Mulle tradutor Inglês
61 parallel translation
Mulle ile tampon havuzu oynuyordum.
I was playing bumper pool with Mulle.
Mulle, sen de trampleni.
Mulle, the springboard.
Mulle size bu iş nasıl yapılır, göstersin.
Let Mulle show you how it's done.
Rahat ol, Mulle.
Relax, Mulle.
Bu Mulle için iki çörek ve bir Danimarkalı demektir!
This means two doughnuts and a Danish for Mulle!
Sten, Mulle bizim çeteye giremez mi?
Sten, couldn't Mulle be in our gang?
Mulle'yi bir Kızılderili olarak düşünsene!
Imagine Mulle as an Indian!
Mulle, çok da kötü bir fikir değil.
Mulle isn't such a bad idea.
Mulle'ye bu gece söyleyebilirsin.
You could tell Mulle tonight.
Öyleyse... Mulle'ye söyle...
So... tell Mulle...
Mulle, ben...
Mulle, I talked to...
- Mulle, sen hiç...
- Mulle, couldn't you...
- Mulle, Tanrı aşkına!
- Mulle, for Christ's sake!
Yedide, Mulle.
At seven, Mulle.
- Mulle'nin annesi bazen çok boya yapıyor.
- Sometimes Mulle's mom is plastered.
- Evlerine.
Mulle's place.
Anladın mı, Mulle?
Got it, Mulle?
Anlıyor musun, Mulle?
You understand, Mulle?
Bu sana göre bir iş olabilir, Mulle.
I thought that might be a job for you, Mulle.
- Sence Mulle olamaz mı, Bjorn? - Tabi olur, neden olmasın?
Don't you think Mulle would make a good lookout, Bjørn?
Mulle, biraz olgun davransan nasıl olur?
Mulle, how about showing a little maturity?
Mulle, bunu tekrar söylemek istemiyorum.
Mulle, I don't want to have to say this again.
- Mulle ve ben.
- Mulle and me.
Zaten Mulle tüm parayı ne yapacak ki?
What the hell does Mulle need all that money for anyway?
Bağırma, Mulle.
Quiet, Mulle.
Sakin ol, Mulle.
Come on, Mulle.
Bir bak, Mulle.
Take a look, Mulle.
- Çetede kalmak istiyorsun, değil mi, Mulle?
You wanna be in the gang, right, Mulle?
Mulle!
Mulle!
Mulle Fas yastığı kazandı.
Mulle won a Moroccan cushion.
- Mulle, bekle.
Mulle, wait.
- Evet, umurunda, Mulle.
- Yes, you do, Mulle.
Mulle, azıcık şaka kaldıramıyor musun?
Mulle, can't you take a little joke?
- Kulağa nasıl geliyor, Mulle?
- How does that sound, Mulle?
- Mulle, tabi ki.
Mulle, of course.
- Hayır, ama Mulle...
- No, but Mulle...
Bu Mulle'ye göre bir iş.
It's just the job for Mulle.
- Mulle evde mi?
- Is Mulle at home?
- Mulle...
Mulle...
Bir tur atabilir miyim, Mulle?
Can I have a ride, Mulle?
Mulle, " Bu piliçler İsveçli değil.
Mulle, I said. " Those chicks aren't from Sweden.
- Tamam, ne yapmak istiyorsun, Mulle?
Okay, what do you need, Mulle?
Mulle'den.
It's on Mulle.
Mulle'yi bulalım.
Let's find Mulle.
Küçük Mulle'nin tatili nasıl geçmiş, merak ediyorum.
Wonder what little Mulle has been up to on his vacation.
Ben Mulle'nin babasıyım.
I'm Mulle's father.
- Mulle'nin söylediği bu.
That's what Mulle says.
Şimdi damarıma bastın Mulle.
He's got some nerve, Mulle boy.
Neyin var, Mulle?
What's wrong, Mulle?
Kurtulacaksın, Mulle.
It'll work out, Mulle.
Hadi Mulle.
Here we go.