Offensive tradutor Inglês
2,220 parallel translation
Bu saldırı münasip bir zamanda değildi.
One of my favorite offensive moments was one
Biz rahatsız etmemek için çalıştık ama yine de suçladılar.
When we were trying not to be offensive, but were accused of it. It was a super bowl episode.
Fakat dediler : 'Saldırı var, kabul etmeyiz!
And they kept arguing the point, "no, it's offensive, it's offensive,"
Luke, sana şu kadarını söyleyeyim. Bu dediğin, kadınlara hakaret yerine geçer.
That is very offensive to women.
Pekâlâ, hücuma geçeceğiz.
Okay, we go on the offensive.
Hamleyi ben yapacağım.
So I'm gonna go on the offensive.
- Bu çok aşırı ve saldırgan.
This is violent and offensive.
- Bu seviyede- - - Bu çok aşırı ve saldırgan.
The level- - - this is violent and offensive.
Hakaret ediyormuş gibi gözükmek istemem ama ne anlama geldiğini sorabilir miyim?
Yeah. I don't want to be offensive but, uh, May I ask you what that means?
Ama hakaret ediyorsun.
I do find that offensive, actually.
Toplum kurallarına aykırı hareketlerden kesinlikle kaçınmaları gerekmekteydi...
They must avoid behaviour "that is offensive to common decency..."
Bu biraz saldırgan bir kalıp oldu. Sence de öyle değil mi?
That's sort of an offensive stereotype, don't you think?
Dalyarak Walters, Dalyarak Haffey Dalyarak Bedrosian Dalyarak Mara ve Dalyarak Kelly hücum hattımız olarak da bilinirler.
Dick Walters, Dick Haffey, Dick Bedrosian, Dick Mara and Dick Kelly, also known as your offensive line.
Bak söylüyorum, kimse bu hücum hattını yarıp geçemez!
All right? I'm telling you, no one's getting through this offensive line.
Hücum hattını göster o zaman!
Yeah? Well, show him the offensive line.
Çocukça ve saldırgan davrandınız.
Your behaviour was juvenile and offensive.
Bu durumda saldırıya geçmek gerektiğini öğrendim.
I learned you have to go on the offensive.
"Bahar Çıkartması 1918" tasvirimi tamamlamak için ona ihtiyacım var.
I need him to completely my depiction of the'Spring Offensive of 1918'.
Asıl çirkin olan, belediye başkanının performansı. Eyalet çalışanlarının ve federal görevlilerin ilgisizliği çirkin.
- The mayor's performance is offensive.
Hepimizi aynı kefeye koyarak nasıl bir hakaret ettiğinin farkında mısın?
Do you know how offensive it is That you put all of us in the same mixing pot?
Yazarı acımasız ve çok saldırgan işte bu sebeplerden dolayı kitabın sansürlenmesini tüm okullardan, kütüphane ve raflardan kaldırılması gerek.
The author is cruel and offensive. And for these reasons, we demand this book be banned from all schools, stores and libraries.
Yakıtınız olmazsa, ilerleyişimiz sekteye uğrayacak.
Without your fuel, our offensive will grind to a halt.
Hakaret ettin onlara.
That's got to be offensive.
Ne kadar kırıcı olduğunun farkında mısın?
Do you know how offensive that is?
Bunun bir kardeşlik kızı için ne kadar saldırganca olduğunu biliyor musun?
Do you know how offensive that is to a sorority girl?
Yaptığın keller için küçük düşürücü bir şey.
That's really offensive to bald people.
- Hayır, kırıcı.
No, it's offensive.
Sadece kötü de değil, aynı anda saldırgan.
Not just a bad song. An offensive song.
Çikolatalı pasta getirdik ama şimdi yanlış anlaşılır diye içime korku düştü.
We brought a chocolate cake, but now I'm worried that might be offensive in some way.
- Bu tür bir sorgulama haddini biraz aşıyor.
One by one. I'm sorry. This line of questioning is too offensive to continue.
Kırılmadınız, değil mi?
That's not offensive, right?
Çok ağır oldu bu.
That's very offensive.
Bu arada ben söyleyince hakaret olmuyor.
By the way, when I say that, it's not offensive.
Onbaşı Vernik, üç ay önce Marja saldırısında öldürüldü.
Corporal Vernik was killed three months ago in the Marjah offensive.
Evet, çok ağır oldu.
Yes, it's very offensive.
Dudaklar en hakaret edici kısmı.
The lips are the most offensive part.
Hücumda oynuyordum ve birinde Shawne Merriman'i faulle durdurmuştum.
I was an offensive lineman and I illegally tripped Mr. Shawne Merriman one time.
Bu çok saldırganca.
That is so offensive!
Üç deyince gittiğin en az kötü olan barı söyle.
Name the least offensive bar you've ever been to.
Bu çok kırıcı bir şey.
Oh, give me a break. That's pretty offensive.
Doğu Rus Ordusunun düzenlediği anti-FOS operasyonu "Tunguska" başarısızlıkla sonuçlandı.
The Eastern Russian Area Force's "Tunguska" Anti-FOS Offensive has ended in failure.
HQ'dan Umumi Müfettiş Yoshizawa bize, yirminci karşı saldırıyı yürüten, GL Prototip Filosunu verdi.
Orders for a 12th Anti-FOS Offensive using our Prototype GL Force have arrived from Superintendent General Yoshizawa's HQ.
Silahlı kuvvetler yarın bir saldırı düzenleyecek.
There's a big offensive tomorrow.
Bugün, Sivil İstihbarat Örgütü Japon Silahlı Kuvvetleri'nin bir saldırı planladığını duyurdu.
Civilian intelligence has just announced, the receipt of information about a large-scale military offensive.
Bu bizim yürüteceğimiz son anti-FOS saldırısı.
This is the strategy for today's final anti-FOS offensive
Bunu yapamazsın, bu korkunç, bu resmen hareket!
You can't do that, that's horrible, that's offensive!
İkinci kadın ilk kadının tıpa tıp aynısıydı sadece yüzünü kahverengine boyamışlardı...
And the second woman was simply a replica of the first woman, but they painted her face brown, which is both offensive and suspicious.
Biliyorum, ama alternatifi biraz daha zor göründü. Bu yüzden işi sulandırayım dedim.
I know, but the alternative seemed a little offensive, so I thought I'd water it down.
- Ama bu çok çirkin.
- But this is just... offensive.
Şaka kaldıramıyorlarsa canları cehenneme.
The indifference of the state and federal government is offensive.
Düşünüp durdum.
I kept thinking, all right, { * I guess } the { * cool } offensive stuff must be coming.