Lots tradutor Inglês
15,293 parallel translation
Kafana dik.
Lots of it.
Pek çok kadın tanırım Lordum.
I have known women, Lord! Lots and lots of women.
Birçok insan ölüyor, tamam mı?
Lots of people die, okay?
İşte o kan, hem de çok fazla.
That's blood, and lots of it.
Adamın bir sürü düşmanı vardı.
He had lots of enemies.
- Bir sürü sorun var millet, o yüzden işe gitmek için bayağı vakit ayırın.
We've got lots of problems, folks, So leave plenty of time for your morning commute.
Bol bol su.
Lots of water.
Bir sürü çocukla.
Lots of kids.
Ve öldürülmek istenen kurban Frankie katili keskin dişli, sarı gözlü, dik kulaklı ve desenli kürkü var diye anlattı.
And the intended victim, Frankie, described the killer of his would-be killers as having sharp teeth, yellow eyes, pointed ears, and lots of hair with stripes on it.
Birçok şoför şehrin uzak yerlerinden insanları alıp Meydan'a getiriyordu.
Lots of drivers picked up people far from the city center and brought them to Maidan.
Sendika binası aynı zamanda hastane olarak kullanılıyordu ve çok sayıda yaralı vardı.
The Trade Union House was also used as a hospital, and there were lots of wounded.
Birçok kez.
Lots of times.
"Birçok kez" demedi mi?
Didn't she also say, "Lots of times?"
Birçok çıkmaz sokak vekör nokta var. Yani henüz hazır değil.
Lots of dead ends and dark alleys, just not ready.
Bir sürü tokmakçı vuruluyor. Haftada birkaç tane.
Lots of bangers getting shot, one or two a week.
Vince'e kızgın olan, kıskanan, yerine geçmek isteyen bir sürü kişi var.
Lots of people pissed at Vince. Lotta jealousy in the air, lotta young guns.
Mutfakta artık yemekler var.
There's lots left over in the kitchen.
Bir sürü seks.
Lots of sex.
Birçok kişinin Denizci dövmesi vardır.
Lots of people have SEAL tattoos.
Hikayende üstüne çekebileceğim birçok detay var.
Your story's got lots of threads for me to pull on.
Bir çok insan denedi.
Lots of people.
Bir çok zor karar alınmış desene.
Lots of tough decisions.
Bir sürü gayem var.
I've got lots of intentions.
Bir sürü pençem olacak
With lots of claws
Bir sürü alkol ve fermuar Ve küçük bir çimdiklik
And lots of pep and some zip And a tiny pinch of go
Sesli müzik, birsürü insan ve birkaç tane sarhoş davetli.
Loud music, lots of people and a bunch of drunk guests.
Yani bir sürü, bir sürü yeşil, ve yalnızca protein ve baklagil yok.
So it's lots and lots of greens and lean proteins and no legumes.
Önceden söylediğim şeyi tekrar edebilirsin. Bir sürü sömestr var daha. Notlarını arttırabilmek için çok şansı var.
You can repeat what I already told them, which is, there's still lots of term left, plenty of opportunity to bring her grade up.
Kacma secenegi cok olmasi icin yakindan ates edecek.
He'll shoot from range, get himself lots of separation for a getaway.
İçmek istemeyeceksin ama bol bol su iç derim.
You're not gonna want to, but you should try to drink lots of fluids.
Aklıma bir sürü şey geliyor ama sanırım elimizde olan bu.
I can think of lots of better ways. But I guess if this is all we got
Bu iddiaya çok para oynandı.
Lots of fresh cash rolling in on this bet.
Sanatçılar. Bir sürü sanatçı. Albert Harvey adındaki sanatçı da dahil olmak üzere.
Lots and lots of artists, including one named Albert Harvey.
Çok müşteri varken de 40-50 dakika fazla çalıştırıp bunun için ödeme yapmıyorsunuz.
When there were lots of customers you kept them 40 to 50 minutes longer and didn't pay them for it.
Taze soğanlı gözlemelerimiz ve daha birçok lezzetli yemeğimiz var.
We have fried scallion pancakes and lots of other yummy food.
- Bir sürü hem de.
Lots of it.
Kuçukken bir çok kez röntgencilikten yakalanmış.
Lots of misdemeanor peeping offenses in his teens.
Bence bir sürü insan gelecek.
I think lots of cool people are gonna come.
On dokuz dakika içinde bir yığın konukla geri geleceğim.
- I'm gonna be back in 19 minutes with guests, lots of'em.
Bir sürü insan!
Lots of people!
Hatırlayın, çokça göz teması.
Remember, lots of eye contact.
Benim birçok...
I have lots of...
Kurtuluş papazlığı geniş bir yetenek silsilesi gerektirir. Kısmen sosyal işler, kısmen danışmanlık, daha ziyade dinleme.
Deliverance Ministry requires a wide skill set, part social work, part counselling, lots of listening.
- Bir sürü tezgahtar vurulurken yalnızca Queen Anne'deki tezgahtarın mı katilini arıyorlar?
Lots of convenience store clerks get shot. But the shmancy ones in Queen Anne get a manhunt?
Ayık dans partisinde bir sürü adam olacak.
♪ There'll be lots of guys at the sober dance. ♪
Çok yara almış, o yüzden önce senin ona kalbini açman -
She has lots of wounds, so you should open your heart to her first -
Yalnız çok sayıda şüpheli şahıs girip çıktığından gideceğimiz adres tehlikeli olabilir.
Now, the house can get a little dicey, lots of undesirables coming and going.
Ama çok boş vaktimizin olacağını söyledi.
But he said we're gonna be having lots of free time.
- Bir sürü.
Lots of it.
Hemde bir sürü!
Lots of it!
Parası olanlarla çıktım, Deeks.
I've dated guys with money, Deeks. Lots of money.