English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ M ] / Meanwhile

Meanwhile tradutor Inglês

3,579 parallel translation
Bu esnada, bu zengin züppelerinden birinin peşine düşmek apayrı bir hikâye.
Meanwhile, going after one of these rich yuppies, it's a whole different story.
Bu arada bir hediye.
Meanwhile a prezzie.
Bu arada...
Meanwhile...
Bu arada, parayı arayalım ve bu sürede başka yerlere bakalım... kendimizi yepyeni bir yaşama hazırlamak için çılgın gibi koşalım.
Meanwhile, we find that money and as soon as they look the other way... We run like hell and just buy ourselves a whole brand-new life.
Bu sırada, on kat yukarıda, kasa açılıyordu.
Meanwhile, ten floors above, the vault is being opened.
Bu sırada tüm Britanya hava ve deniz yollarında yüksek alarm var ve İngiliz yetkililer Interpol ile işbirliği içinde.
Meanwhile, all British air and seaports have been put on high alert and the British authorities are working closely with Interpol.
Ve bu arada, zamanımızın en yetenekli bilim insanları bizim kontrolümüze olan yapay bir dünyaya bağlı olacaklar.
And meanwhile, the greatest scientists of our time are wired into an artificial world that we control.
Bu arada, burada ateş saçan bir ejder vajinası gibi olduğunu duydum.
Mmm-hmm. Meanwhile, you're down here... Squirtin'fire like a dragon's pussy.
Ha bu arada... bunların hiçbir önemi yok?
And, uh, in the meanwhile... It just doesn't matter.
Bu arada Güney ve Kuzey Vietnam çatışmasından haberler gelmeye devam ediyor
Meanwhile, there are reports of fighting between South and North Vietnamese troops in Dong Xoai.
Telefonlarına hiç cevap vermiyor. Bütün zamanını da 13 yaşında bir oğlanla geçiriyor.
Meanwhile, he never takes her phone calls, and he spends all of his time with some 13-year-old boy.
Bu arada, sen, rüzgar ve ateş ayağımın altından çekilin.
Meanwhile, you, wind, and fire stay out of my way.
Bu sırada gerçek dünyada bazılarımızın yapacak işleri var.
Meanwhile, back on the plane of reality, some of us have work to do.
Bu sırada katil postaneye başka bir siparişini bırakıyor olabilir.
Another needle in another haystack. Meanwhile, the killer could be at The Post Office, dropping his next delivery down the mail slot.
Diğer yandan HAYIR taraftarları, bugün Kuzey-Güney otoyolundan Santiago girişine doğru yürüdüler.
Meanwhile, the NO supporters marched today to where the freeway meets the road in Santiago.
Bu arada, Alman birlikleri Çek sınırı boyunca konuşlanıyor ve uluslararası gerilim artıyor
'Meanwhile, German troops are positioned along'the Czech border and international relations remain tense.'
Bu arada, evde yalnızım ve Lucas dışarıda benim için bekliyor.
Meanwhile, I'm home alone and lucas Is out there waiting for me.
Bu arada, kemerin silah kurşunlarından yapılmış.
Meanwhile, your belt is made of tiny gun bullets.
Biz de ölüm nedenini bulalım.
Meanwhile, we have to determine cause of death.
Bu arada, ben de komedyen olmaya çalışıyordum, ki o da pek iyi gitmiyordu.
Meanwhile, I was trying to be a comedian, which was not going so well.
Bu arada, Hollywood'da olan arkadaşlarım var. Çok rezil komedyenler, en kötüsü. Tek yaptıkları türetilmiş, kötülüğe teşvik eden komik pislikleri akıtıyorlar.
- Meanwhile, I got friends out in Hollywood, terrible comics, the worst, just leaking this derivative, pandering comedic pus, you know?
Yabancı bir şehirde kaybolduğumuz şu zamanda bile.
Meanwhile we are lost in a foreign city.
kendine iyi bak.
In the meanwhile, just keep it to yourself.
Ve ayrıca Prens kuyumcuda tek başına!
And meanwhile the Prince is in the jeweller's on his own!
Ben, bu arada, külotuma kadar kuruma bulandım.
I meanwhile am lathered in soot, right down to my drawers.
