Ne biliyorsun tradutor Inglês
15,119 parallel translation
Declan Harp hakkında ne biliyorsun?
What do you know of Declan Harp?
- Ne biliyorsun orası hakkında?
What do you know about it?
Kayzer hakkında ne biliyorsun?
What do you know about the kaiser?
Merak ediyorum gerçi sen ne biliyorsun?
I am wondering, though, What do you know?
Sen ne biliyorsun ki Carke?
What do you know, clarke?
Noah hakkında ne biliyorsun? - Çok şey bilmiyorum.
Tell me what you know about that Noah.
Sen bizim nasıl adamlar olduğumuzu ne biliyorsun?
What do you know about us?
Hâlâ sağlam durduğunu ne biliyorsun?
How do you know they still got'em?
Timothy McVeigh hakkında ne biliyorsun?
What do you know about Timothy McVeigh?
Ne biliyorsun?
What do you know?
Ne biliyorsun?
- You know what?
Eee, bu konferans hakkında ne biliyorsun?
So, what do you know about this conference?
- Ne biliyorsun peki?
- Well, what do you know?
Fakir Dallas bölgesini Kaliforniya'daki bir kampanyaya bağış yapacak kadar önemseyen Teksaslı büyük bağışçılar hakkında ne biliyorsun?
So what do you know about big Texas donors... who care enough about a poor Dallas district to donate money to a campaign in California?
Benim hakkımda ne biliyorsun ki?
What do you know about me?
Başka ne biliyorsun?
What else do you know?
Güreşmekle ilgili ne biliyorsun?
What do you know about wrestling?
Bunu ne zamandır biliyorsun?
How long have you known about this?
Evet, ne dediğimi biliyorsun.
Yeah, you know what I'm talking about.
- Ne işler çevirdiğini biliyorsun değil mi?
You know what she's been doing, don't you?
AOG'nin ne demek olduğunu biliyorsun, değil mi?
And you know what ATM stands for, right?
June bu mesele bizi de ne kadar üzdü biliyorsun.
! June, you know how sorry we are about this.
Ne yapılması gerektiğini biliyorsun.
You know what needs to be done.
- Hep ne derim biliyorsun.
And like I always say...
Yayınların ne zaman olacağını nasıl biliyorsun?
How do you know when the broadcasts are happening?
Ne zaman kayıt edeceğini nasıl biliyorsun?
How do you know when to tape them?
Beyninin, kafayı bulmamaya odaklanmış kısmını çıkarınca ne kadar muhteşem şeyler yapılabileceğini biliyorsun.
You know, it's amazing how many things you can get done when you take out that part of your brain that's focused on not getting high.
Ne demek istediğimi biliyorsun.
You know what I mean.
Ne yapman gerektiğini biliyorsun.
You know what to do.
Kaymaktan ne kadar korktuğumu biliyorsun.
You know how scared I am of going on a slant.
Ne yaptığımı biliyorsun.
You know what I did.
O hâlde ne için mücadele verdiğini biliyorsun.
So, you know what you're fighting for.
Bugün benim için çalışıyor olsaydın sana ne derdim biliyorsun.
If we pretended today you worked for me, you know what I would tell you to do.
Ne olduğunu biliyorsun.
You know what this is.
- Ne olduğunu biliyorsun.
You know what it is. Pike?
Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?
You know how much I love you?
Net ı zaman mat, ne yapacağını biliyorsun, değil mi?
Matt, when I clear, you know what to do, right?
- Orada ne oldu öyle? - Katil olduğumu biliyorsun.
What the hell happened back there?
Yurtdışında ne kadar çok sevildiğini biliyorsun. Yabancılar buna bayılıyor.
You know what a big hit this sport is abroad... the foreigners love it.
Bunun ne olduğunu biliyorsun.
You must know what this is.
Komite başkanı ne dedi, biliyorsun. Sen bu ülkeye bir armağansın.
You know what the minister said... you are a gift to the state.
Ne olduğumu biliyorsun.
You know what I was.
Ne olduğunu biliyorsun.
You know... what it is.
Burada yaptığımız işle ne kadar gurur duyduğumu biliyorsun.
You know how proud I am of the work we're doing here.
- Ne istediğimi biliyorsun.
- Well, you know what I want.
Madem ki biliyorsun, bana baktığında ne görüyorsun?
So now that you know, when you look at me, what do you see?
Sessizlik duvarından geri dönmenin ne kadar tehlikeli olduğunu bizden daha iyi biliyorsun.
You know better than any of us how dangerous it is to breech the wall of silence.
Isırığın oluşturduğu yaranın ne anlama geldiğini biliyorsun Ethan.
The wound's from a bite, Ethan. You know what that means.
Mary bizim hakkımızda ne kadar şey biliyorsun, bilmiyorum. Kim olduğumuzu...
Mary, I don't know how much you know about us.
Onun şu an ne söyleyeceğini tam olarak biliyorsun.
And you know damn well what he'd say to you right now.
Bu dünyadan istediğim şeyin ne olduğunu biliyorsun.
You know what I want from this world.