Parkour tradutor Inglês
90 parallel translation
Parkur?
Parkour?
Belki parkur fransızcada iz bırakmadan gitmek anlamındadır.
Maybe "parkour" is french for leave no trace behind.
Parkur çevresinden oldukça uzakta.
Hm, pretty far off the parkour circuit.
Parkur yeteneklerini burada iyi kullanmış.
He put his parkour's skills set to good use.
Parkour diye bir spordan haberin yok, değil mi?
He afraid to compete? You haven't heard of parkour, have you?
- Onun adı Parkour. - Par - ne?
It's called Parkour.
Parkour.
- Par-what? - Parkour.
- Parkour.
- Parkour.
Parkour yapıyorlardı.
Parkour traceurs.
Parkur!
Parkour!
- Parkur!
- Parkour!
Bu parkur.
This is parkour.
Yani A noktası delilik B noktası da hastane olduğu sürece teknik olarak parkur yapıyorlar.
So technically they are doing parkour As long as point "a" is delusn and point "b" is the hospital.
- Hadi, başlıyoruz!
Parkour! - Okay, here we go!
- Parkur! - Ah!
- Parkour!
- En zor parkur!
- Hardcore parkour!
En zor parkur!
- Hardcore parkour!
Parkur.
Parkour.
- Onun adı Parkour.
It's called Parkour.
Buna parkur deniyor.
That's called parkour.
Bir de parkur yapıyorum.
And I do parkour.
- O parkur olayından mı yapacak?
- Is he gonna do more of that parkour stuff?
- Parkour.
Parkour.
Ama Parkour'da tırmanıyosunuz.
But in Parkour, you go up...
- Biliyorsun Parkour sana bir başarı hissi veriyor.
Uh, you know, Parkour gives you a sense of--of accomplishment,
Atlama?
Parkour-ing.
Eğer Doe'nun Parkour ayakkabıları varsa o heyecan arayan biri olmalı.
If our Doe had the Parkour sneakers, He might've been a thrill seeker.
Parkour adında bir şeye katıldı mı?
Was he involved with something called Parkour?
Biliyorsunuz, Maxine, Parkour hakkında bir şeyler biliyor.
You know, Maxine knew about Parkour- -
Ve bu Parkour şeysinin nerede yapıldığını bulmalıyız.
And we need to find out where they do this Parkour thing.
- Parkour'la ilgili problem, nerede sorusunun herhangi bir yerde olabilecek olması.
Well, the problem with Parkour Is that the "where" can be anywhere.
Parkour son derece sessiz ve sakindir.
Parkour is totally nonviolent, Nonconfrontational.
Tek umursadığı şey o Parkour şeyiydi.
All he cared about was that Parkour stuff.
Kardeşim yaşamayı severdi. Parkour'da da oldukça başarılıydı.
My brother loved life, and he was too good at Parkour
- Parkour konusunda o da iyiymiş.
he does the Parkour thing as well,
Parkour benim dünyadaki biletimdi.
Parkour was my ticket around the world.
Parkur yapmayı biliyor.
He knows parkour.
Hiphop'tan fazla anlamam ama koşu parkurunu iyi bilirim.
I don't know much about hip-hop, but I know parkour.
- Yarın biraz koşturacağız.
- I say we go lay some parkour on them.
Platin Parkour Ayakkabısı.
Platinum Kick Parkours.
Evet. Doğru.
£ Because it's Jayden and a parkour demo
Jayden parkour hareketleri yapacak
Hey, look, there was a time when your mamma gained all that weight and I was thinking about dumping her ass.
Tatlım, parkour antrenmanlarını gerçekten evde mi yapman gerekiyor?
Honey, do you really need to practice your parkour exercises in the house?
Parkour!
Parkour!
Sly ile Adrian "Parkour" ekibimizin liderleri.
Sly and Adrian are leaders of our parkour crew.
Olamaz, parkurculardan bu.
Oh, no, he's one of those parkour, free-running guys.
- Hiç sıralı bir şeyler yaptın mı?
- Did you do any parkour?
Hepsine veda etmeye hazır mısın peki?
Are you ready to say good-bye to all of it? The guns, the bullets, the parkour?
Parkur!
Parkour.
Zack yeni bir parkur hareketi öğrenmişti ve kayda almamı istedi.
Zack had learned this new parkour move and he wanted me to film him.
Parkour.
- Parkour.