Load tradutor Inglês
7,491 parallel translation
Dosyaları yükle.
Load file.
Pekala o zaman, yüklenin bakalım.
All right, then! Load'em up!
Bu doğru, bir durup sakinleşelim.
- That's right, let's take a load off.
Hayatın dibine vurmuş bir sürü ezik...
Awful. A load of losers at their lowest ebb.
Tişörtünü başkasının çamaşırları arasına at gizlice. Mesela şu çocuğun.
You're gonna sneak your shirt in with someone else's load - like that guy's.
Senin yükünü taşımam için beni kandırıyorsun.
You're just trying to trick me into carrying your load for you.
Bu, yüke dayanım kirişlerinin sonuncusuydu.
That's the last of the load-bearing beams.
Bak sen şu işe.
Get a load of this.
Gölgelerin vadilerinde yürürken yolunu aydınlatsın diye.
It's a little something to lighten the load as you walk through the valley of the shadows.
- Hayatın yalan dolan senin.
You're nothing but a load of wind.
Başıma gelen en kötü şey şortuma biraz kan bulaşması ya da saçıma boşalmaları sanırım.
The worst thing that happens to me is... a little blood in my shorts if someone gets a little rough, or I get a load in my hair.
Bugünkü son tedavinden sonra Upir retroviral değerlerin o kadar düşük olacak ki varlığını anlayamayacağız bile.
After your last treatment today, your upir retroviral load will be so low, we won't even be able to detect its presence.
Arabaya koy.
Load him.
Bu tam bir saçmalık, Cary.
Oh, that is such a load of crap, Cary.
bunu Tanrı'ya sorsaydınız bence bunun saçmalık olduğunu söylerdi.
I think He'd tell you that was a load of crap.
- Dolu muydu o şey?
- Did you load that thing?
yükleyin çakraları. - Baş üstüne.
load the chakra.
Aslında, son uranyum çubuğunu ben yükleyeceğim.
Actually, I'm going to load the last uranium rod.
İçini dökmek ister misin?
Do you want to take a load off?
Her şeyi paraşütlere yüklüyorlar, uçakla uçuruyorlar ve arkadan bırakıyorlar.
They load everything into these crates, fly it up in a plane, and shove it out the back.
Yükünü hafifletmekten mutlu olurdum.
I'd be happy to take some of the load.
Bunların hepsi saçmalık!
- What a load of horse shit!
Meksika'da yükleniyordu. Değiş tokuş yapılıyordu.
They'd load it up in Mexico, swap it into rotation.
Tavana kadar boşaltır seni dostum.
She'll make you blow a load through the fucking ceiling, man. How much?
- Kamyonlara kim yükleyecek?
Who's gonna load the trucks?
Bay Thompson'ın kamyonlarına yük yüklemek için sekiz adam arıyorum.
I need eight men to load trucks for Mr. Thompson.
Bence, sustuğunda sevinilen kuru bir gürültüden ibaret.
Like a load of chaos and you're glad when it stops.
- Kardeşin birkaç mavi unutuş içti.
Your brother's taken a shit-load of Blue Oblivion.
Elinizde hiç bir şey yok.
That's a load of crap, man. You got nothing on me.
Yok. Yüklenin!
Load up!
Hadi, binelim.
All right, let's load up.
Bu kadar kısa süre içinde parayı borulara aktarabilmek için kaç kişi gerektiğini hesapladım.
I've calculated how many men we need to load the money into the tubes in that amount of time.
Diğer yandansa,... parayı bölüşecek bir kişi eksildi.
Well, on the other hand, it's one less share to load.
Bir sürü eski lanet parça bence.
Looks like a load of old shite to me.
Bir yığın eski zımbırtı.
It's a load of old rubbish.
Bana Serpico Olimpiyatları'ndan önce bu pizzanın karbon hidrat depolamamız için olduğunu söyle.
- Tell me that this pizza is so that we- - You and I- - can carbo-load Before serpico olympics tonight.
Devam edin ve hava gemisine yükleyin.
Go ahead and load it on the airship.
Silahlanın eziciler.
Red hulk : Lock and load, smashers!
Şu çılgın gözetleme odasına bir bakın.
Get a load of this crazy surveillance room.
Üzerindeki böyle bir yükü hafiflettin.
Taking such a load off her hand.
- Daha büyük veri... yoğunluğunu halledebilecek bir şeye ihtiyacım var.
- I need something that can handle a bigger data load.
Silahları doldur!
Load the weapons!
Ona bu köprünün metrekare başına 24 kg statik yük ile iki ton taşıyabileceğini söyle.
Tell him that this bridge can tolerate a static load of two tons, or 24 kilograms per meter square.
Yarın, kütüklerle dolu bir yükü alıp teslim etmek için 120 kilometrelik asfalt toz ve çakıllı bir yola çıkacaksınız.
"tomorrow, you will embark on 75-mile journey " over tarmac, gravel, and dirt to pick up and deliver a load of logs. "
Yükleme limiti nokta nokta ton diyor.
It says, "load limit, blank tons."
Şu ana kadar Tanner öndeydi. Ama şimdi sıra 40 ton yükleme işine gelmişti.
So far, Tanner was in the lead, but now it was time to pick up our 40-ton load.
Tüm bu ağırlık yükün sizi hareket ettirmeye sebep olur.
All this weight is like the load is daring you to move it.
Bu tamamen farklı bir tecrübe. Tam yüklü bir şekilde araba sürmek yani.
This is an entirely different experience, driving with a full load.
Yükünüzü azaltır.
Lighten your load.
Disneyland'daki Abe Lincoln gibi, tabi onun plastik olduğunu saymazsak.
If we load L-Dub with enough data, we believe that he will eventually cross that line... into life. Like Abe Lincoln in the hall of presidents at Disneyland, except he was made of plastic.
Herkes binsin!
Load up.