Olması tradutor Inglês
136,644 parallel translation
Ama siyah beyaz olması hoşuma gitmişti.
But I loved the fact that it was in black and white.
Katil ya da hayvan doldurucusu değilseniz dolabınızda mecazi değil de gerçek iskeletler olması çok zor.
Unless you are a murderer or a taxidermist, it is rare to have actual skeletons in your closet, as opposed to metaphorical ones.
Ama bir kaza olmasını sağlayıp servetlerini almak için hâlâ vaktimiz var!
But there is still time to cause an accident and get their fortune!
Güney Amerika'da tanıdığınız yoktur herhâlde, hem gönderen adresinin sekreterimin adresi olması da saçma.
I can't imagine that you know anyone in South America, or why the return address is from my secretary.
Bu kasabanın, annenizle babanızı asla unutmayacak olmasının bir sebebi var.
Oh, yeah. There's a reason this town will never forget your parents.
Bu, Baudelaireların sormuş olmaları gereken soru, sevgili Beatrice'imin vefat ettiği gün sormuş olması gereken soru.
It's the same question that the Baudelaires should've asked, my beloved Beatrice should've asked on the day that she died.
Tuzak olmasıyla ilgili ne söylediğini hatırlıyor musun?
- You remember what you were saying about... About that it might be a trap?
Görev kötüye giderse haritanın pazarlık kozun olmasından korkuyorsun. Hayatını kurtarmak için başka bir şey önerirsin.
You're afraid if this mission goes bad... the map is your bargaining chip, something else to offer...
Bir şeyler olması gerek.
- There has to be.
Kasanın raflardan çok olmasını bekliyorduk.
We expected more vault, less shelving.
Belki de olması gereken oluyordur.
Perhaps there is what may be and what is meant to be.
Böyle olması gerekmez.
It needn't be like this.
Çocuğun adam olması gerekmiyor.
The boy needn't become the man.
Böyle gibi olması gerekmez.
It needn't be like this.
Daha güçlü olması gerekiyor.
It needs to be stronger.
Benim gibi birinin burada olmasının ne demek olduğunu bilemezsin.
You have no idea what it's like for me in here.
Bunun olmasına izin veremezdim.
I couldn't let that happen.
Bunun olmasını istemezdim.
I didn't mean for that to happen.
Tercih hakkım olmasını istiyorum.
I want to choose.
Hala yakalanamamış olmasına inanamıyorum.
I still can't believe he hasn't been caught.
Bu kadar zaman geçmiş olmasına inanmak zor.
[Scoffs] It's hard to believe how much time has passed.
Her gün masum insanlara bu kadar yakın olması tüylerimi ürpertiyor.
I mean, just the idea that he's getting this close to innocent people on a daily basis makes my skin crawl.
Rahip cinayetinin farklı olma sebebi iki farklı şüphelinin olması olabilir mi?
So what if the black magic priest's murder felt like a different kill because they're two different unsubs?
Kafamda başka insanların olmasından yoruldum.
God, I'm tired of having other people in my head, you know?
Eski iyi Major yeni Major'ın büyük bir pislik olmasını mı planlıyor?
Is Good Old Major planning on New Major being a real dick?
Bunların olmasını hiç istemezdim.
I never intended for any of that to happen.
Doktor çağırmaya gitmiş olmasından korktum.
I was fearful he'd gone to call for the doctor.
Ara sıra, huzursuzluk veren korkunç bir duygu çörekleniyor. Hepsinin bir rüya olmasından korkuyorum.
Every little while, this horrible, sickening feeling would come over me, and I'd be so afraid that this was all a dream.
Green Gables'ın böyle uzak olmasının bir sebebi var mı?
Is there a reason why Green Gables is so secluded?
Bir şeyin farklı olmasını dilemek onu farklı yapmaz.
Wishing something is different than it is will not make it so.
Bununla birlikte bu şansımın hiç olmayacak olması üzücü.
Nevertheless... it's a shame I'll never have the opportunity.
Marilla'ya bu konuşmadan bahsetme. Seni yetiştirmekten onun sorumlu olmasına karar verdik.
Don't tell Marilla we had a conversation, on account of we decided raising you was her department.
Miley Perry Gomez'in hayranlarının sağır olmasını istediğini sanmıyorum.
I don't think Miley Perry Gomez wants her fans going deaf.
Ken'in bunu bilmesinin tek yolu Winslow'un ona söylemiş olması.
The only way Ken would have had that information is if winslow had told him.
Her şeyden haberin olmasına rağmen onu orada terk ettin.
You let them put him in that place when you knew.
Yatıştırıcı rasyonel zihninin burada olmasını engelliyor.
The sedation keeps his rational brain from being here.
Benim başkanımın da o toplantıda olması gerek, Roan.
My chancellor needs to be at that meeting, roan.
Yalnız olması gerekiyordu.
She was supposed to be alone.
Octavia, Clarke'ye bir şey olmasına müsaade etmeyecek. Ben de etmeyeceğim.
Octavia won't let anything happen to Clarke, and neither will I.
Olması gereken dozda.
Just the right amount.
Bunun olmasına izin veriyorsun.
You let this happen.
O labaratuvarda kendime olmasına izin verdiğim şey...
The things that I let myself do in that lab...
Kimse istemiyor ama olması gereken bu.
No one wants this, but this has to be done.
Başaramazsak, boşuna öldü, bunun olmasına izin vermeyeceğim.
If we don't, she died in vain, and I'm not gonna let that happen.
Aram, bizde Farook'un bir resmi olması lazım.
Aram, I gather we have a picture of farook.
Öyle olması gerekiyordu.
Had to be.
Soluk benizli olması seni üzüyor mu?
Are you upset because he's white?
Bufalo Avcısı'nın acı içinde olması beni nasıl hisettiriyor biliyor musun?
You wanna know how I feel about the buffalo hunter being in pain?
Söylesene Charles, kendi kovboylarınızdan birinin Mexikalı haydutları evinizin önüne kadar getirmiş olması canını sıkmıyor mu?
Tell me, Charles, does it not bother you that one of your own vaqueros led the greaser bandits to your front door?
Çocuklarımın yanımda olmasını istiyorum.
I want my kids here with me.
Nasıl olmasın?
I've had some qualms myself.