Likewise tradutor Inglês
1,162 parallel translation
- Ben de.
- Likewise.
Bilmukabele.
Likewise.
Aynı şekilde.
Likewise.
Aynen.
Likewise.
Kırık bir bourbon şişesi, aynı şekilde parmak izleri üzerinde.
A broken bourbon bottle, likewise with fingerprints.
Ben de umarım.
Oh, likewise, I'm sure.
Sen de öyle yapmalısın.
You should do likewise.
Adil ve tarafsız jürimiz de aynı şekilde.
Likewise, our fair and impartial jury.
Aynen, Sayın Başkan.
Likewise, Mr. President.
Aynı şekilde, benim de iki sebebim var.
Likewise. I have two reasons.
- Aynen Bayan Bentey.
Arrivederci, Miss Bentley. Likewise, Miss Bentley.
Hayal edebilirsin, o zaman, Leydi Castlemaine'le olan ilişkimi bitirmemi... emrettiğindeki öfkemi... ve ayrıca oyun evindeki belli aktrislerle... olan aşk kaçamaklarımı sınırladığında.
You may imagine, then, my fury when she commanded me... to end my liaison with Lady Castlemaine... and likewise to terminate my amours... with certain actresses of the playhouse.
Sizin de, Dr. Greene.
- Likewise, Dr. Greene.
Aynen, bunlar Roz ve Niles.
Likewise. This is Roz and Niles.
- Seni de, Binbaşı.
Likewise, Major.
- Aynen öyle.
- Likewise.
- Bilmukabele, efendim.
- Likewise, sir.
Sen de.
Do likewise.
Ve bir gün aynı durumda kendini görecekti
And reckoned he'd do likewise
Alışkanlık bir canavardır gerçi bütün duyguları yiyip bitirir, ama şu iyiliği de vardır ki onun güzel, doğru işler yapmak için de rahat giyilir bir urba bir kılık sağlar bize.
That monster custom, who all sense doth eat of habits devil, is angel yet in this that to the use of actions fair and good he likewise gives a frock or livery that aptly is put on.
Benim için de evlat.
Likewise, son.
- Hakkında çok şey duydum. - Ben de senin.
- Likewise, about you.
Benim için de öyle.
Likewise, I'm sure.
Aynı şekilde Yüzbaşı Hendrix, Silahtar Çavuş Crisp için de. İkisi de Çöl Fırtınası harekatında benimle birlikteydi.
Likewise for Captain Hendrix, Gunnery Sergeant Crisp, who cut their teeth under my command in Desert Storm.
Aynı şekilde denizden bir ön cephe saldırısı da.
Likewise a frontal seaside attack.
Romeo, seviyorsan beni, söyle açıkça. Sevgilim, şu meyve ağaçlarını gümüşleyen, Kutsal ay üzerine yemin ederim ki...
pronounce it faithfully. that tips with silver all these fruit tree tops... lest that thy love prove likewise variable.
Ben de sana.
Yeah, likewise.
- Merhaba. Harika.
Yeah, likewise.
Ben de. Acele etsen iyi olacak.
Likewise.
- Ben de öyle.
Likewise.
Aynen.
- Likewise.
- Aynen.
- Likewise.
Sende rahatsın.
Likewise.
Öyleyse başka yerde gördüğün gerçeklik kadar gerçek, değil mi?
So, it's just as real as the reality which you see likewise, right?
- Sende öyle.
- Likewise.
Ayrıca bana Efendi demesini istedim ve adımın bu olduğunu söyledim. Anladın mı?
"I likewise taught him to say master and let him know that was to be my name." Got that?
Benzer şekilde, her şey...
Likewise, all will become..
Ama, Ahbap hakkında aklıma yatmayan birsürü şey olduğunu söyleyebilirim... Bu yaşadığı yer için de geçerliydi.
But then there was a lot about the Dude that didn't make a whole lot of sense to me, and a lot about where he lived likewise.
Ayrıca.
Likewise.
- Uyuya kalma!
Likewise. Be on time!
- Aynı şekilde.
- Likewise.
Ben de öyle.
I heard a lot about you. - Likewise.
Ben de.
Likewise.
aynı zamanda, içkilerimiz, ve en iyi parça etlerimiz ona gider.
Likewise, our issue of spirits, and the best cuts of meat go to him.
Yapılan, hırs ve gururun şovu!
Vanity and pride likewise made a show!
- aynen.
- Likewise.
Evet, aynen.
- Yeah, likewise.
Ben de öyle.
Likewise.
- Bende.
- Likewise.
- Aynı şekilde, eminim.
Likewise, I'm sure.
Ben böyle yapacağım.
And I'll do likewise.