Naive tradutor Inglês
2,523 parallel translation
Toy bir çocuk.
He is naive.
Ben toy değil miydim?
Wasn't I naive?
Şov işleriyle uğraşan biri, seçilmeden hiç bir düzeltme yapmadan...
ANYBODY WHO'S IN SHOW BUSINESS WOULD HAVE TO CALL YOU NAIVE
- Kızım, çok safsın.
- Oh, my daughter, you're so naive...
Mitchell çok saf olabiliyor.
The thing about Mitchell is he can be naive.
Peki. Bence biraz safça düşünüyorsun.
Okay, well, I think that's a little naive.
Her ne kadar saf ve muhtemelen frijit olduğunu düşünsem de, seçimini hayranlıkla karşılıyorum.
Although I think you're naive and possibly frigid, I do admire your choice.
Test sonuçlarını kale almamak çok saf bir yaklaşım gibi görülüyor.
It seems naive to presume that these test scores don't exist.
Kadın daha da saf olamazdı.
The woman couldn't be more naive.
Aptal olma.
Don't be naive.
Marilyn, Olivier'ın oynayacağı Doğu Avrupalı prens tarafından baştan çıkarılan Elsie Marina adındaki Amerikalı saf şov kızını oynayacaktı.
Marilyn was to play a naive American showgirl called Elsie Marina who is seduced by an Eastern-European prince played by Olivier.
Biraz safsın.
A bit naive.
Saf olabilirim, ama hala banka hesaplarımdan daha fazlasına sahip olduğuma dair ümidim var.
I might be naive, but I still hope I have something more than my bank account..
O günlerde çok saftım.
I was more naive back then.
O kadar mi saf oldugunu düsünüyor senin?
Does he think you're that naive?
Asıl aptalca olan şey AVC'nin halkı bu kadar saf sanması.
What's idiotic is that the AVL believes the public to be so naive.
Bu kadar saf olma.
Don't be naive.
Saygısızlık etmek istemem genç bayan ama, biraz tecrübesiz görünüyorsunuz.
With all due respect, young lady, you're being a little bit naive.
Bu evlilige direk atlayabilecegimi düsünebilecek kadar saftim.
I was naive to think I could just jump into this marriage.
Xu Baijiu... benim için 10 yıI çalıştığın halde yine de bu kadar saf mısın?
Xu Baijiu Youve worked for me for ten years and still so naive?
Kendisini arıyordum ve işçi olduğunu ve durumu bilmek için oldukça küçük ve saf olduğunu biliyordum.
I took one look at her and I knew she was in labor and too young and naive to know it.
Sen de çok safsın.
You are too naive.
Sen çok safsın, Sanjana.
You are so naive, Sanjana.
Sen bunu anlayamazsın.
You are too naive to get it.
Saf olmayın.
You don't need an official declaration of war to be engaged in one. Don't be naive!
Hiçbir fikrin yok ve safsın.
You are clueless and naive.
Burada saf olan biziz.
I think it's us who's being naive.
Ne kadar safsın.
You're so naive. ( Whoosh )
Kutup ormanının ürkek, toy ve genç yaratığı artık büyüdü ve destansı yolculuğunun sonuna geldi.
The fearful and naive young creature of the Arctic forest has grown up and come to the end of his epic journey.
Bu evliliğin bu şekilde devam edeceğini düşünerek saflık ettim.
I was naive to think I could just jump into this marriage.
Genç ve tecrübesizdim.
I was young and naive.
Saflık mı?
Naive?
Genç, güzel ve saf ve sen ne söylersen inanıyor.
She's young and pretty and naive, and believes everything you tell her.
Tatlı, masum, saf.
Sweet, innocent, naive.
Ben seni bu kadar düşünürken...
I guess it was naive of me to believe you.
İnsanlara bu kadar çok güvenmemeyi bir gün öğreneceğim.
One of these days I'm going to stop being so naive.
Tanrım! Gerçekten de safsın, değil mi?
My God, you are naive, aren't you?
Genç ve saftım.
I was young and naive.
Hadi be, Virginia. Mal gibi bakma öyle.
Oh, come on, Virginia, don't act so naive.
- Dürüstçe söylemek gerekirse, nasıl bu kadar nafi olabiliyorsun?
- Honestly, how naive can you be.
Çok safsın, biliyor musun?
- You're so naive, you know?
Her yerde beni koruduğunu ve benim ne kadar saf olduğumdan bahsediyorsun.
You make a point about everywhere salvaged and how naive I am or not.
Onun yerini üs olarak kullanmamıza izin verecek kadar naiftir...
He was also naive enough... I mean, kind enough...
Erkek arkadaşın, Naive?
Your boyfriend... Naive?
Bence tecrübesiz olmak yanlış bir şey değildir.
AND NOT HAVE IT SELECTED, EDITED. I DON'T SEE ANYTHING WRONG WITH BEING NAIVE.
Saftım ve umutla doluydum.
Naîve and full of hope.
Doğuştan naif bir potansiyele sahip.
Naïve style endowed with a certain potential.
Çok safsın Ajan Jones!
You're very naïve, agent Jones!
Saftık.
We were naive.
Çok safsın.
Oh, you are so naive.
Bu çok acemice.
That's naive.