Mère tradutor Inglês
25 parallel translation
Sainte-Mère-Eglise, Almanların kuzey kanadımıza girmek için kullanabilecekleri tek yol.
Sainte-Mere-EgIise straddIes the only road the Germans can use... ... to drive into our northern flank.
Eğer geç atlarsak, kendimizi balçıktan güvercinler gibi Sainte-Mère-Eglise'in ortasında buluruz.
If we overshoot, we come down like clay pigeons... ... smack dab in the center of Sainte-Mere-EgIise.
Yok. Ama Sainte-Mère-Eglise tarafında olmaları gerek.
No, but they must be up ahead in the direction of Sainte-Mere-EgIise.
Sainte-Mère-Eglise o yönde.
Sainte-Mere-EgIise is that way.
- Sainte-Mère-Eglise.
- Sainte-Mere-EgIise.
Buraya Sainte-Mère-Eglise'i almaya geldik.
We came here to take Sainte-Mere-EgIise.
Amerikalılar Ste-Mère-Eglise'i aldı ve anayolu kesti.
The Americans hold Ste-Mere-EgIise and have cut the highway.
"Sainte-Mère-Eglise, 82. Hava birliklerince ele geçirildi."
"Sainte-Mere-EgIise captured by units of the 82nd Airborne."
Ülkemde, biz Belçikalılar evin hanımına büyük saygı duyarız.
In my country, we Belgians have great respect for la mère de famille, the mother.
"Sainte-Mère-Église" yazıyordu.
It said "Sainte-Mère-Eglise."
Persistance est la mère de tout le succès.
Persistance est la mère de tout le succès.
Chez la Mère Michel'daki şeften tereyağlı krema sosunun tarifini aldım.
I got the chef at Chez la Mère Michel to give me the recipe for beurre blanc.
Büyükannemin eski odasında tabii ki.
In Grand-Mère's old room, of course.
Mère Claudine onları vapura öyle hızlı geri bindirirdi ki "tatlı patates turtası" demeye fırsat bulamazlardı.
Mère Claudine would have put them back on the ferry faster than they could say "sweet potato pie."
Büyükannene aitti.
This was Grand-Mère's.
Ve onun büyükannesine.
And her Grand-Mère's.
Büyükannen bunun farkındaydı.
Your Grand-Mère knew that.
Une mère que j'aimerais baiser.
Une mére que j'aimerias baiser.
Nique ta mère.
Nique ta mère.
Rahibe Hildegarde, mümkün olduğunca çabuk geldim.
Mère Hildegarde... _
Rahibe Mösyö Fraser'dan hiç haber var mı?
Mère, has there been any word from Monsieur Fraser?
Senin annenle yattım.
J'ai couchée avec ta mère.
- Ne diyor Anneanne?
What does it say, Grand-mère?