Pese tradutor Inglês
350 parallel translation
Bir pese karşı iki düşüşle Tanrı var.
God exists, by two falls to a submission.
Zirveleri gökyüzünde kaybolmuş, üzeri karlı peş peşe 2 tane dağ var.
There's two snow-capped mountain ranges with peaks lost in the sky.
Peş peşe hırsızlıklar mı?
One burglary after another?
Peş peşe topuk kaybediyorum.
Losing one heel right after another.
Bana peş peşe üç kez vuruyor.
He hits me three in a row.
Olaylar telaşlandırıcı şekilde peş peşe gelişiyordu.
Events were happening with alarming swiftness.
Çeklerin peş peşe bozdurulmuş gibiymiş.
It seems as if your checks have started coming through.
Her şey peş peşe geliyor anlaşılan.
It's coming in bunches, it looks like.
Peş peşe on fiyasko.
Ten straight duds.
Ardından kızlar da peş peşe gelir.
And, the girls will come tumbling after.
Peş peşe 38 nakavt, en fazla iki raunt.
Knocked out 38 guys in a row, none of them went over three rounds.
Şu teğmen Barones'le peş peşe iki kere dans etti kızların ise sanki duvardaki çiçek gibiler!
That lieutenant has danced twice in a row with the baroness while your daughters are wallflowers!
Peş peşe iki kişi :
Two in a row :
- Sam, peş peşe iki as çektim ve bu adam bir kız gösterdi, o son oyun oldu.
- Sam, I had two aces back to back, and this guy had one queen showing, and it was the last draw.
Peş peşe içmeyi kastetmemişti.
He meant one at a time, honey.
Bir zanaatkâr, tek başına kelimeleri peş peşe sıraya koyuyor.
A lonely craftsman putting one word after another.
Bu peş peşe başının ağrıdığı üçüncü akşam ve eve erkenden dönmek zorunda kalıyoruz.
This is the third evening running you've had a headache... and we've had to come home early.
Yedi vuruşu da peş peşe yapan sağ eli çok hassas bir İngiliz.
It's a seven-cushion shot with high, delicate right-hand English.
Caruso'nun yeni berber tabelasına da peş peşe üçüncü gündür yapıyor.
Got Caruso's new barber pole third day in a row.
- Peş peşe beşinci kez oluyor bu.
- That's the fifth time, five times in a row.
Peş peşe içiyorsun. - Sen kendi işine bak.
- Mind your own business.
Peş peşe sekiz defa durdurulduktan sonra...
So after I got stopped eight times in a row,
- İnsanlar peş peşe ölüyor.
People dropping'like flies every which way.
Şimdi... bu tabancayı çakmak kutusunun içine ateşlediğimizde, Peş peşe birçok fünyeyi patlatabiliriz.
Now, you see, by firing this pistol into the tinderbox... we can set off as many fuses as we have running into them.
Kraliçe peş peşe oğlan doğurdu.
Son after son she's borne me.
Batı basınının karasinekleri hemen onun başına üşüşüp sargılarını teker teker çıkarırken peş peşe flaş çakmaya başladılar.
So the reporters rushed over and began taking photos as he removed the bandages.
Ulusal ligde, San Francisco Giants... Dodgers'ı peş peşe iki oyunda da yendi.
In the National League, San Francisco Giants beat the Dodgers in both ends of a double-header.
Peş peşe iki kere ateş etmek istediğinizde horozu çekin kurma horozlu ilk atışı yapın ve tekrar edin
In a situation where you want to fire two shots rapid-fire pull the hammer back fire the first single action and follow it up
Bir çok gelincikten oluşan kanlı bir kafile. Aile cehenneminde peş peşe doğmak. Korku Dağı'nın dağın yamaçlarında... eski saatlerle delik deşik olmak...
A bloody procession of so many poppies... born one after the other in the family hell... on the slopes of the Scary Mountain... strewn with old clocks.
Herkesin belirtildiği sırayla peş peşe bana gelmelerini istiyorum, tabii prenses hariç, büyük bir hanım olması ve yaşından ötürü, onunla kendim gidip konuşurum.
And could you summon the passengers to me here? One by one in this order except for the Princess Dragomiroff, who is not only of royal blood, but also much older than she tries not to look.
Peş peşe sessizce yürüyorlardı.
They were walking quickly, one behind the other.
24 kökten komünistin peş peşe ölüm ihtimali oranı aşağı yukarı, bir iki puan oynayarak sadece milyarda bir.
Well, the probability factor of 24 top-brass communists dying almost simultaneously is, give or take a point or two just under a billion to one.
Son günlerde peş peşe tuhaf telefonlar aldım.
I just received the latest in a series of crank phone calls.
"Zenginlerden peş peşe buket alınır."
The rich buy a pre-picked bouquet.
- Tamam. Peş peşe.
Over and out.
Yani arabalarınızı peş peşe dizdiğinizde bir kilometre oluyor mu? Yemin ettiğinizi de hatırlatırım.
When placed end to end, will the cars on your lot total one mile in length... and may I remind you you are under oath?
Bayan Fuchs, ancak 250 araba peş peşe dizilince bir kilometre olur.
You realise, miss Fuchs, that one mile of cars is over 250 cars?
Peş peşe yazılmış isimleri okuyamıyorum ve biz büyükleriniz olarak isimleri işitirken duygulanıyoruz.
Name after name which I cannot read and which we, who are older than you, cannot hear without emotion.
Son beş gündür peş peşe parti yapıyoruz.
We've been partying for the last 5 days straight.
Peş peşe iki kere.
Twice without taking it out.
Salv o ateşi, peş peşe atış, aralıklı rasgele atış, yaylım ateşi gördük. Ama hala herifleri harekete geçiremedi.
We've had volleys, rapid bursts, scattered random fire, fusillades firing, well and still he can't get the buggers moving.
Kocaman ıssız bir sahil vardı denizden peş peşe dalgalar geliyordu, çok uzaktan.
There was a huge deserted beach, with small successive waves coming from the sea, far away.
Hep aynı sahildi ince kum peş peşe ve devamlı dalgalar her seferinde aynı.
It was always the same beach with fine sand, with successive and regular waves, one at the time.
Peş peşe dört defa!
Fourin a row!
Banyoda peş peşe tıraş oluşlarını ve birlikte gidişlerini görmeliydin.
It was so thrilling, seeing them shaving together, one behind the other in the bathroom and going out together. - Did you notice?
66 maçta peş peşe 351 ortalamayla sayı vuruşu yaptı.
He hit home safely in 66 straight games, with an average of.351.
Yedi küçük günahkar peş peşe.
Seven little douchkies all in a row.
Peş peşe iki yıl şampiyon oldun.
It's the second year in a row.
Bu Peg'le peş peşe dışarı çıktığın ikinci akşam.
Gee, that's the second night in a row you've been out with Peggy.
Ondan sonra peş peşe üç tane iyi şarkı duydum radyoda.
Then, I heard three good songs in a row on the oldies station.
Ayrıca çocukluk yıllarımdan itibaren peş peşe birçok radyo programı dinleyerek pek çok kişisel gözlemim oldu.
Plus, I recall so many personal experiences... from when I grew up and listened to one show after another.