Nasip tradutor Inglês
386 parallel translation
Hepimize mutlu günler nasip eyle.
Grant us all another peaceful day.
Peck'in Kötü Çocuğu'nu oynamak her çocuğa nasip olmaz.
It's not every kid that gets a chance to play Peck's Bad Boy.
Yüce Tanrım, bu zavallı günahkarını gör... ve dermansızlığının onun inancını kuvvetlendirip... tövbelerinin kabulüne vesile olmasını nasip eyle.
Almighty God, look down upon this miserable sinner... and grant that the sense of her weakness... may give strength to her faith and seriousness to her repentance.
Ancak Eyre on yıldır bizimle... ve bu zaman zarfında onu kurtuluş yolunda yürütmek bana nasip oldu.
But Eyre has been with us 10 years. In those 10 years, it has been granted me to plant her feet on the path of salvation.
" ebedi istirahat ve huzur nasip eyle.
" through the infinite merits of Jesus Christ.
" ve faniliğimizin farkına varmamızı nasip eyle.
" let us be mindful of our own frailties and mortality,
" ebedi huzura kavuşmamızı nasip eyle.
" and rejoice in everlasting happiness
Askerler, heyeti karşılama onuru ve ayrıcalığı bir kez daha bize nasip oldu.
Men, once more it is our honour and privilege to welcome a visiting committee.
... canımı koru... günahlarımı affet... ebedi kurtuluşu nasip et.
... let me avoid death... let me have forgiveness... the eternal farewell.
Majestenin huzuruna böyle çabuk çıkmak pek nasip olmuyor.
How rare to get so quick an audience with Your Majesty.
Tanrım, sen beni kutsadın, ve bana bereket nasip eyledin.
Thou anointest my head with oil. My cup runneth over.
Bize bir mucize nasip eyle.
Grant us the miracle of Thy divine intervention.
Çok az insana nasip olur.
Very few people ever get a chance to see it.
Bu yeğenime bir koca nasip et, yoksa beni çıldırtacak.
Madonna, find a husband for my niece or I'll go crazy!
Bak Tanrı sana ne nasip etti?
Look what providence has sent you.
Bize günlük nimetimizi nasip et...
Give us this day our daily bread...
Adam gibi bir kalıptan yoksun kalmışım, sahtekâr doğanın marifetiyle güzellikten nasip almamışım. Yamuk yumuk, noksan, günüm gelmeden, hazır olmadan yollanmışım bu canlılar dünyasına. Öyle sarsak, öyle çarpık yaratılmışım ki topalladıkça köpekler havlıyor arkamdan.
I, that am curtailed of this fair proportion... cheated of feature by dissembling nature... deformed, unfinished... sent before my time into this breathing world scarce half made up... and that so lamely and unfashionable... that dogs bark at me as I halt by them.
Keşke büyükannenize de nasip olsaydı böylesi.
I guess your grandam had a worser match.
Onun yatağında bugüne kadar bir saatliğine bile uykunun altın şebnemini tatmak bana nasip olmadı. Korkulu rüyalarıyla gözlerim hep açık kaldı.
And never yet one hour in his bed... did I enjoy the golden dew of sleep... but have been wakened by his timorous dreams.
Pers topraklarında Yunan ordusu 200 yıldır Yunanistan'ın hayali, bu da Philip'e nasip oldu.
A Greek army on Persian soil... the dream of Greece for 200 years, and to Philip goes the glory.
Kehanette belirtildiği gibi, ömrü kısa olacaksa kehanette belirtilen öteki şeyi de bu kısacık ömründe ona nasip et :
If his life be short, as is the prophecy, give him in that short span of life that which is the prophecy also :
Bu herkese nasip olmaz.
That would be quite something.
Charlie Malik'in ekibinde çalışmak herkese nasip olmaz.
I mean, it ain't everybody that can work in Charlie Malik's gang.
Ben olsam, onu toprağı kazarken görmek nasip olsaydı... Kaçmazdım.
