Mayıs tradutor Inglês
26,621 parallel translation
Biliyorsunuz, paramız olmadan 250 mil yürüyebiliriz ve evet, ayaklarımız ağrır. Fakirliğe ve acılara şahit oluruz ama hiçbiri başka ülkelerdeki insanların yaşantısıyla kıyaslanamaz.
You know, we may walk 250 miles with no money and, yeah, our feet hurt and we see poverty and pain, but nothing compared to how people in other countries live.
Karanlık kalbine ne sokarsa soksun mesaja hiçbir zaman sırtını dönmeyeceğine yemin ediyor musun?
Do you vow never to turn your back on the message no matter what darkness may creep into your heart?
Ateşkes kabul etmek en doğru davranış olabilir.
Accepting the truce may be our best course of action.
- Eğer saklanmak için bu tarafa geldiyse, - belki okulun içinde saklanmış olabilir.
If he came this way to escape, he possibly may have hidden inside the school.
İkincisi, fark ettiğiniz üzere güzel yuvamız yerli halkın saldırısı altında.
Secondly, as you may have noticed, our beloved domicile is under attack from the locals.
Bebekleri yürüyüşe çıkarmış olması küçük de olsa ihtimal dahilinde olabilir mi?
Is it within the realm of possibility that he may have simply taken them for a walk?
Buraya geldiğimizde uyum sağlamayla ilgili minik sıkıntılarım olmuş olabilir, evet altı aycık sıkıntılar ama dediklerine kulak verdim ve iş buldum.
Okay, fine, I may have had a teensy bit of trouble adjusting when we first got here for, like, six teensy, little months, but I took your advice, and I got a job.
Eğer öldürüldüğü gün, Martha Johnson'ın evinde başka bir şüphelinin olduğunu kanıtlarsak, bir gerekçesi olabilecek birini yani, o zaman DNA örneği vermeleri için Hakimin emir vermesini sağlayabiliriz.
If we can place another suspect at Martha Johnson's house on the day she was murdered, someone who may have had a motive, then we might get a judge to order them to give a DNA sample.
Dört yıl önce, kaldırımını boyamış olabilir misin?
You may have painted her curb four years ago.
Denizci olabilir fakat kendisi bir baş belası.
He may be Navy, but he's a badass.
Sofia'nın hayatıyla ilgili fikir söyleyebileceğim zaman bir gün gelebilir fakat daha gelmedi.
There may come a time when I get to have a say in Sofia's life, but that's definitely not now.
Ben bu engelleri ölüler yüzünden oluşturdum. Bir de uyuşturucular kullanabilirim de, kullanmayabilirim de. Bir de abimin karısı var tabii.
Ι... create these obstacles out of dead people, and... drugs... that I may or may not do, and sisters-in-law.
Bebek daha da büyüdüğünde haftaları paylaşmamız gerekecek.
But when the baby's older, we may need to switch to every other week.
İstediğimiz bir durum değil ama başka şansımız olmayabilir.
It's not ideal, but there may be no choice.
Onlar için oyun olabilir, ama bizim için ölüm kalım meselesi.
It may be a game to them, but, to us, it's life or death.
Krasnov'un yeri hakkında bir ipucu bulabiliriz.
And we may find clues to Krasnov's location.
Vikner onun işini almış olabilir. Bu, onun kadar iyi olabileceği anlamına gelmez.
I mean, Vikner may have her job, but it doesn't mean he's as good at it as she was.
Gerçekten babana yardım etmeye kendini adayacaksan barış istemek zorunda kalabilirim.
If you really are committed to helping your father, I may have to sue for peace.
Burası Göbeklitepe. İnsanların ilahi güce tapındığı ilk anlara dair deliller bulabilirim burada.
It's called göbekli tepe and here I may find evidence of the very first moments humans worshipped the divine.
Göbeklitepe'deki dini ritüeller bu çalışmaları yatıştırmış olabilir.
The religious rituals at göbekli tepe may have eased those conflicts.
Ivy kücük bi kasaba olabilir ama iyidir.
Ivy may be a small town, but it's dope.
Sue ve Lexie sel odasını alamamış olabilirdi ama yürekleri doğru olanı yapmış olmanın hissiyle dolup taşıyordu.
So, Sue and Lexie may not have gotten the flood room, but their hearts were overflowing with the feeling of knowing they had done the right thing.
Sadece altı hafta çalıştıktan sonra belki aptalca gelebilir ama her şey değişti.
This may be stupid after only six weeks, but it's really changed everything.
Bir odada kaç yerde seks yapılacağı konusunda Tinder rekoru kırmış olabilirim.
Whew. I may have broken a Tinder record for how many places to hit it in one room.
Bak Chuck, parayı taşımayı önemsemem nihayetinde bana dönsün de.
Look, Chuck, I don't mind moving the dough as long as I know it's all still coming to me.
O adi herifin kızının kalbini kırdığını tekrar hatırlatabilir miyim sana.
