Mür tradutor Inglês
24 parallel translation
Sizi izlerken Binbir Gece Masalları'ndaki hikâyeleri düşündüm. Mür, buhur ve...
Watching you, I thought of tales in the Arabian Nights of myrrh and frankincense and....
Binbir Gece Masalları'ndaki hikâyeleri düşündü. Mür, buhur ve paçuli. " Bitti.
He thought of tales in the Arabian Nights of myrrh and frankincense and patchouli. " Unquote.
Ve mür yağı ebediyet gününe kadar korunmak için.
And myrrh for preservation until time everlasting.
Azdırmalar, mür.
'Turn-ons, myrrh'...
Mür nedir bilmiyorum, ondan kızlar anlar.
I don't know what myrrh is, chicks dig it.
Ağlamaya alışkın olmayan gözleri o acıya boğulduğunda mür ağacının sağaltıcı zamkını döktüğü gibi gözyaşı döktü deyin.
Of one whose subdued eyes albeit unused to the melting mood drop tears as fast as the Arabian trees their medicinal gum.
Ama müritleri olmuştu, mür-it, Fransa'da.
But he had some disciples, disciples, in French.
Kimdir bu kırdan çıkan, bir duman sütunu gibi, tüccarın türlü türlü baharatıyla, mür ve günnükle tütsülenmiş?
Who is this that comes like a pillar of smoke out of the wilderness, perfumed with myrrh and frankincense?
" Yoksa kırdan çıkan, bir duman sütunu gibi, tüccarın türlü türlü baharatıyla,.. ... mür ve günnükle tütsülenmiş kişi o mu?
Or is this that comes like a pillar of smoke... out of the wilderness... perfumed with myrrh and frankincense?
Yanan alnına mür...
( sing ) Myrrh for Your hot forehead ( sing )
altın, mür, ve -
Gold, myrrh, and...
Otlu hediyeler taşıyoruz, mür... ve Led Zeppelin * IV.
We come bearing gifts of frankincense, myrrh... and Led Zeppelin IV.
Tütsü ve mür, bana gelen hediyeyi yeniden paketledim neden birinin müre ihtiyacı olsun ki?
Frankincense... and myrrh, which I am re-gifting,'cause who needs myrrh?
Ben, Balthazar, mis kokulu mür getirdim.
I, Balthazar, have brought fragrant myrrh.
Ona biraz tütsü ve mür al.
Just get her some frankincense and myrrh.
Buhur, mür, ipli sabun?
Frankincense, myrrh, soap-on-a-rope?
Ekinezya ve mür, evlat.
Echinacea and myrrh, son.
Zamanın deodorantı yani galiba. O zamanlar bence bir çubuğun üzerinde pürüzsüz mür kokulu bir taştır.
Or their version of deodorant, which was, I believe, at the time, a smooth, moist rock on a stick scented with myrrh.
Burada tütsü ve mür olmaz, sadece kahvaltı gevreği ve esrardan gevreyenler olur.
There's no frankincense and myrrh, there's only frankenberry and "myrrh-ajuana."
Sabahın seherinde... Kadınlar sana Mür-ü Safi ile gelip....... mezarının üzerine....... Mür-ü Safi serptiler...
Early in the morning the myrrh-bearing women came to Thee and sprinkled myrrh on Thy tomb.
Adaçayı ve mür masajlar Pudendum gevşetir.
Sage and myrrh massages loosens the pudendum.
Bu sene altın, mür ve buhurlu patates var.
This year, it's the gold, frankincense, and myrrh potato.
Altın peynir sosu, buhur da jambon oluyor. Çünkü kimse buhur, mür ve jambonun ne bile bilmiyor.
The gold is cheese sauce, the frankincense is ham,'cause nobody knows what frankincense is, and the myrrh is also ham,'cause nobody knows what myrrh is, either.