Well, me, if I was lucky enough to meet him digging a hole,
- kusursuzluk nasip etsin.
- bring it to perfection.
- Kızım, Tanrı sana huzur nasip etsin.
- My daughter, may God give you peace.
Elimde pek az insana nasip olmuş bir şans var. Kahramanlığın özüne dokunma ve insanın kendine hep sorduğu sorulara cevap bulma şansı :
I have a chance here a chance that few men have ever had to put my hand on the bare heart of heroism to hear answers to one of the great questions man has ever asked about himself.
Duygo pek az kadına nasip olan bir lükstür.
Feelings are a luxury few women can afford.
Umarım bir kaçını dinlemek nasip olur.
I hope we will be able to hear some.
Öyle ölüm herkese nasip olmaz.
It's an honourable death!
Çok özür dilerim, onu tanımak pek nasip olmayacak.
I'm very sorry I won't get to know her.
Şansın varsa sana nasip olur.
Play your cards right, and it could be you.
Tanrı Emanuele Wald Luzzati'nin ruhunu kutsasın. İbrahim, İshak ve Yakup'la beraber olmayı nasip eylesin.
God bless the soul of Emanuele Wald Luzzati at rest with those of Abraham, Isaac and Jacob
Bizi şeytanın şerrinden koru... nefsimize hakim olmamızı nasip eyle.
And lead us not into temptation, but deliver us from evil. Amen.
Birleşmemiz nasip oldu.
We were destined to be together.
Herkese nasip olmaz böyle bir...
One rarely has the privilege to meet such a...
Ellerini açıp Tanrı'ya dua etti, kış gününde böyle bir gün nasip ettiği için.
He thanked God for such a morning in winter time.
Toprakla yaşamak herkese nasip olmaz.
It's not every man that can live off the land, you know?
Galiba Charlie'nin sahip olduğu teknikten nasip almamış ama bunu dayanma gücüyle telafi ediyor.
Probably hasn't got the, the technique that Charlie has, - But he certainly makes up for that with the stamina.
Bir katilin yüzüne bu kadar yakından bakabilmek herkese nasip olmaz.
It is rare to be this close to the face of a murderer.
Yüzbinlerce mutluluk size nasip olsun.
May you live to see a thousand reasons to rejoice
Böyle bir iltifat herkese nasip olmaz doğrusu?
How often does a man get a compliment like that?
Bizlere de nasip olur mu?
Is there a canopy in store for me?
Yaşlılıkla birlikte gelen şeref, sevgi itaat, bir alay dost gibi şeyler bana nasip olmayacak.
And that which should accompany old age, as honour, love obedience, troops of friends I must not look to have.
Zümrütler bana nasip olmayacaksa, sana hiç nasip etmem.
Maybe I won't get the emeralds, but I'll get something.
Sen, Rosario Asunción de Molinas, Aziz Valentin'in yeni başrahibesi tarafımızca yeniden kutsanan manastırın, kutsallık ve takvasını yeniden şekillendirme gibi ağır bir görevi Tanrı sana nasip etti.
To you, Rosario Asunciòn de Molinas, new abbess of Saint Valentine, God entrusts the heavy burden of restoring sanctity and devotion to the convent we have reconsecrated.
Ah Tanrım, barış nasip eyle!
O Lord, grant us peace!
Tanrım, bize mutlu bir yolculuk nasip et.
May God help us and grant us a happy journey.
Bu hacılara mutlu bir yolculuk ve huzurlu günler nasip et ki, senin kutsal meleğinin rehberliğiyle gidecekleri yere sağ salim ulaşsınlar.
Grant these pilgrims, we pray, a happy journey and peaceful days, so that with Your holy angel as a guide they may safely reach their destination....
Bana nasip olacak olan o, değil mi, Bay Jordan?
That's what's coming to me.
Bana sağlıklı çocuklar nasip et.
Grant me healthy babies