Olayın tradutor Inglês
25,036 parallel translation
Ve sonunda bana, vurulma olayından hemen sonra yaptığınız konuşmadan bahsetti.
And she finally told me about the conversation that you two had right after the shooting.
Bir dahaki olayında ise bir aylığına tek kişilik hücreye kapatılırsın.
And the next time you have an incident, you will go to solitary confinement for a month.
Bütün gecedir ayaktaydım şu sağ forvet olayını düşünüyordum.
Just been up all night thinking about this whole right tackle thing.
Şu felç olayını, ne kadar küçük olsa da... ihtiyacımız olduğunda, bazı şeyleri ertelemek için kullanabiliriz.
- Oh! - This stroke, mini as it may be, might just allow us to get some delays if we need them later on.
Bana günün olayını hatırlattın.
That brings me to the theme of the day.
Sende "yaşasın" olayını bırak.
Stop being all "Whoo-yay" about it.
Benim hiç karım ölmedi ama "sonraki ilk kez" olayını birkaç defa yaşadım Mer.
I never had a wife die, but... I've had a few "first time afters," Mer.
Stanford olayını da anlattı bana.
She also told me about Stanford.
Evet, ama ben daha çok ilk defa seks yapma olayını diyorum.
Yeah, but I mean more so for the, you know, getting to have sex for the first time thing.
Henüz bu noktada tek eşlilik olayını konuşmadık.
Well, we haven't discussed the whole exclusivity thing at this point.
Bak. Bunu söyleyen kişi olmak istemezdim ama bu olayın iyice tuhaf hale geldiğini görüyorsun, değil mi?
Look, I didn't want to be the one to say this, but you realize this shit's getting really weird, right?
Bence bu Callie olayında sorun yaşamamızın sebebi, beni kıskanıyor olman.
You know, I think the reason we're having problems with this whole Callie situation is because you're jealous of me.
Loksat olayını çözmüş olabilirim.
I might have broken open LokSat.
Ben önemsiz bir insanım ve seni olayın dışına itseydim çok fazla vicdan azabım olurdu.
I'm a small person, and it would be a lot of guilt to carry around, putting you away.
Hayır, tamamen olayın dışında kaldım.
No, I totally stayed out of it.
Bu olayın bize döneceğinin farkında mısın?
You realize the heat that's going to come down on us?
Dükkan olayının büyük bir şey olduğunu biliyorum ve bu gece yanında olamadığım için özür dilerim.
I... I know that this store situation is a big deal, and... and I'm... I'm sorry that I wasn't there for you tonight.
Test sonuçlarını da, olayın üstünü kapatmayı da.
Not test scores and definitely not a cover-up.
Ormanda, olayın geçtiği yerde sığınaklarını ararken senin kıçını kurtardık.
In the woods, where the action is, looking for their burrow and saving your ass.
Andrew Barnes olayını düşünüyorduk.
We've been thinking about the Andrew Barnes situation.
Mach 2 hızında kıyafetlerin patlamasın diye sana sürtünmesiz kostüm yapmıştım. ... siz de beni abla-kardeş suçla savaş olayınıza karıştırmayacaktınız.
I make you a friction-proof suit so your clothes don't explode at mach 2, and you leave me out of your brother / sister war on crime.
Sonunda şu intikam olayını anlamaya başladın.
You are finally getting the hang of this whole revenge thing.
Sağlık yetkilileri bu olayın bir daha yaşanmaması için yeni güvenlik önlemleri alınacağını belirtti.
Health officials say new safeguards will go up to prevent this from ever happening again.
Teşekkür ederim, ama olayın durumu yüzünden ortak soruşturma yapacağız.
I appreciate that, but because of the profile of the incident, we'll be doing a parallel and independent investigation.
- Dewan yanlış bir şey yapmadı. - Olayın nerede gerçekleştiğini hatırlıyor musun?
Dewan wasn't doing anything wrong.
Hatta... istersen "Colt Bennett'la randevu kazanın" olayına da girebilirim.
Hey, you know, if you want, I'll even do that, uh, "Win a date with Colt Bennett" thing, as long as it's rigged and I get to pick the winner.
Bana özel olarak gelip Melissa olayını anlatmalıydın.
Probably, you should have told me about Melissa privately.
