Patience tradutor Inglês
4,548 parallel translation
Sabırlı olmalısın.
You must have patience.
Güven ve biraz da sabırla onu geri alacağım, değil mi Ange?
With trust and a little patience, I'll get her back. - Right, Ange?
Tecrübelerime göre biraz sabır gösterirsen dünya sana neyin doğru gösteriyor.
My experience has been that with a little patience, the world reveals the right course of action.
Kaybedecek zaman yok Sookie. Zaten bildiğim mevzulardan bahsederek sabrımı sınıyorsun.
Time is of the essence, Sookie, and you are seriously testing my patience by bringing up things that I already know.
Onun da sabrı taşmaya başlıyor. Ve bana ültimatom sundu.
His patience is starting to wear pretty thin, too, and he's given me an ultimatum.
Sabredin Bayan Nyholm.
Patience, Ms. Nyholm.
Bunu dengelemeyi sabır ve gözlemle öğreneceksin.
You will learn to balance it with patience and observation.
Üç gün sonra kitapçıda sırada bekliyordum ve...
Well, three days later, I'm in line at the book store and, those are all gone. There used to be seven in my neighborhood, now... The book stores are gone and so is my patience.
Sabırlı olun sevgili çocuklar!
Have patience, dear boy!
- Benim sabrım yok!
- I have no patience!
- Sabırlı olun, babanız yakında yiyecek alacak...
- Have patience, will soon bring his father food, wait...
Sabırlı olun.
Have patience.
Yalnızca sabrımızı ve adanmışlığımızı test ediyorlar.
This is a test of our patience and commitment.
Artık sabrım kalmadı Lloyd, sabrımı taşıyorsun. Savcıyla yaptığın anlaşmayı da kaybettin.
I am losing my patience, Lloyd, and I run out of patience, you lose the deal you had with the d.A.
Hastaların ödüllendirilmesi işte.
Talk about patience being rewarded.
Ama zaman içinde sabırla Cain'in sesini ve şifresini kaydetmeyi başardık.
But with time and patience, we were able to record Cain's voice and cobble together his pass-phrase.
Burada, kurslarda, başından sonuna kadar tekrarlama, sabır... çok fazla sabır yardım etme ve kupon takviyesi vardır. Yaşlı bir köpeğe, yeni numaraları kolayca öğretebileceğinizi size kanıtlayacağız.
Here at Generations, through repetition, patience, so much patience, hand-holding, gentle cajoling and coupon reinforcement, we prove that you can teach an old dog new tricks.
Evet az sonra, sabrım da kalmayacak!
Yeah, and in a second, I'm gonna be out of patience, too!
Lütfen sabrını kaybedip bina içinde ateş etmeye başlamadan önce onunla konuşabilir misin?
Hey, would you please talk to her before she loses patience and decides to try and shoot her way through the side of the building?
Sabırlı ol Alfred.
Patience, Alfred.
Bizim merhametimize, tahammülümüze insan haysiyetine olan inancımıza bakıyorsun ve zayıflık görüyorsun.
You look at our compassion, our patience, our belief in personal dignity, and see weakness.
Telefon aramaları, görüşmeler, sabır, ilgi...
Phone calls, meetings, patience, attention.
Sabır vakti.
Now's the time for patience.
Boaz biraz sabır!
Patience!
Sabır, Bayan Lea.
Patience, Miss Lea.
Ülkeye giriş yaptığında sınır devriyesi aracı...
- Patience, Detective. When you come into the country, Border Patrol searches your car
Sabrımı sınıyorsun...
You're testing my patience...
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Thank you for your patience sir
Artık bu sahtekarlığa sabrım kalmadı, Justin.
I don't have the patience for more dishonesty, Justin.
Sabır, evladım.
Patience, my child
Başlayalım hadi, sabrımı sınama.
Let's begin. Don't test my patience.
Bu iş sabır işi, inanç işi!
This takes patience, faith!
Tabii biraz sabır, kafa ister...
Of course, that takes patience, brains...
Sabrımı zorluyorsun.
You're testing my patience.
Sabırla beklediğiniz için teşekkürler.
Thank you for your patience.
Sabret kızım, az sonra geliyorum
Patience girl, I'm almost there
Sabrimdan.
My patience.
Ama sabrım başka şekillerde işe yaradı sanıyorum.
I believe my patience has paid off in other ways though.
Mükemmel bir sabır gösterisiydi, aşkım.
Excellent show of patience, luv.
- Sabırlı olun.
Patience.
- Sabrımı zorluyorsun Thor!
You try my patience, thor!
Sabır.
Patience.
Ama sorunlar bu kasabayı mahvediyor ve Muhafızların sabrı azalıyor.
Are destroying this town, and The Guard's patience is growing thin.
Benim babam Murray Goldberg'e gelecek olursak sabırsız ve donsuz bir adamdı kendisi.
Now this was my dad, Murray Goldberg, a man who lacked both patience and pants.
- Sabır.
- Patience.
Eminim sabrını takdir etmiştir.
I'm sure he appreciated your patience.
Yalnızca birazcık sabır meselesi!
It just requires a little bit of patience!
Şüphelinin 30'lu 40'lı yaşlarında bu saldırıları planlayıp gerçekleştirebilecek kadar gerekli varlığa ve sabra sahip biri olduğunu biliyoruz.
We know that the unsub is likely in his late 30s to 40s in order to have the means and patience to plan and execute these attacks.
Sabır erdemdir, efendim.
Patience is a virtue, sir.
Sabrım tükendi!
I'm out of patience!
- Sabırlı ol.
Have patience.