Moose tradutor Inglês
1,169 parallel translation
Kanayan kalbimi kırıyorsun, Geyik.
You're breaking my bleeding heart, Moose.
İnek suratlı moruk! Ne yapacağımı söylüyor.
Old, moose head fuckers telling me what to do.
- Korkak herif, geri dön!
- Moose-lips, get back here!
Seni goril!
You moose! Oh!
Oraya indiğimizde anlayacaksın ki Kanada Geyikleri dışında hiç kimse, bizi bulamayacak.
You realize when we go down, Nobody will find us except some fucking moose.
Güzel papyon ufaklık.
Nice little tie, moose breath.
Geyikler, tavşanlar... ve yüzlerce ayı.
Every animal I'd ever killed - moose, elk, rabbits, deer... and hundreds of bears.
Ne zaman balayı rezervasyonlarını yaptırdın?
What time did you book'em out on the honeymoon moose? Fine.
Geyik dışkısı gibi kokuyor!
It smells like moose dung!
Konserve tavuk çorbası ve çikolota mus.
A can of chicken soup and a chocolate moose.
Ama getirdiğin o geyik şeysimi gerçekten harikalar yarattı.
But that moose rub you got really worked great.
O geyik şeysiminin kimyasal bileşimini inceleyebilirsem, formülü büyük bir ilaç firmasına satar ve parayı kırarız.
If I could analyse the chemical composition of that moose stuff, we could sell the formula to a major drug company - and I mean for major money.
Sonra ren geyiği kafasına zoom yapmalıyız.
And then we need to zoom in on the moose head. - You knew that Soapy was a professor?
İşte dostumuz, Bullwinkle J. Moose geçiyor.
Here comes our friend, Bullwinkle J. Moose.
Moose Haggerty!
Moose Haggerty!
- Lewis, kim bu Einstein?
- Moose, who is the Einstein?
Eğer onu incitirsen ya da bu çocuklardan birini Moose'un başına gelen senin de başına gelir.
If you hurt him, or any of these guys... What happened to Moose is gonna happen to you. All of you!
Bizim Geyik?
Moose?
Amerika'daki her kumarhanede ve kulüpte oyun oynadım, Joe.
I've played every Elk's club and Moose hall in America, Joe.
Ve onu yakalayacağım, enseleyeceğim, onu arabamın kaputuna yapıştıracağım... fare bağırsağı gibi, ve onu hapisanenin parmaklıklarına fırlatacağım!
Andl'm gonnabag him, fiielddress him, slam him across thehoodofmy car... like a gutted moose, and drop him on the steps ofthe countyjail!
Tişörtünü çıkarıp geyik kafasına as.
Just take your shirt off and put it on the moose head.
Sabahlığını geyik kafasına as.
Just hang up your robe on the moose head.
Kardeşim sizin için "O kadar düşmüş ki bu beş sent için şu sandalyeye çıkıp mus gibi böğürür," diyor.
He says that you're so low, that for this nickel that you would stand on this chair and bellow like a moose.
Ben de "Mus gibi böğürebilse neden burada olsun ki?" diyorum.
Now, I say if you could bellow like a moose, why would you be here?
Ren geyiği.
Moose. Caribou.
Hatırladın mı? Moose Mahoney'i devirmiştin.
- You laid out Moose Mahoney.
Farzet ki, huysuz bir geyik mesela.
Say, a moose with an attitude.
Geyiği vurmanı.
Shoot the moose.
Tüm konuştuğumuz geyik eti ve turşular ve masaların ne kadar yapış yapış olduğu.
All we ever talk about is moose meat and pickles... and how sticky the tables get.
Hiç kimse çubuklu donmuş bir geyik gördü mü?
Has anyone ever seen a frozen moose on a stick?
- Mus avlayacağım.
- I'm going to kill a moose.
Evet, mus.
Yes, a moose.
Bu haftasonu birkaç geyik mıhlamak istemezsin heralde, değil mi?
You wouldn't maybe feel like blowin'a couple of moose away this weekend, would you?
Sanki Bardakyanlı Antiloplar anırıyor.
It sounds like a Bardakian pronghorn moose!
- Akıllı ve keçi gibi inatçı.
- He's smart and hung like a moose.
Bunu her bahar aşkı bulmak ve yavru yapmak....... için ortaya çıkan tabiatın güzel geyiklerine söyle sen.
Tell that to the burly Earth First! babes who come out every spring looking for baby moose and loving.
Kemikler gerçekten kırık değil bu yüzden bir geyik peşinde olamazdı.
The bones aren't really broken, so it couldn't have been a moose.
Biz geyik koyabiliriz.
Should we reconsider the moose?
Geyik olmaz, Geyik olmaz.
- No moose. No moose.
Mentol geyiğimizi emekli etmeyi düşünüyoruz.
And we're thinking of retiring Menthol Moose.
Moose Skowron saha içine doğru yaptığı vuruşla dördüncü kaleyi de doldurmuş oldu. 1960'taki on ikinci tam vuruşu.
'Moose Skowron, with that infield hit deep to third...'has picked up his twelfth World Series base hit in 1960.
Ölü bir geyiğin kıçını öperim, daha iyi.
I'd rather kiss a dead moose's butt.
Bu yarım tonluk geyik, gerçek millet.
This 1500-pound moose is the real thing, folks.
Yani Moose Skowron $ 65'dan pahalıydı.
I mean, Moose Skowron was over $ 65.
Moose Krause.
Moose Krause.
Solda, elinde geyik boynuzu olan.
This is her on the left, holding a moose rack.
Ben Moose Skowron'u takım arkadaşlarımın birinden ayırmaya çalışırken biri beni arkadan çekiştirmeye başladı sonra arkamı dönüp yumruğu geçirdim.
As I'm trying to get Moose Skowron off of one of my teammates somebody pulls me from behind and I turned around and I popped him.
Ona Spruce Moose ismini verdim, New York Idlewild Havaalanından Belçika Kongo`suna 17 dakikada 200 yolcu taşıyacak!
I call it the Spruce Moose, and it will carry 200 passengers... from New York's Idlewild Airport to the Belgian Congo in 17 minutes!
Spruce Moose`u alıyoruz!
We'll take the Spruce Moose!
- Mus mu?
- A moose?
Mus!
- Hey, moose!