Sadece 3 tane Afrikalı-Amerikan vardı yargıç birini iş arkadaşının vurulma olayına tanıklık ettiği için çıkarttı diğerini de polis karşıtı olduğu için.
Only three African-Americans in the pool, judge removed one who'd witnessed a co-worker being shot, another for anti-police bias.
Müvekkilinin toplu davanın dışında kaldığını kanıtlayıp olayı kapatacaktın.
You prove his client isn't part of the class, and you shut this thing down.
Çünkü olayı çok iyi kavradıklarını biliyoruz.
Because we know they will be at a very high level of understanding.
Şu anda gelişmiş insan varlığını doğrulamak için olay yerine gidiyor olabilirdik.
We could be headed to the scene right now to confirm the presence of an enhanced person,
Biriniz onunla seks yaptığında olay elinizde patlayacak, farkında mısın?
You realize when one of you has sex with her, things are going to implode, right?
Dave Barton'ın olay sırasında başka yerde olduğunu doğruladık, Fakat Alan'ın yakın zamanda ceza kestiği veya kapattığı Tüm şirketlerle ilgili
Dave Barton alibied out, but we're getting a list of all the companies that Alan has either fined or shut down for violations recently.
Yasadışı bir olayı mı anlatacaktın, Glen?
Are you a whistle-blower, Glen?
Sayın yargıç, olayı tam anlamak adına müvekkilimle konuşmayı istiyorum.
Actually, Your Honor, I would like an opportunity - to examine him first.
O halde olay yerine gidip kanıtların düzgünce toplandığından emin olmak yeniden seçilmiş bir başsavcıdan yapması beklenen bir şey olmaz mı?
So, showing up at a crime scene, making sure evidence is collected properly... couldn't that be the action of a re-elected state's attorney wanting to ensure the-the highest standards?
Evet, iz takip birimi olay yerinde bulunan bir parça kumaşın kaynağını tespit etti özel bir kemerin darbe almasıyla, bağlı olduğu kuşaktan gelebilecek cinsten birşey
Yeah, the trace evidence unit I.D.'d a piece of fabric found at the scene as a flap torn from a pouch on a tactical belt.
Orada sadece oturacak. Çünkü bütün olay seninle ilgili kafanda olup bitenler... ve bunların saymaya, tekrarlı numaralara takıntılı ritimlere nasıl yansıtıldığı hakkında.
They just sit there because the whole thing is about you, what's happening inside your head, and how that's reflected in the counting, the repeated numbers, the obsessive rhythms.
Dükkan olayının büyük bir şey olduğunu biliyorum ve bu gece yanında olamadığım için özür dilerim.
Um... I... I know that this store situation is a big deal, and... and I'm...
Olayı atlatmamızın tek yolu bu. Sadece...
It's the only way we're gonna move past this thing.
Belki bütün bu Piper'ın suç ortağı olayıyla, seni yeniden delirtiyorumdur diye düşünmüştüm.
I thought maybe I was driving you nuts again, with the whole Piper's accomplice thing.
Doğru kızın olayı bu zaten.
That's the thing about the right girl.
Son anlarında olay çıkarmanın yararı yok.
No use in making a scene in your final moments.
Olay mahalindeki bir kaynaktan edindiğimiz bilgiye göre Yıldızın cinayetiyle ilgili araştırmayı yürüten kişi Meşhur gizem yazarı Richard Castle'dan başkası değil
A source at the scene reveals that leading the investigation into the star's murder is none other than acclaimed mystery writer Richard Castle with an assist from the NYPD's 12th Precinct.
O olayın yasını tuttum.
I mourn that.
Lütfen izin ver yeniden arkadaşın olayım.
Please let me be your friend once again.
bir telefon et ve bırak avukatın olayım?
Heywood Jahelpme... by giving me a call and letting me be your lawyer?
- Başınıza hiç korkunç bir olay geldi mi?
Has anything terrible ever happened to you?
Olay şu ki Wes'in karısını tanırım.
The thing is... I knew Wes'wife. We sang in choir together.
Olay yerinde olmasını anlarım.
I can put him at the scene.
Ayrıca şu büyük aşk olayıyla da resmen sıvadın.
And you know, the whole "Big Love" thing, that was maybe not the best recovery.