English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ N ] / Nonsense

Nonsense tradutor Inglês

9,199 parallel translation
Sinirlenince saçma sapan konuşur.
They talk nonsense when they're angry
- Saçmalamayı bırak.
Stop talking nonsense
Sürekli saçmalıyorsun.
She keeps talking nonsense
Saçmalayacağına cesaret verici şeyler söyle.
Don't say nonsense Say encouraging words instead
Ve cennete gitmek içinse büyücülük, putperestlik ve diğer saçma sapan şeylere inanmayıp iyi bir Hristiyan olmak gerekir. Ancak böyle cennete gidebiliriz.
We will get to the Kingdom of Heaven by leading a good, Christian life on this Earth and by having nothing whatsoever to do with witchcraft and paganism and other such nonsense.
Londra'daki avukatlarına sözleşmeyi göstermek istediğini söyledi bir de saçmasapan bir şeyler daha.
He said he wanted to show it to his lawyers in London, or some nonsense, all right?
Saçmalık.
Nonsense.
Bunca sene bana destek olduğun ve saçmalıklarıma katlandığın için sağ ol. Hep böyle sürsün.
And thank you for standing by me through all these years and putting up with all my nonsense, and, er...
Abuk subuk konuşmayı bırak.
Stop the nonsense.
O zamana kadar bu 33. Arsa saçmalığını unutalım.
Until then... only forget about all this Plot 33 nonsense.
Saçma.
Nonsense.
- Saçmalık mı...
This nonsense?
- Külliyen yalan Henry.
What utter nonsense, Henry!
- Saçmalık, bu yüzden buradasınız.
- Nonsense - - that's why you're here.
Saçmalık, o ve Jane sevgililer.
Nonsense, he and Jane were in love.
Evet, aslında bu tarz saçmalıklara gelmem.
Yes, I don't go in for this sort of nonsense, really.
Evet, opera, tamamıyla saçmalık, değil mi?
Huh, opera. It's utter nonsense, eh.
- Kötü niyetli bir saçmalık.
Malicious nonsense.
Hadi oradan!
Nonsense!
Hey, bu ne saçmalık!
Hey, what nonsense!
Yaman Bay Lombard haricinde Rogers'i epey şüpheli buluyorum ve ahlaksız Bay Marston bütünüyle saçmalık.
Apart from the egregious Mr Lombard, Rogers, who I find most dubious, and the depraved Mr Marston, it's all nonsense.
Bunun iyi yanı senin gibilerden gelen saçmalıkları duymak zorunda kalmıyorum.
The good thing is I don't need to hear no disparaging nonsense from the likes of you.
Böyle bir şey yok.
That's complete nonsense.
Saçmalama. Nasıl senin suçun olabilir?
Nonsense, how can it be your fault?
- Soul anne inanan saçmalık çeşit
– Soul is the sort of nonsense that mum believes in.
Bu batıl saçmalıklar yetti artık.
Enough with this superstitious nonsense.
Duyduğun saçmalıkları tekrar ediyorsun.
You're just repeating some nonsense that you heard.
Militanlar bu saçmalığa inanacaklar.
The militants are gonna eat this nonsense up.
Saçmalık.
Heh heh, nonsense.
Şu saçmalığı kessek artık?
Can we just stop with the nonsense?
- Saçmalık mı?
- Nonsense?
- Buna saçmalık mı diyorsun? - Evet.
- This is nonsense?
Kesin şu saçmalığı!
Stop this nonsense.
Pembeyi mi yoksa maviyi mi seçsem diye düşünüyordum.
And she won't stand for any of your nonsense, you dirty dog.
Niçin onun teklifini kabul etmiyorsun, ve bu saçmalıklarla uğraşıyorsun?
Why don't you just accept his proposal and be done with this nonsense?
Saçmalamayın. Hazırlıklıyız.
Oh, stuff and nonsense we just prepared.
Saçmalık değil mi?
Isn't that just nonsense?
Saçmalık bu.
That's just nonsense.
Leydi Pole'un masallarının safsata olduğunu zannetmiyorum.
I do not believe Lady Pole's stories are nonsense.
Onun dilinden dökülen safsataları dinliyoruz biz.
The nonsense that she speaks, sir - well, we have been listening to it when it comes.
Çarşıda gezip sürekli bir şeyler aşırıyor bir de tutturmuş bir "Kuzgun Kral" saçmalığı.
I don't know, he's been going round markets pinching, shouting all sorts of nonsense about "Raven King".
"Uşak" saçmalıklarına da hiç lüzum yok burada.
There need be none of this "servant" nonsense.
- Saçmalamayın.
Nonsense...
- Saçma sapan konuşuyordu.
He was speaking nonsense.
Saçmalık.
.. nonsense..
Saçmalıyor.
she's talking nonsense..
Saçmalama, baba.
.. don't talk nonsense Dad..
Bu nasıl bir saçmalık!
What nonsense.
Saçmalık bu.
That's nonsense.
Saçmalık.
Well, what about that girl, do you think she's coming back? Tuppence! Nonsense.
- Saçmalık.
Nonsense.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]