Mayonez tradutor Inglês
552 parallel translation
4 numaraya fazladan mayonez!
- Ready! - An order of scallops.
Haşlanmış patates, mayonez, tavuk ve ekmek.
Boiled potatoes, mayonnaise, chicken, and bread rolls.
Bir yumurtalı mayonez daha ve kremalı çikolata.
Another egg mayonnaise and a chocolate mousse
Hani sadece Mayonez şatonun çatısına tırmanacaktı? ´
You said Mayonnaise was the only one supposed to get on top of that chateau.
- Mayonez kabloyu keser Franko da telefonu.
- Mayonnaise cuts the cable... Franko cuts the phone.
Normal bir İngiliz salatası, insan tarafından tüketilemez, böcekleri ayıklasanız bile. Bir parça da olağanüstü mayonez ekleyin.
A normal English salad not fit for human consumption, even if you remove the slugs and add a dash of the extraordinary, a bit of mayonnaise.
Mayonez, tereyağ ya da marul istemiyorum, sadece bir fincan kahve.
No mayonnaise, no butter, no lettuce and a cup of coffee.
Tereyağ, marul ve mayonez yok. Bir fincan kahve.
Hold the butter, the lettuce and the mayonnaise, and a cup of coffee.
Bacaklarına mayonez bulaşmış!
Legs all stuck up with mayonnaise.
Yanına mayonez koyun.
Mayonnaise on the side.
Balık suyu, mayonez.
Fish stock, mayonnaise.
Bir biftekli sandviç istiyorum, az pişmiş olsun... çavdar ekmeğiyle yapın, üstüne hardal, altına mayonez koyun... bir fincan kahve, bir dilim çikolatalı pasta ve bir şişe soda.
I would like a double thick roast beef sandwich, medium rare on rye bread, mustard on the top, mayonnaise on the bottom and a coffee, hot fudge sundae with a large bottle of diet anything.
Mayonez bulmam lazım.
I gotta get some mayonnaise for this.
Evet, sanırım Dır parça soğuk et, mayonez ve ekmeğiniz varsa...
Would you like something to eat? If you got cold baloney, mayonnaise and bread, I'll hang around for a while.
Hey, memelerin mayonez oldu.
Say, I got mayonnaise on your tits.
Mayonez!
Mayonnaise!
Biraz mayonez iyi gelir.
Maybe with mayonnaise.
Yemek için mi? İşte ekmek... ve işte mayonez.
Well, there's the bread, and there's the mayonnaise.
Mayonez.
The mayonnaise.
Mayonez.
Mayonnaise.
Limon, mayonez ya da başka bir şey koyman lazım.
It needs a lemon or mayonnaise or something.
- Dr. Lappe'inkinde mayonez olmasın.
- There's no mayonnaise on Dr. Lappe's.
Soğanlı ciğerinin üzerine mayonez koyardı.
He put mayonnaise on his liver and onions.
Sonra bir balık konservesini aç ve karıştırma kabına boşalt... sonra bir kaşık mayonez ilave et... biraz da tuz ve biber, sonra tadına bak iyi mi diye.
Then you drain a can of tuna, and you dump it into a big mixing'bowl. Now ya add a tablespoon full of mayonnaise... and some salt and pepper, and ya taste it to make sure it's okay.
Ben de pastırma, beyaz ekmek mayonez, domates ve marul alayım.
I'm having pastrami on white bread... with mayonnaise, tomatoes and lettuce.
Mayonez alıyorum ve ünlüyüm.
I buy mayonnaise, and I'm famous.
Mayonez sosuyla karışacak.
In a mayonnaise sauce.
- Mayonez sosuyla.
In mayonnaise!
Mayonez sosunda, elma... ve patates.
It's apples, grapefruit, and potatoes in a mayonnaise sauce.
Pastırmalı sandviç. Mayonez ve turşulu.
I'd like a BLT with the mayo and some pickles.
Parti mayonez gibidir, tutmazsa tutmaz!
If he does not start then good night!
Harold, sandviçine mayonez ister misin?
Harold, you want mayonnaise on your sandwich?
- Ketçap ve mayonez.
- Ketchup and mayonnaise.
Çabuk, çabuk Mayonez!
Quick! On the double, Mayonnaise!
Tanrı belası, Mayonez!
God damn, Mayonnaise!
Bu sınıfta, bu kişi sensin... değil mi, Mayonez?
In this class, that happens to be you... isn't it, Mayonnaise?
Eğleniyor musun, Mayonez?
You having fun, Mayonnaise?
İşte öyle, Mayonez.
This is it, Mayonnaise.
Senin başına da, gelebilir, Mayonez.
That can happen to you, too, Mayonnaise.
İki hindili sandviç, bir tane TS-Burger, mayonez olmasın.
Two turkey sandwiches on whole-wheat toast, one BLT, hold the mayo.
Mayonez istiyorum.
I want mayonnaise.
Yine mi mayonez?
Mayonnaise again?
- Biraz daha mayonez alabilir miyim?
- Could I get some extra mayo?
Sıkma canını Billy. En azından, sadece mayonez alacak kadar zaman veriyorlar.
N ã let it bother you, Billy, because we have something that only time can give you :
Mayonez koydunuz mu?
Did you put the mayo on that?
- Şu anda, o buzdolabına giderim, kendime bir çift ekmek dilimi alırım... -... biraz mayonez, ve bir JLD yapmış olurum!
right now, i could walk over to that refrigerator, grab a couple of slices of whole wheat bread, a little mayo, and slap together a b-l-t.
- İki tako, bir kavanoz zeytin ve altı buçuk kavanoz mayonez.
- Two tacos, a jar of olives... and six and a half jars of mayonnaise.
Çavdar ekmeğiyle mayonez, salam, peynir.
Ham and cheese on rye with mayo.
Şey, Clint mayonez istemediğini söyledi.
You know, we're gonna have to get you a little motor for that couch. Then you can, you know, putter around the living room during commercials.
Mayonez yok.
Hold the mayonnaise.
- 4 numaralı masaya fazladan mayonez!
- Coming up!