Olacağız tradutor Inglês
27,013 parallel translation
Bunu halledeceğim ve her şey iyi olacak. Biz iyi olacağız, burası iyi olacak... -... ben ve Sarah, biz de iyi olacağız.
Hey, I have handled it, and it's gonna be fine, and we're gonna be fine and this is gonna be fine, and... me and Sarah, we're gonna be fine too.
Annenle sana göz kulak olacağız.
Your mom and I are gonna take care of you.
Sabırlı olacağız avukatın bizi aramasını bekleyeceğiz, sonra da eve gideceğiz.
We're just gonna sit tight, wait for the lawyer to call, then we're home-free.
Bu gece neredeyse yarı doluyuz ve gelecek iki hafta içerisinde % 80 olacağız.
We're almost half full tonight, and we're 80 % the next two weeks.
Daha fazla mum siparişi vereyim, madem bu akşam yoğun olacağız.
I should order more candles since we're gonna be busy tonight.
Kar maskesi takıyor olacağız.
We're gonna wear ski masks.
- Ben de dost olacağız sanıyordum!
And here I thought you and me was gonna be friends!
Her şekilde, istesen de istemesen de onları kurtarmak zorunda kalan kişi biz olacağız.
Either way, whether you like it or not, we're gonna have to be the ones to rescue them.
Anlaşılan umduğumuzdan daha uzun bir süre oda arkadaşı olacağız.
Looks like you and I get to be roomies for a little longer than we'd hoped.
Yardıma ihtiyacın olursa da yanında olacağız.
And if you need help, we'll be there.
Hepimiz o zaman yanında olacağız.
We'll all be there for you.
Gözetlemede olacağız.
We run surveillance.
Burada olacağız.
We'll be here.
Tamam, yani formülü çözebilirsek Collins'in yayın yaptığı ve Toby'i sakladığı yeri bulmaya bir adım daha yaklaşmış olacağız.
Okay, so if we can crack the formula, we're one step closer to finding out where Collins is transmitting and hiding Toby.
Toby, 30 saniye sonra sana ulaşmış olacağız.
Toby, we'll be to you in 30 seconds!
- Ondan önce aşağıda olacağız!
We'll be down well before then!
O zaman sanırım uygunun az daha altında kalmak zorunda olacağız.
Then I guess we'll have to be a little under optimal. Time's up!
Sağ kalmamızı sağladığın için sana duacı mı olacağız?
You gonna pray for us to make it out of here alive?
Dünyada kuvvetli bir güç olacağız.
We're going to be a powerful force in the world.
... ihtiyaç duyduğun ne varsa o olacağız.
We will be all that you need us to be.
Castle ve ben muhtemelen bir süreliğine ortalıktan yok olacağız...
Castle and I are probably gonna have to disappear for awhile...
Ben ve herkes seni bekliyor olacağız.
Me and everyone else will be waiting for you.
Ben ve Nyx sizi bekliyor olacağız.
Me and Nyx will be waiting for you.
- Bugünlerde, doğan güneş gibi olacağız.
One of these days, we will be like the setting sun.
- 2000 yılında kaç yaşında olacağız?
How old will we be in the year 2000?
Sadece ikimiz mi olacağız?
So just the two of us?
Çok yakında, ikimiz de ön taraftaki altı Tesla'dan birine sahip olacağız.
And pretty soon, you and I will both own one of those six Teslas out front.
Dört saatten az bir zaman içinde onun radarında gözükmüş olacağız.
We're gonna be on his radar in under four hours.
Bugün yeniden bir aile olacağız anne.
Today, we're gonna be a family again, Mama.
Sadece ben ve Cece olacağız ama biraz ateşe benzin sallamak istiyorum, anlarsın ya.
So, it's just gonna be me and Cece, uh, but I want to, you know, throw a little... gasoline on the fire, if you know what I mean.
Ben buradayım. Meredith az sonra gelecek ve hepimiz beraber olacağız.
Well, I'm here, and Meredith will be here any minute, and we will all be together.
Artık bahçe ailesi olacağız.
So... Well, we're gonna be an outdoor family now.
Evet, hemen geri geleceğiz....... ve böylece hiç zaman atlamamış olacağız.
Yes, we can come right back, and it's as if no time has passed.
Güvenli olacağız.
It's gonna be safe.
Böylece yanlış sonuçlardan sakınmış olacağız mesela eski bir soda kutusu gibi.
By programming their properties into our software, we're telling it what to look for underground.
Haklı, intikam konusu hariç tabii. Bir yastık kılıfından daha fazlasına ihtiyacımız olacağını varsaymak zorundayım.
She's right, except for the revenge part.
Yetişkin insanlarız. Bence birbirimize karşı dürüst olacağımıza dair söz verelim.
We're all adults here, and I think that we should just make a promise that we're always gonna be honest with each other.
Diğer hayatta hep beraber olacağımızı biliyorum.
I know we'll be together in the next life.
Yardıma ihtiyacınız olacağını düşündüm.
Thought you guys could use a hand.
Hem olacağı da tartışmalı çünkü hackerlerin uydu sinyalini bozmamız mümkün değil.
And it's moot, anyway, because we have no way to disrupt the hackers'sat signal to the ship.
Çünkü tatlı barımız beş saat sonra açılacak ve afişte benim de orada olacağım yazıyor.
'Cause our dessert bar opens in five hours, and it promises I'll be there on the flyer.
- Takımımızın varoluş sebebi tarihi korumak ama sen tılsımı düşmanlarımızla takas ettin. Böyle bir tercihin tarihe sayısız etkisi olacağına hiç şüphe yok.
Predicting history is our team's raison d'être, yet you traded the amulet to our enemies, a choice which will no doubt have countless repercussions on history.
Bu laboratuvarı yeniden açacağız ben de yeni STAR Labs Müzesi'nin yüzü olacağım. Muhteşem bir gizlenme şekli.
The perfect disguise.
Eğer gidiyorsam, yalnız olacağım.
If I'm going in, I'm going alone.
Howard kostümlü parti yapacağınızı söylemenin komik olacağını düşünmüş.
Oh, uh, Howard thought it'd be funny to tell me it was a costume party.
Her zaman birbirimizin yanında olacağımızı söylemiştik.
We said we'd always be here for each other.
Cevaplarımızın taraflı olacağını ve veriyi çöpe atacağını düşünürdü.
She felt our responses would be biased, and throw off the data.
Bir kadına ihtiyacımız olacağını ima etmiyorsun değil mi?
You're not implying we will need a woman, are you?
Beraber olacağımızı sanıyordum.
I... thought we were gonna be together.
Bunun veda konuşması olacağını düşünüyordum ama sonra kız arkadaşım bunu benden çaldı.
I guess I thought being valedictorian would be it, but then my girlfriend stole that from me, so I signed up for a talent.
Beni ararsanız, bileklerime kadar sıyrılmış varis çoraplarımla pencereden dışarı bakıyor olacağım.
If you're looking for me, I'll be peering out the window with my compression socks rolled down around my ankles.