Loading tradutor Inglês
1,569 parallel translation
Önce muharebe yüklemesini tanımla.
Begin with define "combat loading" for me.
Palet, uçak veya gemiyi indirme noktasında muharebeye hazır bir şekilde yüklemek.
What's combat loading? Combat loading is the loading of a pack, pallet, aircraft, ship, Or any other conveyance to maximized combat readiness at the point of debarkation.
İyi bir muharebe yüklemesi yap.
Your powers of deduction to create a perfect combat loading :
Kafeterya malzeme giriş noktası!
The cafeteria loading dock!
Ben, şey... Kulübeye bazı eşyaları taşırken olmuş olmalı.
I did it while I was loading some equipment back into the shed.
Seçim parası toplamaya çalışıyor.
He's loading up on walk-around money.
George, iki adamını batı kanadındaki yükleme bölümüne koy, tamam mı?
George, take two guys and put'em on the loading dock... on the far west, okay?
Kamyonete yüklüyor.
He's loading them in the van.
Önce şu kutuları bantlayalım, arabaya yüklemeye başlayabiliriz.
Once we tape up these boxes, we can start loading the car.
Eşyalarımı yüklemeye başlamam gerek.
I need to start loading up my stuff.
Kurban bir atari oyun standında... tekrar görülüyor.
The vic was found at the loading dock off the shopping arcade.
Kumarhanenizin yükleme bölümünde ölen genç bir adamın cinayetini araştırıyoruz.
We're investigating the death of the young man on the casino's loading dock.
Ben yükleme dokunda çalışıyordum.
I was working the loading dock over Christmas.
Bir taarruz gemisine cephane götüren Cape Fear'ı havaya uçurmayı planlıyor.
He plans to blow the Cape Fear while it's off-loading ammo to an assault ship.
Bu hamalları gemiye yüklemenin anlamı nedir?
What is the meaning of loading the ship with coolies?
Bir polis, yükleme bölgesinden ayrılmamı söyledi. O yüzden ortağım açıkta kaldı.
A cop made me leave the loading zone which kind of left my partner high and dry.
Beyaz bölge yükleme ve boşaltma içindir...
The white zone is for immediate loading and unloading...
Şeker yürütmeyi bırak.
Stop loading up on candy. People are watching.
Dolduruyorum!
- Loading.
- Para getirecek kare, güvenlik görevlisinin, gecenin bir vakti ayakkabıları yüklediği an olacak.
- So the money shot we want is a security guy loading shoes in the middle of the night.
Ben intörnken yük rampasından çelik takviye çubuklarının bulunduğu konteynırın üstüne düşen bir adam getirmişlerdi.
When I was an intern, they brought in a guy who'd fallen from a loading dock onto a container of steel reinforcement rods. - Talk about a 1, 000 points of light...
Tamam, şematik yükleniyor.
Okay, the schematic's loading.
- Karbonhidrat mı depoluyoruz?
- We carb-loading for a marathon?
Bütün navlun koylara bırakılınca otomatik olarak yükleme limanlarına sevk edilir.
And so, when all the freight bays are released they are propelled automatically to the loading docks.
Ketamin hazır. Kilo başına saatte 2 miligram. Kilo başına 33 miligram da Ribavirin.
Ketamine's ready to go at two migs per kilo per hour with Ribavirin loading dose of 33 migs per kilo.
Yük girişi güvenliğine benziyor.
- Looks like loading dock security.
- Hedef bilgisi yüklüyorlar.
They're loading a targeting package. It's a bluff.
Aşağıda geriye kalanları arabaya yüklüyor olacağım.
I'll be downstairs loading what's left in the car.
Bu tırlara birşeyleri anlamsızca yüklemek gibi.
It'll just be like loading trucks without any meaning, you know.
Ama anahtarsız giremezsiniz Stella, Flack, Çıkışları tutan herkesi uyarın. Merdiven boşluklarını ve yükleme alanlarını kontrol edin.
stella, flack, notify everyone at the exits, check the loading docks and the stairwells.
- Bütün tuş vuruşlarını şifreleyecek bir yazılım yüklüyor.
He's loading up a piece of software which will encode all his keystrokes.
Diğerleri eşyaları yüklerken ortalıkta yoktu.
Disappears during loading.
El Kadir kamyonuna patlayıcı yüklediğini biliyorum.
I've got you for loading explosives onto an Al-Qadr truck.
Tamam, bak sadece yüklemeye başlayın.
All right, look, just start loading them up.
Yüklemede sorun mu var?
Got trouble on the loading dock?
Burası yükleme alanı.
This is a loading zone.
Şerifin zarları hileliyse kazanamam.
If the Sheriff is loading the dice, I cannot win.
Pekala çocuklar, anne babanıza G.E. önden yüklemeli su tasarruflu bulaşık makinesi aldırabilirsiniz.
well, kids, you can tell your parents to buy a G.E.Front-loading washing machine to save water.
Benim gibi, kamyon yükü boşaltıyordu.
He was just another guy on the loading dock, like me.
Evet. Eşyalarını arabalarına taşıyorlardı.
Yeah. they're loading up their car and everything.
Ama bulasik makinesini ben dolduruyorum!
and I'm loading the dishwasher!
Yükleme kapısından gizlice içeri girer ve güç kablolarını keserim.
i'll sneak through the loading doors and cut the power supply.
Kuzeydeki yükleme noktasında dört silahlı kişi var.
We've got four guns on the north loading dock.
Erişimi kolay, sürekli tıklamayı önleyen kolay geçişler var.
Accessible. Quick loading to maximize click-throughs.
"Dockers." Çünkü malları biz yüklüyoruz.
Dockers. Because we work on the loading dock.
Eğer şu havalandırma tünelinden gidersek, malzeme odasından, yükleme istasyonuna direk bir yolumuz olur.
So if we go into that air duct, we'll have a direct path from that storage closet to the loading dock.
Her şey yolunda gidiyordu, fakat hâlâ, yükleme istasyonuna giden havalandırma tüneline girmemiz gerekiyordu.
Everything was working out, but we still had to get into the air vent that would lead to the loading dock.
Aynen konuştuğumuz gibi kendi uçağına bindiriyorum.
Loading him onto his own plane as we speak.
Yatay borulu tüpler şimdi dolduruluyor.
Loading horizontal tubes now.
Arkası düz.
What kind of truck are we loading it up to?
İndirme bindirme yerine park ettiniz.
You're in a passenger loading zone.