Otelde tradutor Inglês
5,135 parallel translation
Sorunsuz bir geçmişe sahip, düz bir öğrenci, varoş bir otelde bir fahişeye dönüşür.
Straight-A student, no history of trouble, on a dream European vacation turns into a hooker in a ratty hotel.
Erika otelde olduğu sürece bu I.P. adresine defalarca girilmiş.
The server IP was accessed multiple times a night nearly every night Erika was at the hotel.
Çünkü pis bir otelde mahsur kaldık.
Because we were stuck in a fleabag motel.
O otelde olduğumu nasıl öğrendiniz peki?
How'd you know I was at that hotel, anyway?
Siz bu gece, bu otelde mi çalışıyorsunuz?
Are you, uh... working here at the hotel tonight?
İstersen otelde dinlen biraz.
Cool off a bit in the hotel, if you want.
Gitti. Gece otelde bile kalmadi.
She hasn't even slept at the hotel tonight.
Rusların ajanları hala otelde, değil mi?
The Russians still have agents back at the hotel, right?
Sofia'yla beraber geceyi bir otelde geçireceğiz.
Sofia and I are spending the night at a hotel.
Otelde kalmasına müsaade mi edeceğiz?
We're gonna let her stay at a hotel?
Eğer Zamani'yi yakalamak istiyorsanız eski bir arkadaşının onu görecek ve en sevdiği otelde kalacak özgürlükte olduğuna inanması gerekiyor.
If you want to capture Zamani, he has to believe I'm moving freely... in touch with old friends, staying in one of my favorite hotels...
- Eee? Tenha bir otelde o erkeklerle birlikte kalamazsınız.
You're not staying in a Midtown hotel with all those boys.
Otelde mi yaşıyorsun?
You're living in a motel?
O otelde insanların öldüklerini gördüm.
I watched people die in that hotel.
Otelde kalıyoruz. Okula gitmiyoruz.
Uh, we're staying in a hotel, we're missing school.
Önümüze ilk gelen otelde durduk.
We stopped at the first hotel we came to.
Evet, otelde.
Yes, in the hotel.
Bir otelde mi ne tanışmışlar.
They met in a hotel or something.
Otelde olduğunuzda, yatağın altına koy.
When you're at the hotel, put it under his bed.
Otelde mi?
At a hotel?
Bizim kaldığımız otelde kalmış.
Stayed in the same hotel we did.
Eğer onun hafızasına erişebilirsek, o sırada otelde olanları görebiliriz bir şekilde.
If we can access her memory, we might be able to see what happened in the hotel that night.
Otelde pek rahat edemedim.
Oh, the palace royale didn't suit me.
Fi, Jesse Libyalılar otelde sizi görmedi.
Fi, Jesse, the Libyans didn't see you back at the hotel.
Otelde dinleniyor.
She's resting back at the hotel.
Otelde neler olduğunu biliyorum.
I know what happened there.
Bu gece için iki otelde rezervasyonunuz var. Aura Motel ve Vilina Vlas Otel'de.
You're booked into two hotels room for tonight, motel Aura, and hotel Vilina vlas.
- Berlin'de, aynı otelde mi kalacaksınız?
In Berlin. In the same hotel.
Ve eger dinlediyse otelde sizi bekliyor olacaktir.
And if he's listened to it, he'll be waiting for you at the hotel.
Tamam, ben digerlerini arayayim bizimle otelde bulussunlar.
All right, I'll contact my associates, Then have them meet us at the hotel.
Gece Sofia'yla beraber bir otelde kalacağız.
Sofia and I are spending the night at a hotel.
Otelde mi kalıyorsun?
Um, are you staying at the hotel?
Otelde ne yaptınız peki?
What about at the hotel?
Bu şık otelde sizin ne işiniz var?
What the hell are you two doing loitering in this fancy hotel?
Otelde ne işi varmış o zaman?
What was he doing at he hotel?
Yani Frost, aslında otelde olduğunu ve Parkman'ı öldürdüğünü düşündüğümüz sırada kendi arabasında silahla öldürülüyor, öyle mi?
What, so Frost got shot in his car at almost the exact same time that he was supposedly in the hotel stabbing Parkman?
Otelde kalacağım. Ne?
- I've checked into a hotel.
Peki otelde ne kadar kalacaksın?
So how long are you going to stay at the hotel?
- O yüzden mi otelde kalıyorsun? - Evet.
- So you check into a hotel?
Thaulow delegelerin kaldığı otelde kalıyor.
Thaulow is here where the delegates will be staying.
O zaman otelde kalıyordum ama.
When I stayed at the hotel.
Wingfield bir otelde kalıyor gibi.
Looks like Wingfield has been staying in a hotel.
Yani Andrew Goodman bu otelde kalıyor.
So this is Andrew Goodman's hotel.
Otelde birşeyler içtik.
We grabbed a drink at a hotel.
Komşulardan biri, kurbanın yakın bir otelde temizlikçi olarak çalıştığını söyledi.
One of the neighbors said the victim was working as a maid at a nearby motel.
O otelde bir adam vurularak öldürüldü.
A man was shot and killed in that hotel.
Doğru, geceyi bir otelde geçirdim.
Yeah, I, um, I spent the night at a hotel.
Nigella onunla otelde görüşebileceğimizi söylüyor.
Nigella says we can see her at her hotel.
- İtiraf etmeliyim uzun zaman sonra ilk kez keşke köhne bir otelde daha uzun süre kalabilseydim diyorum.
I wish I could stay at a crummy hotel longer.
- Hem şehirde hem de otelde hiç anıt görmedim.
- I didn't see any memorial in the city or at the hotel.
- Hayır, otelde kalıyorum.
- No, I'm staying at a hotel.