Pacey tradutor Inglês
1,516 parallel translation
Jack, masum Pacey.
Jack is innocent, Pacey.
Ama sen, o sınıfta ne yaptığını biliyordun.
But you. Pacey, you knew exactly what you were doing in that classroom.
- Pacey'yi çalışacağı hamburgercide ziyaret eder ve onu tıkınırken izlersin.
- I'm sure you'll come back and visit Pacey at whatever fast-food joint he's flippin'burgers at.
Bu arada, Pacey'nin beladan uzak durmasını sağla, olur mu?
In the meantime, keep Pacey out of trouble for me. Will ya?
- Tipik bir baba, Pacey.
- Your father's classic, Pacey.
- Pacey, dalga geçiyordu.
- Pacey, he was obviously kidding.
- Pacey, halatı al
- Pacey, start the line.
- Pacey, diğer her şeyi senin yapman lazım.
- Pacey, I need you to do everything else.
- Bunu anlamaya çalışıyorum, Pacey.
- This is what I mean, Pacey.
Pacey?
Pacey?
Bu Pacey'nin asla erişemeyeceği bir şey!
C'mon, it's an icon Pacey couldn't possibly live up to!
- Pacey, hadi. Sen ve ben.
- Pacey, c'mon, you and me.
- Bak, Pacey, sana sert davrandığımı düşündüğünü biliyorum ama benim işim seni korumak.
- Look, Pacey, I know you think
Bir şey deneme, Pacey.
Don't try or nothing here, Pacey.
- Kaybetmenin kötü tarafı yok Pacey, yeterki zerafetle kaybet.
- Listen, there's nothing wrong with losing, Pacey, as long as you do it gracefully.
Okul nasıl gidiyor, Pacey?
So, how ya doin'in school, Pacey?
Aferin, Pacey.
Good man, Pacey.
- Geç şuraya, Pacey.
- Get in there, Pacey.
Bunu sen al, Pacey.
Here, you take this, Pacey.
Pacey, kör budala.
Oh, Pacey, you blind idiot.
- Kes şunu Pacey.
- Stop it, Pacey.
Sanırım Pacey sabırsızlanmaya başladı.
I think Pacey is starting to get impatient.
Ama Jen, sorun Pacey değil.
But, Jen, Pacey's not the problem.
Pacey'de çalışmak için bütün gece uyanıktım.
I was up all night studying at Pacey's.
Demek istedim ki bütün gece Pacey'de sevişiyor muydun yoksa doğum kontrol işlerine yatak odan dışında mı devam ediyorsun.
It meant either you were at Pacey's having sex all night or you've started your own birth control business out of your bedroom.
Bessie, bütün bir yazı Pacey ile yalnız başıma teknede geçirmem için bana izin verdin.
Bessie, you let me spend an entire summer sailing around on a boat with Pacey, alone.
Pacey, anlıyorum.
And, Pacey, I get it.
Hayır, hayır.
No, no. Pacey.
Pacey. Pacey, hayır.
Pacey, no.
Pacey, kes şunu.
Pacey, stop it.
Bay Broderjek berbat bir İngilizce öğretmeni olabilir ama tiyatro yönetmeni olarak daha da berbat Pacey.
Okay, listen. Mr. Broderick may be a lousy English teacher but as a theatre director, he is probing new lows, Pacey.
Hayır, bir dakika. Pacey, teoride senin karakterin böyle konuşabilir. Ama içerikte öyle değil.
In theory, your character may deliver his lines like that but in concept, no.
Pacey, az önceki halin.
- Wait, wait, Pacey. That, just now.
Peki Pacey, sen ifadesiz okumanı yap.
Okay. Fine. Pacey, do your deadpan thing.
- Hayır Pacey, hayır dedim!
- No. Pacey, I said no.
- Pacey, hayır dedim.
- We need that kind of passion.
- Harika!
- Pacey, I said no!
- Pacey, hayır dedim ama.
Pacey, I said no.
Uzun mesafeli ilişkilerde, normal ilişkilerdeki gibi kurallar ve tanımlamalar olması gerekmez. - Hayır, gerekmez.
Pacey look, long-distance relationships don't necessarily follow the same rules and definitions as regular relationships.
İstediğini söyle ama peri masalı olsun olmasın ben yine de hissettiğim şeyleri hissediyorum Pacey.
Say what you will, but fairy tale or not I still feel what I feel, Pacey.
İyi bir hafta sonu geçirmeye çalış Pacey.
Try to have a good weekend, Pacey.
Buzz Thompson. Pacey Witter'la tanış.
Buzz Thompson, meet Pacey Witter.
- Pacey.
- Pacey.
Diğer dört adamın ne tür sorunları vardı bilmiyorum ama bu dünyada Pacey Witter'ın baş edemeyeceği çocuk yoktur.
There's not a kid on Earth that Pacey Witter can't handle.
Ne söylememi istiyorsun Pacey?
What do you want me to say, Pacey?
Pacey Witter. Hayatımda her zaman gerçeği söyleyen tek insan.
Pacey Witter, the only person in my life who ever speaks the truth.
Aynı Pacey'nin söylediği gibi.
Just like Pacey said. This is the real thing. "
- Aynen söylediğim gibi Pacey. Beni tanıyorsun.
Exactly what I said, Pacey.
Pacey Witter.
- Pacey Witter.
Pacey.
Pacey.
Dawson ve sen diyecektim Pacey.
I was going to say you, Pacey. Okay.