Parkin tradutor Inglês
55 parallel translation
otoparkına...
♪ In the parkin'lot ♪
Harika bir hayvan ama Las Vegas'ta bir otoparka ait değil.
Yes, sir, he's an amazin'animal, but he don't belong in a parkin'lot in Las Vegas.
PARKIN KENARINDAKİ EV
HOUSE ON THE EDGE OF THE PARK
Billy Parkin'dan beri kimse.
Not since Billy Parkin lived here.
Billy Parkin?
Billy Parkin?
O rezil okulda park yeri yok.
They ain't got no parkin'at that stinkin'school.
Onun en hızlı toplarını yiyecekler ve park yerindeki bazı arabalar hurdaya dönecek.
This ain't football. All they're gonna do is just take into his fast balls and dent some cars out in the parkin'lot.
- Parkin.
- Parkin.
Bay Parkin.
Mr. Parkin.
Parkin. Bacağınıza ne oldu?
What happened to your leg?
Parkin burdaydı.
Parkin's been.
Belki seni yukarı çıkartıp park saati gibi ihlal etmeliyim.
Maybe I'll take you upstairs and violate you like a parkin'meter.
Arabaya servis yerleri park alanı değildir ki.
Drive-through's not for a-parkin'.
Hey, bakın kimi buldum araba parkında gezinirken.
Hey, look who I found hanging'out by the parkin'lot.
Ön tarafa, çimlerimin üstüne kimsenin park etmesini istemedim.
They're what? Didn't want anyone parkin'on my grass out front.
Büyük tabela, göze batar ve üstgeçit doğrudan otoparka iniyor.
Big sign, can't miss it, and the overpass drops you right in the parkin'lot.
- Park etmek mi?
- Parkin'?
Çadır gösterileri, okullar, park yerleri... tırların arkaları, sinemalar, konser salonları, hepsinde program yaptım.
I've done tent shows, schoolhouses, uh, parkin'lots... the back of trucks, movie theaters, auditoriums.
- Park yerinde?
- The parkin'ramp?
İşe gitmeden önce. Dairy Queen'in otoparkında. Bir keresinde, Popeyes'da aklını başından aldım.
Shoot, before he went to work... in a parkin'lot down at the Dairy Queen... ooh, and one time I rocked his world at a Popeye's.
İyi akşamlar, Parkin.
- Good evening, Parkin.
Parkin'in kulübesinde biraz durdum.
I stopped for a while at Parkin's hut.
Parkin, sende yedek anahtarın olabileceğini söyledi.
Parkin said that you might have a spare key.
Sanırım Parkin bende anahtarın olmasını istemiyor.
I don't think Parkin wants me to have one.
Ama Parkin alınabilir.
But Parkin might be offended.
Parkin'e seslenseydin.
- You should hoot for Parkin.
Beni eve itecek kadar kibarlık yapar mısın, Parkin?
Would you be so kind as to push me home, Parkin?
Parkin, bana sadece teşekkür etmek kalıyor.
Parkin, it only remains for me to thank you.
Asla Bayan Oliver Parkin olmak istemezdin.
- You'd never want to be Mrs Oliver Parkin.
Önceki gün, Bertha, Parkin'in yasal eşi, evine geri taşınmıştı.
The day before, Bertha, Parkin's lawful wife, had moved back in, with all her worldly goods.
Parkin'e gelirsek, durum her gün değişiyor.
As for Parkin, the situation changes every day.
Bertha döndükten sonra, Parkin'i almak için avukata gitti, en azından O'nunla düzgün bir hayat sürmesi için.
The day after Bertha turned up, she went to the JP to get Parkin to live a decent life with her at last.
Ama Parkin reddetti.
But Parkin flatly refused.
Parkin en kısa zamanda yapacağını söyledi.
Parkin said he would as soon as possible.
Parkin bir haftadır annesinde.
Parkin's been at his mother's for a week now.
Parkin Han'a gittiğinde, Bertha'nın kardeşi de arkadaşlarıyla oradaymış.
As Parkin went past the inn, Bertha's brother was there with his mates.
Parkin yere düşmüş, ve kafasını demire vurmuş.
Parkin was knocked to the ground and hit his head on the rails in the courtyard.
Parkin burada mı?
- Is Parkin here?
Otoparkda korkma bolca yer var.
Plenty of space in the parkin'lot!
Orada yasli bir kadin vardi.. Hemen parkin girisinde. Küçük tahta oyuncaklar satiyordu.
There was this old woman, right at the park's entrance, selling these little wooden toys.
- ULUSAL PARKIN YETKİLİ REHBERİ OLMADAN KANYON'A GİRMEK YASAKTIR.
- It is forbidden enter the Canyon without an authorized guide by National Park Service
- Otoparktayım yahu.
- I'm on a parkin'lot.
Parkyeri bomboş
Plenty of space in the parkin'lot!
Bayim, bakin size ne diyecegim acelemiz yok ancak, sunu bilmenizi isterim ki bir parkin ortasinda durmus karsilikli silah cekiyoruz.
You know what, sir? No one's in a rush here, sir, but I gotta tell ya... Standing around in the middle of a park, waving a gun?
Parkin guneybati kosesindeyiz.
Southwest end of the park.
Parkin ortasinda durup, o sekilde silah cekmek hataydi.
I can't be, uh, in the middle of a park waving a gun around.
YERLİLER PARKIN YÖNETİMİNİ ELLERİNE ALDILAR.
THE INDIANS TOOK OVER THE COMMAND OF THE PARK
Grand Central Parkin 9 / 11 haberlerine çiktigini bir düsün.
Hm? It's gonna make 9 / 11 look like a fucking walk in the park. The grand Central Park.
Bu sizin park yerinizi kullandığımız için.
Hey! That's for parkin in your driveway.
Park...
Parkin'in...
- Evet.
Oh okay, so that one wasn't Parkin- -