Ofis tradutor Inglês
4,147 parallel translation
Cesedi ofis penceresinden gören bir kadın yardım çağırmış.
Lady saw the body on the roof from an office window, called it in.
- Gel, ofis burası.
- Come on, here's the office.
- Kowloon East bölgesinde ki bir ofis binasını benim için kapatmanı istiyorum.
- Okay. - I need you to cloak an office building in Kowloon East for me.
Ayakkabılarını Oval Ofis'te kirletemezsin ya?
You can't have dirt on your shoes in the oval office?
Ofis alanımız olmadığı için yavaş bir çıkış yaptık,... ama şimdi ofis alanımız var ve şimdi gerçek bir çıkış yapalım.
Well, we had a slow rollout because we didn't have office space, and now we have office space, so let's have a real rollout.
Boş ofis! - Ne? !
( Both, singsongy ) Empty office!
Boş ofis!
( Lowered singsongy voices ) Empty office!
Sezon 1, Bölüm 3 "Yeni Ofis"
Season 1, Episode 3 "The New Office"
Şimdi söylememe gerek olmadan ofis için kimin birinci sırada olduğu belli.
Now I think it goes without saying who's first in line for that office.
Ve bir de işin ucunda ofis varken.
And with an office on the line.
Bay Mansfield, sizinle açıkta olan ofis için konuşmak istiyorum.
Mr. Mansfield, I wanna talk to you about that open office.
Özel ofis gerçekten büyük bir olay.
What? Okay, a private office is a huge deal.
Ofis senindir. - Kapa çeneni!
You got the office.
Hepinizin bilmesini isterim ki az önce Threepeat de beni ofis için kandırdı.
I just want to let you know that Threepeat tried to screw me out of the office, too.
Bu senin işin. Ve ofis de senindi
This is your job, and that office was yours.
Ofis sizindir.
The office is yours.
Bunun ofis dekrasyonları üzerine bir etkisi olmamalı.
That should have no impact on office decorations.
Bunun gibi çok ofis temizledim.
I used to clean offices like this.
İşte, ofis protokollerinin kitapçıkları.
These are the office protocol manuals.
Ofiste daha çok yeniydik ve ofis jargonunu tam kavrayamamıştık.
But we-we were new to office work and hadn't really gotten down the technical jargon.
Senin tavsiye ettiğin gibi, ofis içinde daha çok ifadeli not kullanabiliriz.
Uh, we could use more emoticons on inner-office memos, just like you suggested!
Anahtarı ve benim sopa getirmek benim ofis yarın ve gelebilirsin...
Bring the key and my stick to my office tomorrow and you can come...
Seoul hükümet ofis binası bir kütüphaneye dönüştürüldü.
A Seoul government office building has been transformed into a library.
Senin ofis yan taraf.
Your office's next door.
Ve özellikle Oval Ofis'te oturmakta olan beyaz adamın bilincini.
And in particular the consciousness of whichever white man happens to be sitting in the Oval Office.
Ofis tam orada.
The office is there.
Bunu bir ofis işi olarak vermiştin.
You know, you sold this as an office job.
Peki ya yanındaki ofis?
So, what about the office next to his?
BASE atlayışçıları Jean ve Carl Boenish paraşütle merkezdeki ofis binasından atlamayı düşünüyor.
BASE jumpers Jean and Carl Boenish plan to parachute from the top of a downtown office building.
Vitruvius'u bulup derhal Ofis Gökdeleni'ne gitmeliyiz.
We must find Vitruvius and get to the Office Tower before it's too late.
Bir ofis ne kadar korkunçtur ki?
How scary can someone's office be?
Ofis koridorunu biliyorsunuz?
You know the office corridor?
- Ofis rahat mı, Jerry?
Running for office, Jerry? - No.
Ofis kapanana kadar bekleyeceğim, sonra ona bir sesli mesaj bırakacağım.
I'll wait until the office closes and then I'll leave a message on voicemail.
Bütün büyük kanallar ve nihayet ilk ofis.
Every major network and now finally our very first office.
SAVUNMA BAKANLIĞI PENTAGON 1943'te inşa edilen Pentagon dünyanın en büyük ofis binasıdır. 557 bin metrekarelik bir alana sahip bu binada 25 binden fazla askeri personel çalışmaktadır.
Built in 1943, the Pentagon is the world's largest office building... housing more than 25,000 military employees... stretched over six million square feet.
Şimdi depresyon ilacı kullanan ofis asalaklarından oldu.
Now he's just another office drone on Paxil.
Fakat bu ofis gücümüzü mahvetti.
But it ruined our office dynamic.
Ondan okyanus manzaralı bir köşe ofis istedikten sonra.
Right after I ask him for a corner office with an ocean view.
Evet, annem yeni bir ofis açti ve Ryan'in basinda olmasini istiyor
Yeah. My mom opened up a new office, and she wants Ryan to head it up, and... okay, I'm so sorry.
- Binadaki beşinci en büyük ofis.
- And fifth biggest office in the building.
Burasının büyük bir ofis olduğunu düşünüyor olabilirsin Tom ama burayı sana dar edeceğim.
You think this is a big office, Tom, but it's about to get really, really small.
Ofis saatlerini seçmeyi unutma.
And don't forget to pick your office hours.
Belki bir gün kendi şirketim olur. Bir ofis işletirim.
Maybe have my own firm someday... run for office.
Belki bir gün ofis işletirsin.
I hope to run for office someday.
Ofis girdiğim çekilişi hatırlıyor musun?
So anyway, Do you remember that ticket I bought at the office raffle?
Artık yok. Baştaki pahalı takibimiz var pahalı aletler var.Bu Lanet ofis var!
You got that expensive chase in the beginning, that expensive equipment, this fucking office...
Eskiden burayı ofis olarak kullanırdım ama... - Şehre yeni taşındım mı demiştin?
I used to use it as an office but... so you said you just moved to the city?
Bu arada, ofis aynıdır.
By the way, your office is the same.
Burası harika bir ofis...
It's a great office...
Ofis Parkta tamirci olarak çalışıyor.
He's been working maintenance in the office park.