Occupied tradutor Inglês
2,087 parallel translation
Beyler bu bina, Birinci Tabur, Dördüncü Denizci Birliği'nin kontrolündedir.
Gentlemen. First Battalion Fourth Marines have occupied this structure.
Bu onu saatlerce oyalamalı.
That should keep him occupied for hours.
Wraith ve Kadimler birbirleri ile savaşırken, deneylerimizi yapmakta serbesttik.
With both the Wraith and the Ancients occupied, we were free to conduct our experiments.
Zihnini meşgul tutmak gerekliydi.
It was necessary to keep your mind occupied.
Birçok bilgisayar sistemini işgal ettik. Hatta Wraith cihazlarını bile.
We occupied various computer systems even Wraith tech for a short while.
Gemiye binip, Teyla'yı alıp geri dönecek kadar uzun süre onları meşgul etmenin tek yolu o.
Look, it's the only way to keep them occupied long enough to get on board, get teyla, and get back.
Talma polisin geleceğini, onun oyalamamı ve kutudan uzak tutmamı istedi.
She just told me to expect a cop and to keep him occupied and away from the box.
Bil diye söylüyorum, artık kalbimin bir sahibi var.
Besides, you'll be relieved to know that my heart is otherwise occupied.
Bu acıyla o kadar doluydum ki,.. ... onun ölümünün acısını yaşayamadım.
I couldn't feel that pain because I was so completely occupied with this one.
Kapatılmıştı.
It Was Occupied.
Bayan Price kadar süslü bir kız, koca avıyla pek de işi olmayan biri, bu Collins'le evlenmeyi kabul etsin?
That a girl as decorative as Miss Price, who is not demonstrably occupied with husband hunting, should agree to marry this Collins?
Burası dolu.
It's occupied.
Fakat elleriniz doluyken üstünüzü değiştiremezsiniz!
But you cannot change when your hands are occupied.
Yine de söylemeliyim ki gerçek yöneticilerin bulunduğu bir ofiste oturmak çok hoş.
Still, let me just say, it's nice to be in an office occupied by a real executive.
Muş'tan Erzurum'a, Trabzon'dan Bitlis'e kadar, bölge işgal altındaydı.
From Muþ to Erzurum, from Trabzon to Bitlis, the region was occupied.
Her şeyi özledim, banyonun işgal altında olmasını bile.
I miss everything, even the occupied bathroom.
Söylemeliyim ki küçük salon şu anda dolu ama hanımefendi ve beyefendi yakında gidecekler, yarım saat içinde.
That is to say, the small salon is at present occupied, but the lady and gentleman will be leaving very soon, within the half hour.
O biraz tuhaf olurdu çünkü yerin dolu.
Well, that would be a little awkward. Chair's occupied.
Evimiz, işgal edildi.
And the house was... occupied.
" Uzak durun, bu oyuğun sahibi var.
" Keep away, this hollow is occupied.
herneyse, Ben-Gurion'un açik bir emri yoktu, isgal edilmis bir köy halki ile nasil basa çikilacagina dair.
Anyhow, there was no clear order from Ben-Gurion how to deal with the inhabitants in an occupied village.
Digerleri hala Israil'in yayilmaci ve isgalci oldugunu Filistinlilere ait olan topraklara Israil'in uluslararasi kurallari ihlal ederek Yahudileri yerlestirdigine inaniyorlar.
Others believe the main problem is that Israel is still expansionist, breaking international law by settling Jews on occupied land that Palestinians say is theirs.
İşgâl altındaki doğunun geniş arazilerine hükmetti.
It administered huge tracts of the occupied east.
SS eğitim okullarına, işgal edilmiş ülkelerden Aryan görünümlü gönüllüler katıldı. SS devleti yalnızca Almanlardan değil, tüm Avrupa'dan oluşuyordu.
into the SS training schools were drawn Aryan-looking volunteers from the occupied countries, for the SS state was to be not merely German but European.
Burası dolu.
It's occupied!
