorum. ve buzlu bir çay lütfen.
I think i'll have a tomato and lettuce on whole wheat and some iced coffee, please.
Marulunuzu düşürdünüz.
You dropped your lettuce.
Yalnızca tek bir kıvırcık.
It's just one lettuce.
- Ayrıca kıvırcık salata umrumda değil!
- And I don't care about the lettuce!
Çay falan da ister misin?
Lettuce? Do you want tomato or anything?
Teksas'ta marul, New Mexico'da havuç, Arizona'da portakal...
Lettuce in Texas, carrots in New Mexico, oranges in Arizona- -
Sabah marul suyu veririm ona.
I'll give her lettuce water in the morning.
Marulla beraber biraz yağ ve birazda ekmek getirdim.
With the lettuce, I brought some oil and some bread.
Birkaç yaprak marul yeterli.
Few lettuce leaves are enough.
Marulu hatırladın mı?
Did you remember the lettuce?
Bu film sadece salataları pörsümüş olduğunda öfkelenen tüm insanlara adanmıştır.
WHO GET UPSET ONLY OVER A STOMPED-UPON BED OF LETTUCE
ÇIRAKLIK
YEARS Lettuce, tomatoes...
Salatalarım, domateslerim çok güzel!
Lettuce, tomatoes...
- Salata 10 kuruşa.
One lettuce : 10 cents.
Hiç badem, üzüm, domates, marul ve ananastan yapılmış bir salata yediniz mi?
Have you ever had a salad with almonds and grapes and tomatoes and lettuce and pineapple?
Senin görmek istediğin tek şey, babamın ölüm döşeğinde olması.
The only thing you want to see is father's vitals on a bed of lettuce.
Esmer ekmekten et, marul, domates ve mayonezli sandviç.
Bacon, lettuce, and tomato with mayonnaise on pumpernickel toast.
Marulun sadece yumuşak yaprak kısımlarını kullanmış.
He only uses the soft green part of the lettuce.
Böyle ürkek bir tavşan gibi olacaksan, sana marul ısmarlayayım.
If you're gonna spend the whole evening acting like a scared rabbit, maybe I better order some lettuce.
Texaslılar mahmuzlarıyla atların canını yakar ve saçları da marula benzer!
Texans gouge their horses with brutal spurs and cultivate their hair like lettuce!
Diyor ki, materyalizm, ki burada lahana hepimizi yok edecek.
In this case the Webb's Wonder lettuce. - must destroy us all.
Mayonez, tereyağ ya da marul istemiyorum, sadece bir fincan kahve.
No mayonnaise, no butter, no lettuce and a cup of coffee.
Tereyağ, marul ve mayonez yok. Bir fincan kahve.
Hold the butter, the lettuce and the mayonnaise, and a cup of coffee.