May I remind you that cheating son of a bitch broke your daughter's heart.
Dedem evde beklememizi, döneceğini söylemişti.
Grandfather told us to wait at home he will come back. May be, he's home...
Ama senin karşılaşmış olabileceğinden endişeleniyoruz.
But we're worried you may have contracted it.
Efendim, bu neyle ilgili sorabilir miyim? Herkes sıraya
May I ask, sir, what is this about?
Kulağa geldiği kadar garip değil aslında.
It's not as odd as it may sound.
Ayrı ayrı ele alırsak, aralarında bağlantı yokmuş gibi görünüyor fakat Ohnaka'nın hücre arkadaşı Sereeda saldırı noktasının bir sıçrama ötesinde bulunan Yarma sistemindeki yıldız savaş gemisi yeniden düzenleme merkezinde çalışan bir işçiydi.
Taken separately, they may seem unrelated, but Ohnaka's cellmate was a laborer at our starfighter reclamation plant in the Yarma system, one jump point away from the Sereeda attack.
Yüzeye çarpmış olabilirler.
It may have crashed onto the surface.
O süre boyunca bazı ebeveynlik derslerini kaçırmış olabilirim ama seni böyle itaatkar olarak yetiştirmediğime adım gibi eminim.
I may have missed some parental lessons along the way, but I sure as hell didn't raise you to be a-a dutiful...
Bana bir şey yapmış olabilir.
Think he may have done something to me.
Üç metre boyun olsa da hâlâ berbat bir yalancısın Ivy.
You may be ten feet tall, but you're still a crappy liar, Ivy.
Biliyorum şuanda çok erken, ama sen en güzelini bulana kadar binlerce gelinlik deneyeceksin. Bu yüzden suanda başlamalıyız.
I know it's a little early, but you're gonna try on thousands of dresses before you find the perfect one, so we may as well start now.
Bak, Sybil'in kontrolünü kırsak bile Damon yaptıklarını fark ettiği zaman Elena'nın neler hissedeceğini düşününce, kendine gelemeyecek.
Look, even if we break Sybil's hold, once Damon realizes what he's done, what Elena will think of him, he may not recover.
Şimdilik aklını çelmiş olabilirsin ama Lucifer zekidir.
You may have him confused right now, but he's smart.
Belki de koşmaz. Tanrı'yla anlaşma olayını ağzımdan kaçırmış olabilirim.
I may have let the whole deal with God thing slip.
Kendisini ölü sanıyor olabilirsiniz ama değil. Ki bu sorun değil, ancak hâlâ Charlotte olduğunu da sanıyor olabilirsiniz fakat değil.
You may think that she's dead, but she's not, which is fine, because you also think that she's still Charlotte, which she's also not.
Seninle yanlış bilgiler vererek arkadaşlık kurmuş olabilirim.
I may have forged a friendship with you under false pretenses, yes.
Henüz Dan'in kestanesini ateşe vermemiş olabilirsin ama omuz silkerek, gözünü kaydırarak da aynı havayı veriyorsun.
You may not be roasting Dan's chestnuts... yet... but a shoulder shrug here, a dismissive look there - could be just as effective.
Dan, Wobble'dakilerle birlikte hangi moderatörün iki videoyu da izlediğini görmek için adres takibi yapıyor.
Thanks. Dan's working with Wobble to trace what moderator may have pulled both videos.
Eğer burada bir katliam olmuşsa, fiyatı pazarlığa açabilirsin.
If this home's the site of a recent massacre, you may well be in an excellent negotiating position.
Jason'ın saldırganı görmüş olma ihtimali var. Silahı gitar çantasıyla içeri sokmuş olabilir.
But there's a possibility that Jason saw our shooter, and he may have been carrying his rifle in a guitar case.
Dan, Boris'in katili konusunda Perry'i zan altında bırakabilecek bir ipucunu takip ediyor.
Dan's got a lead on Boris'killer, and it may implicate Perry.
Hiç düşündün mü, bunu sakın yanlış anlama bazı askerleriniz anlaşmaya varmış olabilirler.
Do you ever think - - and don't take this the wrong way - - that some of your soldiers may have been compromised?
Sam'in yerini bulmuş olabilirim.
I think I may have found Sam's location.
Sığınağın altını üstüne getirdim İngiliz Harflerin Adamları ile ilgili bir şeyler aradım. Tek bulduğun eski bir defterin arasında Londra Şubesi'nden geldiği yazılı bir mektup.
Well, I may have turned the bunker upside down looking for any reference whatsoever to the British Men of Letters, and all I found was this letter tucked into an old ledger, uh, from the "London Chapterhouse."
Belki sen burada kalmalısın.
May- - maybe, uh, you should stay here.
Bizi öldürmek isteyen şeyi bulana kadar etrafa daha az dokunsak?
May--maybe let's not touch anything until we figure out if this stuff wants to kill us or not?