Loophole tradutor Inglês
377 parallel translation
Bay Loophole, sizi gördüğüme sevindim.
Mr. Loophole, I'm sure glad to see you.
Şu Loophole zeki bir avukat.
This Loophole, he's a smart lawyer.
Loophole, patron o değil.
Loophole, that's not the boss.
- Loophole.
- Loophole.
- Bay Loophole.
- That's Mr. Loophole.
- Sizi korkuttum mu Bay Loophole?
- Did I frighten you, Mr. Loophole?
Loophole asla batan gemiyi terk etmez.
A Loophole never deserts a sinking ship.
Bırak Loophole konuşsun, sen ağzını açma.
Let Loophole do the talking, and you keep quiet.
Cheever Loophole.
Cheever Loophole.
Pırlanta Pauline'le tanıştınız mı?
Mr. Loophole, have you met Peerless Pauline?
Aman Bay Loophole, sakın...
Why, Mr. Loophole, surely you don't think that I...
Bay Loophole'u bul.
Find Mr. Loophole.
Ardından Amerika'da birileri kurallardaki boşluklardan yararlanarak oyuna uçan çivi denilen bir küçük kural eklediler.
So it moved to America where someone took advantage of a loophole in the rules and invented a little formation called the flying wedge.
Sevgili dostum, çok iyi bir noktaya parmak bastın.
My dear boy, you have put your finger on the loophole.
Sözleşmede açık bulmuş ve reklamıyla bir kez daha dalga geçersen o açığı tereddütsüz kullanacakmış.
Says he's got a contract loophole, and if you kid his commercial once more he's going to walk right through it.
Avukat, bir yolunu bulup beni buradan çıkarman lazım.
Counselor, let's find a legal loophole'cause I gotta get out.
Zamanda açılacak bir delikle yiyeceğe, ilaca ve enerji kaynaklarına ulaşmak mümkün olacaktı.
A loophole in Time, and then maybe it would be possible to reach food, medicine, sources of energy.
Mazgal açıyorum.
I'm making a loophole, see?
On Emir'de bile bir açık nokta bulabilir.
He could find a loophole in the Ten Commandments.
Ama bana küçük bir boşluk bıraktın.
You just left me one little loophole.
Belki bu beni hapisten kurtarabilir, ne dersin?
That could be a loophole to get me out of here.
Eğer bir boşluk bulmaya çalışıyorsan, unut gitsin.
But if you do find a loophole, forget it.
Şimdi ise yasal boşluklar anlamına geliyor.
Now it means some kind of a loophole.
- Yasal boşluk olabilir mi bu trajedide?
- Could there be a loophole?
Neden kanunlarda bir açık bulmuyorsunuz?
! Why don't you find the loophole?
Şans mı? Ne şansı varmış?
What loophole has he got?
Pekala, oraya gidip, bunu yapmak istemiyorum sonra geri geldiğimde, ufak düzenbazlıklar yapacaksınız üzerine hardal dökmedin falan gibi.
Okay, I don't wanna go over there and do it and then come back here and find out there was some little loophole like I didn't put mustard on it or something.
Bir açık kapı bulmak zorundayım, bu sözleşmenin geçerliliğini sorgulayacak bir yol bulmalıyım.
I need to find a loophole, some way of challenging the validity of this contract.
- Bu yıl emekli olursam kampanya fonumdan kalan 1.3 milyon dolar parayı harcamamış olacağım.
If I retire this year, I get to keep $ 1.3 million... that's left in my campaign fund. It's called "the grandfather loophole."
İstediğin buysa, nasılsa bir açık buluruz.
If that's what you want, we can find a loophole.
Ancak bir boşluk buldum, suçlu olmadığımı -
I found a loophole. I'm gonna plead not guilty - -
Bir boşluk bulmayacaksın.
There's not going to be a loophole.
Gelecek yil boslugu kapatiyorlar.
Next year they're closing this loophole.
Fields diyor ki, "Bir çıkış arıyorum."
And Fields says, "I'm looking for a loophole."
Ben çıkış falan aramıyorum.
I ain't looking for no loophole.
Bir çıkış aramak için.
Look for a loophole.
Fakat kahrolası şey bir açık bulmuş ve bu çöplükte gösterime girmiş.
But a loophole means the bloody thing's showing in this dump.
Meslek ahlâkına aykırı hareket etmeden ona gerçeği anlatmanın bir yolu olmalı Yardım et Niles
God, there has got to be some loophole in this confidentiality rule that will allow me to warn her and still preserve your ethics.
Çıkmanın kaçamak noktasını budu.
He's found a dating loophole.
Bu da başka bir kaçamak noktası.
That's another loophole.
"Ki onlar da bok deliğinden kaçtılar."
"who will get out due to a loophole."
"Bok deliği."
" Loophole.
Yüce Tanrım, her şeyin yaratıcısı... yasal boşlukların da.
God almighty, creator of all things, including the loophole.
Çünkü Joey zeki, ama Pacey geri zekâlı.
Maybe there's some loophole or there's some special program.
Bir çıkış yolumuz var. En iyi dolaylı yoldan gideceğiz. İkimiz de kurtulacağız.
Now, we have a way out, and it's the best loophole ever, and it's gonna save both of our asses, so just mellow.
İyi bir çıkış noktasını anlayacak kadar aklın yok mu?
This is what we've been working for, Josh. This was our loophole. Don't you have enough brains to recognize a loophole?
Tek anladığım hayatta sana yolu parayla açan zengin bir baban olduğu.
The only loophole I ever recognized was you got a rich daddy who buys your way through life.
Şey bir hilesi var.
Well there's a loophole.
Doğu Almanlar bu kaçış deliğini bile kapattılar.
The East Germans blocked even this last loophole.
Bir yasal boşluk olmalı, teknik bir ayrıntı.
There's gotta be some legal loophole, some technicality.
Ve ikimizin inancına göre dostumuz Mösyö Pengelley'in kurtulmak için bir şansı bulunuyor.
Mr. Pengelley, has one loophole of escape. Loophole?