Kanaması olan bir anne var.
We, meanwhile, have a haemorrhaging mother.
Ben oraya gideceğim bakalım kulübede neler bulabilirim.
Meanwhile, I'm gonna get out there, see what I can find at the cabin.
Herhangi bir sorunuz olursa beni arayın. Bu arada ben de evle ilgilenenler için çalışmalara başlayayım.
Just get back to me with any questions, and meanwhile, I will start setting up that open house.
Bu arada bu adam Chuck Norris gibi kapıyı.. .. kırmaya çalışıyormuş.
Meanwhile this guy's trying to break down the door like Chuck Norris.
Bu arada, herhangi bir tehlike altında bulunmadığınızı onaylayabilir misiniz acaba?
In the meanwhile, can you confirm for me that you're not in any immediate danger?
Bu arada Hannah Geist'ın eski köpek gezdiricisi kardeş kanalımıza bir röportaj verdi.
- The hunt is on. Meanwhile, Hannah Geist's former dog walker has opened up in a recent interview with our sister station.
Bu sırada da kimse kıpırdamasın.
Meanwhile, nobody moves.
Bu arada başka yerlerde de başka şeyler oluyordu :
Meanwhile, in other places, other things were happening :
'Bu arada Polonya büyükelçisi Varşova'dan Londra'ya dönüyor.'
'Meanwhile, the Polish ambassador, returns to London from Warsaw.'
Bu arada, Hükümet yerin altında çok gizli sığınaklar inşa etti.
Meanwhile, the government have built top secret bomb shelters underground.
Bu sürede bu da onlara alerjisi varmış gibi taş taş çocukları geri çeviriyor.
Meanwhile, this one's turning away hotties like she's allergic to them.
O sırada benim hayatımı da yeni bir kadın girmişti.
Meanwhile, a new woman had just entered my life as well.
Siz de o esnada gidip birkaç holigan tutuklayın, ufak tefek cinayetleri çözün.
Meanwhile, why don't you round up some hooligans or solve a murder in a country house?
Sürekli işten geç çıkıyorsun ve ofiste uyuyorsun ve bu arada barlarda, beş para etmez kadınlarla takılıyorsun.
You're always going on about working late and sleeping in the office, and meanwhile, you're hanging out at dive bars picking up trash.
Bu arada şaşkına dönmüş vatandaşlar sonunda abartılı devlet bürokrasisinden bezdiklerini söylediler.
Meanwhile, outraged civilians claiming they're finally fed up with the overblown goverment bureaucracy.
Bense hayatımda tek birşey yapmış değilim.
Meanwhile, I haven't done a single good thing with my life.
Bu arada, Susan istediği her şeyi alıyor.
Meanwhile, Susan's getting everything she wants.
Bu arada bu olayı şansımıza kullanabiliriz
Meanwhile, this thing's costing us a fortune.
Bu sırada, başka bir yerdeki bir toplulukta siyah insanlar tarafından isyan ve katliamlar başlatıldığı söylentileri çıktı.
Meanwhile there were rumours of revolts and massacres perpetrated by black people elsewhere in the colony.
Sen de bu arada, Küba'da roman yazmaya çalışan çatlak bir alkolik olacaksın.
Meanwhile, you are gonna be some weirdo alcoholic trying to write a novel in Cuba.
Bu arada, zavallı yavru köpek Daniel sana gerçekten âşık.
Meanwhile, poor puppy dog Daniel actually is.
Bu sürede Emily bir nişan yüzüğü ve krallığa bir anahtar aldı.
Meanwhile, Emily gets an engagement ring and the keys to the kingdom.
Bu arada öpüşmek ister misin?
Meanwhile, you want a kiss?
Daphne'ye gelecek olursak yalnız bir annesi var, engelli ve üstelik kenar mahallelerde büyümüş ama hep "A" almış.
Meanwhile Daphne... with a single parent and a handicap and growing up in a ghetto? I mean she made straight "A" s.
Bu arada sen, Brütüs, dünya hakkında düşün.
Meanwhile you, Brutus, think about the world.
Bu sırada, Jay'in geri zekâlılar gibi giyinmesi nihayet işe yaradı.
Meanwhile, Jay's game of dress like a moron chess finally paid off.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]