Orestes tradutor Inglês
86 parallel translation
Bu biraz Orestes'in Klytaimnestra hakkında yakınmasını dinlemek gibi.
It's rather like listening to Orestes gripe about Clytemnestra.
İnanılmaz. Beni istiyor, Oreste'yi değil.
And what's even more incredible, she chose me over Orestes.
Hey, Orestes, bana yardım et.
Hey, Orestes, gimme a hand.
ORESTES :
ORESTES :
Orestes! Orestes!
Orestes!
Direniş hareketi büyüyor, Electra.
I got a message from Orestes.
Orestes'ten bir mesaj aldım.
I'm leaving for the mountains to find him.
Oreste tecritte.
Orestes is in solitary.
Orestes, tiyatroyu bulamazsak büyükbaba ölecek.
Orestes, grandfather will die if we don't find a theatre.
Senin adın Orestes mi?
Is your name Orestes?
Orestes, beni şehre götür.
Orestes, take me to town.
Orestes.
Orestes...
Orestes.
Orestes.
Bu Orestes'e ( Agamemnon ile Klytemenestra'nın oğlu. Babasını öldüren, annesi ile sevgilisinden intikam aldı ) olan şey!
This is what happened to Orestes!
Ama Furyler'in Orestes'e yaptığını duyduğumdan beri... bugünün asla gelmeyeceğini umuyordum.
But ever since I heard what the Furies did to Orestes...,... I've been hoping against hope this day'd never arrive.
- Bu Orestes'in içinde olduğu pislikle aynı.
This is the same mess that Orestes was in...
Orestes?
Orestes?
Benim Orestes!
My Orestes!
Başka ne sebep gösteriyorlar, Orestes?
What other reason is given, Orestes?
Cesursun, Orestes.
You have courage, Orestes.
Orestes, eğer kaderimde varsa, ölürüm.
Orestes, if it is my destiny to die, I will die.
Aferin, Orestes.
Well done, Orestes.
Majesteleri, Lord Orestes.
Your Majesty, Lord Orestes.
- Orestes, geri çekil!
- Orestes, fall back!
Orestes, biz yatıyoruz.
Orestes, we're retiring.
Sen sadık bir hizmetçisin, Orestes ve dostum olarak kabul ettiğim birkaç adamdan birisin.
You're a loyal servant, Orestes, and one of the few men I've ever counted as a friend.
Orestes in annesi babasına kıydı.
Orestes mother killed his father.
- Juri Orestesi masum buldu.
- The jury found Orestes innocent.
Bu Gringo Oretes bir seyyar satıcıydı. Ama at arabası yerine uçağı vardı.
This Gringo Orestes was a peddler who had a plane instead of a cart.
Peki Orestes'e niye ödeme yapıldı?
And what was Orestes paid for?
Orates'in kendi kendine konuşma huyu vardı.
The Gringo Orestes had the habit of talking to himself.
O nedir, Orestes?
What is it, Orestes?
- Prestis.
- Orestes.
- Bu doğru mu? ...
Is this true, Orestes?
Senin boyun fazla uzamış Arestes, kimin omuzlarına bastığını unutmuşsun.
You've grown so tall, Orestes... you forget whose shoulders you stand on.
Kesinlikle farkındayım Arestes.
I know perfectly well, Orestes.
Bazen onun sadece bir çocuk olduğunu unutuyorsun.
Orestes, sometimes I think you forget he is just a boy.
Bu Orestes babası kadar aptal biri.
This Orestes also foolish as his father.
Bunu neden diyorsun Orestes?
Why say that?
Orestes, hangi yetkiye dayanarak tanrının yaptıklarını yargılıyorsun?
What authority do you judge the work of God?
Sence Orestes?
And you, Orestes?
Ben Orestes Orestes'in oğluyum.
I am Orestes, son of Orestes.
Orestes sen bende uyum bulduğunu söylüyorsun.
Orestes... You say you have found harmony in me.
Orestes, sen değil miydin...
Orestes, as this with you warrior...
Orestes birazdan burada olur.
Orestes and should be here by now.
Hiç bir somut önerisi yokken neden Orestes'i gelip görmek istiyor ki?
Why would I want to come to see Orestes - without concrete proposals?
Orestes!
Orestes!
Orestes silahını teslim etmedi.
Orestes hasn't turned in his weapons.
- Orestes.
- Orestes! What?
Orestes
Orestes!
Oeste!
That's Orestes!