Olmaz tradutor Inglês
117,733 parallel translation
- Bence sıkıntı olmaz.
I think you can handle...
Bunların hepsi halkla ilişkiler açısından tam bir kabus olmaz mı?
Won't all this be a PR nightmare?
Hala görevdeyken adaylığımı koymam etik olmaz.
It's unethical for me to run while...
Bu güzel çikolata ıslanıp erirse olmaz.
Can't let this beautiful chocolate melt in the rain.
Hayır... Ben burada dikilirken olmaz.
No, um... not while I'm standing here.
Uçaklar sızar Düz Olmaz Üzerine Güç Yetkilendirdiğinde.
Wipers flapping away as he powers onto the Isn't Straight.
- Sakin olmaz mısın?
- Can you do keepy-uppy?
Bu hiç iyi olmaz, bu sıkıntı.
That really doesn't get any better, that sting.
İlginçtir, var Terörist saldırılar olmaz O zamandan beri İskoçya'da.
Interestingly, there have been no terrorist attacks in Scotland since.
Hız sınırlarını kaldırırsanız, Insanlar birdenbire ansızın olmaz Köprü desteklerine doğru sür Saatte 200 mil hızla.
If you remove the speed limits, people don't all suddenly drive into bridge supports at 200 miles an hour.
Biliyordum çünkü, daima komodinin arkasında olur. ... ve hiç bir zaman hatalı röle anahtarı olmaz.
I knew because your holster is always behind the night stand, and it's never a faulty relay switch.
Bilim olmaz.
No science.
Şu şeyi bulup buradan gitsek olmaz mı?
Can we just find this thing and get the hell out of here?
Umarım bir sorun olmaz senin için.
Hope you don't mind.
Belki de her zaman yapmamız gereken buydu... zamanda geriye gidip etki yapmak, o zaman paradoks olmaz.
Unless we were always meant to go back in time and affect the timeline, in which case... maybe it's not.
Şimdi olmaz, meşgulüm.
Not now, I'm busy.
Saldırmasanız olmaz mı?
Wouldn't be if you don't attack them.
Savaş olmaz, kimse ölmez ailelerinize, evinize dönersiniz.
No fighting. No one dies. You get to go home to your families.
Korumam var diye ihtiyacım olmaz sanıyordum.
I didn't think I needed one, because I have a bodyguard.
Doğru, yine de, gemisi olmayan ordu olmaz.
Yeah, still, not much of an army without ships.
Umarım o zamana kadar geç olmaz.
Hopefully by then, it's not too late.
Kesinlikle olmaz!
Absolutely not!
Eğer karanlığa inmelerine izin verirsek, bunun geri dönüşü olmaz.
If we let them descend into darkness, there's no coming back.
Ryder'ın kırpıcıları kesinlikle çevrede devriye geziyordur. - N'olur n'olmaz göçebelerden biri haris hisseder diye.
Ryder's Clippers are there strictly to patrol the perimeter just in case a Nomad feels ambitious.
Kaç baronla karşılaştın? Hayır olmaz.
How many Barons have you met?
Ne olur ne olmaz diye.
They are just in case, yeah.
Elinizi sıkardım ama pek hijyenik olmaz.
I'd shake, but it wouldn't be sanitary.
Artık olmaz.
Not anymore.
Benim evimde olmaz.
Not in my house, no.
- Evet, olur! Hayıri olmaz!
- No, it doesn't.
Taşı öğütüp parçacıklara ayırmak sonra da bunları yutmak yeterli olmaz.
What they haven't figured out yet is that grinding down the rock and isolating the particles and ingesting them isn't enough.
- Tek başına olmaz.
Not by itself.
Olmaz!
- I don't know. No fucking way.
Sabaha asla gerçekten şansımız olmaz Sadece konuşmak için, anlıyor musun?
We never really get a chance in the morning to just talk, you know?
Hayır olmaz.
No, he won't.
Corny'de öyle olmaz.
Not the Corny.
Isı, lechon'un diğer kısımlarına ulaşmazsa çıtır çıtır olmaz, derisi lastik gibi olur.
If the heat does not reach the other parts of the lechon, it will not be crispy, and the skin will be rubbery.
O olmaz.
Not that one.
Ama şimdi olmaz.
But it's different now.
Şimdi olmaz.
I'm different.
- Havuz suyu sıcak mı? - Bence sıkıntı olmaz.
You wouldn't actually hurt them?
Bunların hepsi halkla ilişkiler açısından tam bir kabus olmaz mı? Kaybedeceğimiz onca para da halkla ilişkiler açısından kabus olur. Üstüne de parayı kaybettiğimizle kalırız.
That you took responsibility for it and... that you stood up for me.
Hala görevdeyken adaylığımı koymam etik olmaz.
They're practically Pringles.
Pozisyonunu göz önüne alırsak, bu hiç etik olmaz.
With your position, that would be unethical.
Bir içki içsem fena olmaz.
I could use a drink.
Bobby Axelrod'un bana hayatımı veren ya da kaybetmememi sağlayan adam olduğunu söylemek abartı olmaz.
It's no exaggeration to say that Bobby Axelrod is the man who gave me my life, or at least let me keep it.
Kötüleme veya şantaj olmaz mı?
No... bad mouthing, blackmail?
Şimdi olmaz evlat.
You're being rude.
Olmaz.
No.
- Öyle bir şey olmaz!
- It doesn't exist. - Yes, it does.
Kimsenin haberi olmaz.
No one's the wiser.