Octave tradutor Inglês
169 parallel translation
Octave!
Octave!
Örneğin Octave.
Octave, for example.
Octave anlıyor musun? Onu seviyorum.
I love her, you know.
Bay Octave!
Monsieur Octave!
- Octave!
- Octave!
Bay Octave'ı iştahsız hiç görmemiştim.
I've never seen Mr. Octave without appetite.
- Octave gürültü mü yapıyor?
- Is Octave too loud?
Octave, partide ne yapacaksın?
What are you doing for the party?
- Gösteriye devam etmiyor muyuz? - Yeteri kadar oynadım Octave.
We aren't acting anymore?
- Octave, böyle çok güzelsin. - Sana söylüyorum, yardım et!
Octave, you're nice but...
Octave'la beraber gittiğini görmediniz mi?
She left with Octave.
- Octave ile.
- With Octave.
Octave ile birlikte.
Shés with Octave.
- Bu çok yanlış Bay Octave.
- This is wrong.
- Hoşça kalın Bay Octave.
- Goodbye, Mr. Octave.
- Bir oktav yukarıdan söyle.
- Take it up an octave.
Siz de benim Octave gibi bir mahkûmu yardımcı olarak almalısınız.
You ought to have a convict to help you in the shop, like my Octave.
Herkes, müzik ölçülerini bilir, fakat yanlız Monsieur Lulli operaları yazabilir!
Everyone knows 7 notes of octave, but only monsieur Louli can write opera.
Octave Bonnafous.
Octave Bonnafous.
Bir oktav düş, orada sırayı değiştir.
Drop an octave here, change a line there.
Üç kez detone oldun, sonra bir oktav düşük çaldın.
You played out of tune three times, then... you played an octave lower.
Şimdi bir oktav düşür.
Now drop an octave.
- Bir oktav düşür.
- Drop an octave.
Doğaya dair algımızı görünür ışıkla sınırlandırmak müziği tek bir oktavda dinlemeye benzer.
Confining our perception of nature to visible light is like listening to music in only one octave.
Diğerlerinden bir oktav yüksek söyleyecektim.
I sang one octave higher than the others.
Michael, düşünüyordum da, eğer sesimin bas derecesini iki kat arttırmaya ayarlarsam, belki daha olgun görünebilirim.
michael, I've been thinking. If I adjusted my bass an octave or so, perhaps it might sound more mellow.
Aynı tip bir piyano daha koysak ve o da bir üst oktavdan falan çalsa...
Because if we get the same kind of piano, and do an octave higher or something...
Daha önceki gibi bir oktav aşağıdan söylemeni istiyorum.
Okay? So I need you to sing an octave below where you've been singing.
Bir nota basıyor ve sonra oktavı yükseltiyorsun. Bunu yaparken çömelmen gerekiyor. Dikkatle gözlemle.
You hit one note, then you slide up the octave as you descend slowly into a crouched position.
Sesi bir oktav daha yüksek olduğundan beri bir kız arkadaşı olmamış 60 yaşındaki ergen.
60 year old adolescent who hasn't had a girlfriend since his voice was an octave higher.
Bak, şimdi sesi bir oktav yükselecek.
Watch, he's gonna go up an octave.
Praetorius'ta, Salinas'ta teknisyenler çözümü bulmak için görevlendirildi. Sonunda bir Andreas Werckmeister, tanrıların sekiz oktavlık armonilerini bölerek sorunu çözdü. On iki yarı tonlamayı, on iki eşit parçaya böldü.
Technicians were charged with the solution, a Praetorius, a Salinas, and finally an Andreas Werckmeister, who resolved the difficulty by dividing the octave of the harmony of the gods, the twelve half-tones, into twelve equal parts.
Biz, kendimiz, ölçeğin yedi notasına kafa yormalıyız oktav olarak değil ama yedi belirgin ve bağımsız nitelik, aynı cennetin yedi kardeş yıldızı gibi.
We have to concern ourselves with these seven notes of the scale but not as of the octave, but seven distinct and independent qualities like seven fraternal stars in the heavens.
Alt oktav.
Lower octave.
Kahverengi sesin, en düşük oktav Mi sesinin 92 cent altındaki ses olduğuna inanılır.
The Brown Noise is believed to be 92 cents below the lowest octave of E flat! - Wha'does that mean?
Octave!
- Octave!
Octave'ı sorarsın.
You ask for Octave.
- Tamam. Bunu Octave'a aktarayım mı?
So I pass that on to Octave.
- Bize koca bir oktav kazandırıyorsun.
You bring us down a whole octave.
Bir oktav aşağı in.
Now go an octave below.
Bir karşılaştırma ile, bir çocuğun oyuncak piyanosunun sadece bir oktavlık aralığı vardır ve bu yüzden bir müzikal enstrüman olarak kullanışsızdır. "
a child's toy piano has a range of only one octave and is virtually useless as a musical instrument because of that. "
Bu sanki yarım oktav daha yüksek gibi.
It's like a half an octave higher. I'm...
Toplarını kesip aldıkları zaman sesinin bir oktav artacağını beklersin.
When they cut your balls off... you'd expect your voice to go up an octave.
Şarkı tek oktav.
YOU SANG "BRANDY." IT'S LIKE ONE OCTAVE.
Yarım oktav daha azalmış.
It dropped half an octave.
Ve Bay Octavé'ın arkadaşına da André Jurieux diyorlar.
And Mr. Octavés friend is called André Jurieux.
Ama Octave... istisnadır.
But Octave... is exceptional.
Fazla yüksek bir oktav.
It's an octave too high.
"Oktavı arttıralım mı Mick?"
"Up an octave, Mick...?"
Hey utanmana gerek yok benim.
Try an octave higher.
Oliver Morris yepyeni bir oktav keşfetmek üzere.
Oliver Morris is about to discover a whole new octave.