English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ L ] / Lump

Lump tradutor Inglês

1,254 parallel translation
Bay Chow, özgeçmişiniz göz önüne alındığında bankamızın böyle yüksek meblağlı bir kredi vermesi zor.
Mr. Chow, but with your past record... it's hard for our bank to lend you a lump sum.
Sonra ortasında şişlik olur.
Then you have that lump in the middle.
Çünkü bir çocuğu var, tabi şuradakiyle birlikte iki.
Here she is with a child. Well, 2 children, including that lump up there.
Numara yapmayı bırak! Kansai aksanın berbat.
My life was just a lump of good fortune.
Kimse fark etmesin diye yavaş yavaş mı harcayacağız yoksa parayı toptan alıp yurt dışına mı kaçacağız... Vaktimizi buna karar vermek için harcayalım.
Whether to spend it slowly, so nobody finds out, or take the lump sum and flee abroad... let's take our time figuring that out.
Seversin yada razı olursun.
Like it or lump it.
Antreman yapıyordum. Şu ağırlıklardan kaldırıyordum.. ve burda bir şişlik buldum.
I was doing some power crunches... and I found this lump here.
Peder Daley'in kafasında Connacht şeklinde bir yumru vardı.
Father Daley had the lump on his head in the shape of Connaught.
"Al şu kesme şekeri bebeğim, onu istediğini biliyorsun."
Take this lump of sugar, baby, you know you want it?
Ama Louise'le seks yapmaman, bu eski kullanılmayan kısım şimdi varlığından bu yana ilk kez çalışıyor.
But with no-sex Louise, this previously useless lump is now functioning for the first time in its existence.
Ayaklarının dibinde yatan o şişko değil elbet.
It's obviously not that fat lump lying'at your feet.
Simyacı büyüsünü gözünüzün önünde yapıyor ve hamur müthiş bir el yapımı erişteye dönüşüyor.
The alchemist works his magic, and before your eyes... a lump of dough transforms into delicious pasta.
Burası şişecek şimdi, seni gerizekalı.
I'm going to have a lump there, you idiot.
Toplu ödeme, karar ne olursa olsun, miktar....
A lump-sum payment, regardless of the verdict, in the amount of....
Bir yığın beton üstünde durmak için 5 pound veriyorsun.
You pay £ 5 to stand on a lump of concrete.
Göğsünde yumru var.
You have a lump in your titty.
Göğsünde büyük bir yumru var.
You have a big old lump.
Boğazımda çözülmemiş bir düğümle yola çıktım.
I left with a lump in my throat and it's still there.
Aman Tanrım, şu elimdeki som altın seni aptal kadın.
My God! But this is a lump of pure gold, you silly woman.
- Öküz gibiydi.
- He was a lump.
Tek şeker mi, iki mi?
One lump or two?
Lan bir susamadın gitti cücük!
Shut up, you lump ofjelly!
Bir organik kalıntı yığını gibi görününen şey üzerinde deney yapılyordunuz.
You were experimenting on what looked like a lump of organic residue.
Yani, sende buraya çakılmış gibi oturuyordun.
Well, you were just sitting around here like a lump.
Şişliği daha büyük yapacağım.
I'm gonna make the lump even bigger.
Şeker, bir tane.
Sugar, one lump.
Hatırlıyorum da bir zamanlar, Noel'de sahip olduğumuz tek şey... elma çekirdeği ve eğer şanslıysak, iri bir kömür parçasıydı.
All we had for Christmas was an apple core and lump of coal in our stocking. - If we were lucky. - Oh!
Kafamı şişirecek şiddette vurun.
You'd better hit me hard enough to make a lump.
Küçük bir nodül bulduk, tedavi ettik.
We found a tiny lump, we treated it.
Bir şiş veya iki?
A lump or two?
Vücudu kabuk ve onun baş şeker bir yumru olduğunu.
Its body is a crust, and its head is a lump of sugar.
Bakmazsanız da, katlanmak zorundasınız.
And if you don't, you'll have to lump it, won't you?
Bir erkeğin, uçları olan bir yumru için evliliğini, iş hayatını ve varlığını tehlikeye atmasının özel bir estetiği olabilir mi?
What is it about a lump with a nipple that makes a man risk his marriage, his business?
Sol meme ucunun altındaki bu şişlik, tümör.
This lump under your left nipple, it's a tumour.
Göğüs ucunun altındaki kitle ikinci dereceden göğüs kanseri.
The lump under your nipple is a stage two breast carcinoma.
Kurumuş bir bok parçası, çok etkileyici.
That's great kid, a dried up lump of shit.
ARABAYLA YENİ EZİLMİŞ KÖPEK BOKUNA BENZİYORSUN! Dememiş miydim?
You look like a lump of dog shit just got hit by a CAR!
Genellikle, Will diğerlerinden ayrıdır.
Usually, you can't lump Will in with other men.
Şuradaki yığın?
That lump?
Şu serseriyi almaya niyetli misin?
You're willing to take that lump?
Göğsümdeki bir kitleyi kontrol etmeni istiyorum.
I need you to check for a lump in my breast.
Tatlım, bebeğim, küp şekerim. Babanın sen burada yokken kaldığı bir dairesi var.
Oh, honey, baby, sugar lump, it means your tather has an apartment he stays in...
Ve onlara de ki, evde yiyecek bir lokma ekmek, ocağa atacak bir parça kömür, hatta bebeğe içirecek bir damla süt bile yok.
You're to tell the world there's not a scrap of food in the house. There's not a lump of coal for the fire. There's not even a drop of milk for the baby's bottle.
Patnos burunlu çocuklarınla evimde bedava yaşıyorsunuz.
You useless great lump, living free under me roof with you snotty-nosed pack of brats.
- Şeker?
Lump sugar?
- Tam bir yağ tulumu olmuş artık.
He's a lump. - Hey!
Boğazım düğümlendi, sonra aletim...
I had a lump in my throat, then felt my willy.... lt had a life of its own.
Hepsini aynı kefeye koyamazsın böyle.
You can't lump them together like that.
Tamam, onları şuraya koyacaksın. Fotoğraflar!
- Somebody gives you a lump of coal.
Elton, senin hiç iri kömür parçan olmadı.
You never had a lump of coal.
Ameliyat başarılı geçti.
The lump in your breast has been removed.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]