Bu piyanoyu kullanarak, jeolojik zamanın genişliğini ve hal böyleyken, hakkında hiç birşey bilmediğimiz hayvanların ve bitkilerin nispeten onun ne kadar küçük bir parçasını işgal ettiğini göstermek istiyorum.
I want to use this piano to illustrate the vastness of geological time, and yet how comparatively little of it is occupied by those animals and plants that we know anything about.
Noelit müritlerince yönetilen manastıra dün gece bir füze saldırısı gerçekleştirildi.
Now occupied by an ascetic branch of the Noelites... the convent was struck by a missile late last night.
Douai, Askeri Gar, Alman İşgal Bölgesi
Douai, Military Train Station, German Occupied Territory
Alman Egemenliğindeki Lille Şehri, Fransa.
German occupied town of Lille, France
- Bu onu meşgul eder.
- That should keep him occupied.
Galya ülkesinin tamamı Roma işgali altında.
Gaul is entirely occupied by the Romans,
- Sürekli meşguldüm.
- I've been kept occupied.
Neyse ki Vicky'yi oyalayamaya yetecek kadar mekan biliyorsun.
I just thank God you knew enough sights to keep Vicky occupied.
Haberin olsa kesin gelirdin.
No doubt you were otherwise occupied.
Uzun zamandır sürdürülen bir savaşın işgal altındaki düşmanı zayıflatacağı yanlış bir inanıştır.
It is a fallacy that prolonged war will weaken an occupied enemy.
Bize gelen son haberlere göre Stockholm'deki Alman Büyükelçiliğinde silahlı bir çatışma oldu polis olay yerini kapattı, ölü veya yaralılara dair henüz bir bilgi yok elçilik binasında yaklaşık 100 kişi bulunuyor.
The German Embassy in Stockholm was occupied by terrorists today They threaten to kill hostages unless their demands are met. The terrorists have released a statement to the German government.
Üzgünüm ama işlerimiz var, bay...
No, I am afraid that we are something occupied, gentleman...
Pekala Tommy, sanırım işlerimiz var.
Very well, Tommy... case we are occupied.
Şu anda biraz meşgulüm.
Right now I am little occupied in agreement?
Bunun sorumlusu biraz da benim. Her şeyi berbat ettiğim için her şeyden çok korkar oldu. Bu özelliğimin bir kısmını ona aktarmışım.
I do not know, perhaps cagara a little with him, because before it was scared to him a everything and I believe that in certain way I to it spread, so he was occupied taking care of of me who lost myself great part of its childhood...
1941 yılında, Albay Heinrich Lombard komutasındaki 8. Nazi Birliği Yüzbaşı Erik Neivach'ın yardımıyla Leningrad'ın işgal altındaki bölgesinde bazı kanunsuz hareketlerde bulundu.
In 1941, in the occupied region of Leningrad the 8th SS Division under the command of a Colonel Heinrich Lombard and with the aid of a Captain Erik Neivach...
Bazı arazilerin dolu olduğunun farkındayız fakat herkese adil piyasa değerini teklif edeceğiz.
Well, we're aware that some of the land is occupied... but we intend to offer fair market value to everybody.
Asya'da, Japonya Vietnam'ı işgal etti ve Üçüncü Konoe Kabinesi iktidarı ele geçirdi.
In Asia, Japan occupied Vietnam... and the third Konoe cabinet took power.
- Burası dolu. Kendine yer bul!
- It's occupied.
Dışarı çıkın! Burası dolu.
This place is occupied!
Spermler ufalıyor.. hissediyorum!
Sperm are dwindling... It's occupied!
Sence kaç tanesi doludur?
How many do you think are occupied right now?
Dolu.
Occupied.
Dolu olan tepelerin yarısında Sue yuva zeminini larvayla kaplı buluyor.
In half the occupied mounds,
Çeviri : among2storms... 60 yil önce olanlar hala Israil ve isgal altindaki Filistin topraklarinda hayati sekillendiriyor.
What happened 60 years ago still shapes lives in Israel and the occupied Palestinian territories.
M.Ö. 2500'de terk edilmiştir.
and was continuously occupied for 600 years until it was apparently abandoned in 2500 B.C.