Opened tradutor Inglês
10,804 parallel translation
Herkese bacaklarını ayırıyordu.
She opened her legs for everyone.
Daha önce açtı, eminim bir daha açar.
He's opened one before. I'm sure he'll do it again.
Birbirimize güvenebilelim diye sana kendimi açtım beni aşağılayabilmen için değil.
I opened up to you so that we could build trust, not so that you could humiliate me.
Sam ona işinden bahsettiğine göre birkaçı daha bunu yapmış olmalı.
So, if Sam opened up to her about work, then some of the other traders must have too.
Açtığım 12. çöp poşetinde.
In the 12th garbage bag I opened.
Babam gözlerini açtı.
Doctor! My dad opened his eyes!
Açalı yıllar oldu.
It's been ages since I opened.
Evet, ilk lanet sona erdiğinde burayı Peter adında biri açmıştı.
Yeah, when the first curse ended, this Peter guy opened this place.
Cadı fırını açtı, Gretel'i fırına koymak için ateşi besledi.
And then the witch opened the oven, stoked the flames, ready to put Gretel inside.
Annemi öldüren adamı yakaladım. Ama bunu yapınca, dünyamızı yeni tehditlere karşı açık hale getirdim. Bu tehditleri engelleyebilecek kadar hızlı tek kişi ise benim.
I hunted down the man who killed my mother, but in doing so, I opened up our world to new threats, and I am the only one fast enough to stop them.
- Nevins onu açtığında...
When Nevins opened it...
Nevins açtıktan sonra Çömleğin içinden ne çıktı?
What was inside the case after Nevins opened it?
Bir keresinde denizin dibinde olan 500 yıllık dev bir istiridyeyi sadece çıplak çengelimle açtım.
I once opened a 500-year-old giant clam at the bottom of the ocean with my bare hook.
Gözlerini açtığın andan itibaren eğitime başlamanı istemiştim.
I wanted you to start training the moment you opened your eyes.
Marcel'in burayı vampirler için açtığına eminim.
Pretty sure that Marcel opened this place for vampires.
Daha geçen ay açıldı.
It just opened last month.
Başarı korkundan bahsetmiştin.
You opened up about your fear of success?
Bu kapı Bayan Smulders'in ölümünden beri açılmadı,... bu da tek anahtar, bu nedenle...
This door has not been opened since Mrs. Smulders'death, and this is the only key, so...
Annemi öldüren kişiyi yakaladım ama bunu yaparken, dünyamız için yeni tehditler başlattım. Ve bunu durdurabilecek kadar hızlı olan tek kişi benim.
I hunted down the man who killed my mother, but in doing so, I opened up our world to new threats, and I am the only one fast enough to stop them.
Kızın güvenliğinden kaygılanmaya başladım. O yüzden kapıyı açtım ve sonrasında... İşte o zaman onu gördüm.
I became anxious for the girl's safety, so I opened the door and that's... that's when I saw it.
Kapı açıktı, ben de...
the... the door was opened, I was...
Biliyor musun, sana az önce kendimi açtım böylece senin yerinde olmanın nasıl olduğunu bildiğimi gösterecektim ama olmuyor.
You know what, I just opened myself up to you To show you that I know what it's like to be you, But I don't.
Bana açıldığına göre ben de sana açılacağım.
And since you've opened up to me, I'm going to open up to you.
Sana tek bir çözülmemiş konuda açıldım onu da yüzüme vuruyorsun.
The only unresolved issue is I opened up And you're turning on me.
- Hediyeni açmamışsın bile.
You haven't even opened your present!
Annemi öldüren adamı yakaladım. Ama bunu yapınca, dünyamızı yeni tehditlere karşı açık hale getirdim.
I hunted down the man who killed my mother, but in doing so, I opened up our world to new threats.
Ama o sadece Flash'a açıldı, bana değil.
The thing is, I mean, she only opened up to Flash, not me.
Tekillik tarafından açılan 52 gedikten biri şehrin tam 400 m yukarısında.
One of the 52 breaches opened by the singularity is 1 / 4 mile directly above the city.
Yaram açıldı.
My scar opened up.
Bir şey daha gördüm. Vücutlarında çarpı şeklinde yaralar olan korkmuş insanlar. Gözlerimi açtığımda on dakika geçmişti.
I just had another vision, a flash of horrified people with x-shaped wounds on their skin, and when I opened my eyes,
Şimdi onu geri alabilir miyim lütfen?
I opened up Pandora's rock, so can I have it back, please?
Bu salonu savaşçılar için açtım.
I opened this gym for warriors.
- Açılabilir mi?
Can it be opened?
Ona kapalı olan bir dünya açtım.
I opened up a world that would've been closed to him.
Dört ay önce bu kulübü açtın.
Four months ago, you opened up this club.
Gözlerimi açtı.
It opened my eyes.
Bir ameliyathane müsaitmiş.
An O.R. opened up.
Tam burada, bu odada kalbini açtık.
We opened up his heart right here in this room.
Onların dostluğunu kazandığımı, Omec'lere kapılarımızı açtığımı ve onlarla kaynaşarak yaşayacağımızı sandım.
I thought I could win them over, and I just opened the door to the Omec and let them come in and help themselves.
Bir kapı açtım...
I opened a door...
Hapishane 2010 yılında ilk açıldığında gardiyanlar, yeni gelen mahkûmlara etkili bir mesaj vermek istemişler ve bu oryantasyon videosunu hazırlamışlar.
When the prison first opened in 2010, the guards wanted to send a strong message to the new inmates, so they made this orientation video.
Okullar açılmadı.
No schools opened.
Bankalar açılmadı.
No banks opened.
Ama, var ve bu konuyu sana anlattım ve sen de gözlerimin içine bakıp Mike'ın ortaklığını bana tuzak kurmak için kullandın.
Well, I am, and I opened up to you about it, and then you looked me in the eye, and you used Mike's partnership to lure me back.
Ve bu konuyu sana anlattım, ve sen gözümün içine bakıp Mike'ın ortaklığını bana tuzak kurmak için kullandın.
And I opened up to you about it, and then you looked me in the eye, and you used Mike's partnership to lure me back.
Beni Excalibur'a bağladığında gözlerimi açmış oldun.
When you tethered me to Excalibur, you opened my eyes.
Facebook'u açtım, gördüğüm ilk bildirim herkesi Meydan'a çağırıyordu.
I opened Facebook and the first post I saw said to come to Maidan.
Bir dahaki açışım bir buçuk ay sonra oldu.
The next time I opened it was a month and a half later.
Bir yiyecek merkezi açtık. Sıcak tutan giysiler dağıtacak bir yer belirledik.
We opened a food center, and a drop-off to provide warm clothes.
- Açtı mı gözlerini? - Evet.
- He opened his eyes now?
100 yıldır açılmamış gibiydi.
Looks like it hasn't been opened in 100 years.