Ne şanslısın tradutor Inglês
452 parallel translation
Ne şanslısın ki ben buradayım.
How fortunate I'm here.
Ne şanslısın.
We're lucky.
Ne şanslısın, Hiro-chan!
How nice!
Ne şanslısın.
How nice for you.
Ne şanslısın, hiçbir şey yapmıyorsun.
Lucky you, with nothing to do.
Nathan, ne şanslısın.
Nathan, you're lucky.
Ne şanslısın.
That's a blessing.
Ne şanslısınız.
Ah, you're so lucky.
Ne şanslısın.
The honeymoon we never had. Lucky you!
# Ne şanslısınız #
Lucky you!
Ne şanslısın.
Well, you're in luck.
Ne şanslısın canım.
How fortunate for you, darling.
Ne şanslısın! Ben de çıkmıyorum.
Well, lucky for you, neither do I.
Ne şanslısın.
Lucky you!
- Ne şanslısın.
- Lucky for you.
Ne şanslısın.
Lucky you.
Biz de oraya gidiyoruz. Ne şanslısın, değil mi?
Well, isn't it lucky for you that we're heading your way?
Ne şanslısın!
Lucky you!
Ne şanslısın ama!
Lucky for you
Ne şanslısın!
Aren't you lucky!
Ne kadar şanslı olduğunun farkında mısın? Dükkanda ki kişi arkadaşımdı.
Do you know how lucky you are that the guy at the drugstore is my friend?
Ne kadar şanslı olduğunun farkında mısın acaba canım?
I wonder, darling, if you realize just how lucky you are.
Ne kadar da şanslısın Clive.
How lucky you are, Clive.
Gidebildiğin için ne kadar da şanslısın, sana imreniyorum.
Ah, you are very lucky to be leaving, I envy you.
Ne kadar şanslısınız!
What lucky people!
Ne kadar şanslısınız!
How lucky you are!
- Ne kadar şanslısın, görmüyor musun?
Oh, don't I though?
Şanslıyım ki sen ne yaptığını biliyorsun.
It's lucky for me you figured out what you did.
Siz avukatlar ne kadar da şanslısınız.
How lucky you lawyers are.
Bakalım yumruklarınla ne denli şanslısın.
Let's see how lucky you are with your fists.
"Sabah kocasının pirincini pişirmeye kalkan kadın ne kadar şanslıdır."
"Fortunate is the woman who rises in morning... to cook her husband's rice."
Ne kadar şanslısın, Beattcher!
What luck, Böttcher!
Ne kadar da şanslısın.
Appreciate how lucky you are.
Ne kadar da şanslısın?
How lucky can you get?
Lavta, ne şanslıyım ki sana sahibim söyle şarkılarını kalbimin ay ve güneş yarışırken gökte çiçekler de soluyor zaman geçtikçe düşmüş çiçekler umursanmadan yatıyor Lavtamdan isyankar bir nota çıkıyor denizler fırtınalı, Dünya kargaşa içindeyken yükselsin Ejderha derin denizlerden!
O Lute, fortunate am I to have you Sing the songs of my heart Suns and moons race across the sky
Sizin yanınızda oturduğum için ne kadar şanslıyım.
How fortunate that my chair's next to yours.
Ne kadar şanslısın... böyle lanet bir patrona hizmet ettiğin için!
You are a lucky man to have made an oath to serve such a fine boss.
- Senin adın ne, Şanslı Louie?
- What's your name, Luckhouse Louie?
Ooo. Ne kadar şanslısınız!
Well, aren't you the lucky one!
Ne kadar şanslısın.
How lucky you are!
Ne kadar şanslısın, Rael.
How very fortunate for you, Rael.
Böyle güzel bir manzaraya sahip olduğunuz için ne kadar şanslısınız.
How lucky you are to have such a lovely view
Sen ne güzel ve..... şanslı bir kızsın.
How beautiful. It's very you. You're a very lucky girl.
Ne şanslısın.
How lucky.
Ve her gün ona bakmalısın sadece ne kadar şanslı olduğunu anlamak içim.
And you must watch it every day, just to see how lucky you are.
Buradayım sen de burada olduğun için şanslısın. Ne de olsa evden ayrıldığından beri saçma sapan şeyler yaptın.
I am here, and you are lucky to be here, too... after all the absurd things you've done since you've left home.
Hay allah, ne kadar şanslısın!
Gosh, how lucky you are!
Ne kadar şanslısınız!
well, you're lucky!
Ne kadar şanslısın, bilmiyorsun.
You don't know how lucky you are.
Ne kadar şanslı olduğunun farkında mısın?
Do you know how lucky you are?
Gerçekten ne kadar şanslısın, onu görelim.
Let's see how lucky you really are.
şanslısın 256
şanslısınız 85
ne sandın 70
ne saçma 46
ne saçmalıyorsun 50
ne şans 59
ne sanıyorsun 83
ne şans ama 31
ne satıyorsun 16
ne saçmalıyorsun sen 23
şanslısınız 85
ne sandın 70
ne saçma 46
ne saçmalıyorsun 50
ne şans 59
ne sanıyorsun 83
ne şans ama 31
ne satıyorsun 16
ne saçmalıyorsun sen 23