Piece tradutor Inglês
34,114 parallel translation
- Söyleyeceğimi söyleyip gideceğim.
I'll say my piece and leave.
Adam'ın bir parça saçını almak çok kolaydı.
It was easy enough to get a piece of Adam's hair.
Elinizde tuttuğunuz satranç taşı bizim tek sağlam ipucumuz.
That chess piece you're holding is our only solid lead.
O sadece şirkete ait bir mal.
She's just a piece of company property.
Son bir parça şey kaldı, ondan sonra kurula çıkıp bulduklarımı anlatırız.
I just need one last piece, and then... Then when we go to the board and tell them what I found.
Gerçekten boktan herifin tekisin Aaron.
You're a real piece of shit, Aaron.
İspanya ya da Güney Fransa gibi değersiz topraklara yerleşmeye neden razı olduğumuzu düşünüyorsun?
Why do you think we're so ready to settle for a worthless piece of land like Spain or the south of France?
Maymuncuk yazılımını organik bir maddenin içine kodladım, tarayıcılarınız tarafından tespit edilemez.
I encoded your key in a piece of organic material, undetectable to your scanners.
Kara kutu yapbozun bir parçası.
Black box is only a piece of the puzzle.
Dr. Bull, tam bir işleksiniz.
Dr. Bull, you're a piece of work.
Kafamı uzattım, biraz eğildim ve ufak bir kara parçası gördüm.
And I put my head up to it, I leaned... and I saw a tiny piece of land.
Tek parça olarak geri döndü.
It's back in one piece.
Aaron şantajlık bir film parçası buldu.
Aaron found a piece of film that is blackmail-worthy.
Ve başka bir şey daha, bu boktan rezil metni okudum.
And another thing, I read this piece of garbage script.
Çocuk oyuncağı.
It'll be a piece of cake.
Her kanitta kesin olmayan noktalar vardir.
Every piece of proof has aspects... of uncertainty.
"Ramak kala" derken onu tek parça halinde getireceğim, tamam mı?
Emphasis on "almost." I'm gonna bring him back in one piece, all right?
Tamamdır, bunu yapmak istiyorum.
Yeah, okay, I want a piece of that.
O götoğlanı bana biber gazı sıktı.
Piece of shit pepper-sprayed me. Christ.
Eleman çekip sıkmaya başladı ama bir türlü bitmedi. Adamda sanki koca bir masa baharat vardı.
If he'd had a piece and pulled it and started shooting, he might've gotten somewhere, but there he was with a can of table spice.
Yani sadece boktan bir şeylerle uğraşmıyoruz.
So, we're not just taking down a piece of shit here.
- Hayır. O baktığın eski bir parçaydı.
That piece was old... that you were looking at.
Cadmus'un sosyal medyada, bu ve bunun gibi terörist gruplarla ilgili yayınından sonra.
And that's after I published the piece about Cadmus and these other terrorist groups exploiting social media.
Evet, Snapper bu konuda objektif bir yazı yazmamı istiyor.
Yeah, Snapper wants me to write an objective piece about it.
- Şişirme bir haber işte.
It's a puff piece.
Üç yıl sonra, Reese'in DNA'sı olay yerinde bulundu. Sağlam bir kanıt... Büyük ihtimalle Reese'i içeri atmaya yetecek bir kanıt.
Three years later, Reese's DNA has been placed at the scene of the murder, a damning piece of evidence that will most certainly land Reese behind bars.
Eski sahibimin toprağının bir kısmını işleteceğim.
I'm gonna work me a piece of my old master's land.
Bu muhteşem cihaz, bize sonsuz ihtimaller sunuyor.
This remarkable piece of machinery has endless possibilities.
Bu da son kez alacağın bir dost tavsiyesi olsun.
And that's the last piece of friendly advice you're ever going to get.
O camı alacak kadar büyük bir odun parçası olabilir.
I might have a piece of wood big enough to cover that glass.
Size acıyorum, Gutierrez. Çünkü Papa'nın düzenlediği ucuz ve amatör bir oyunda basit bir figüransınız.
I pity you, Gutierrez, because you're just a bit player in a cheap piece of amateur theatricals organized by your Pope.
Sadece Kit Kat'tan koparmaya çalışıyorum.
I just wanna break me off a piece of that Kit Kat bar.
Başka bir satranç taşı daha bulduk Binbaşım.
Looks like we found another chess piece, Commander.
Birer dilim ister miydiniz?
Would you two care for a piece?
Bunu parça parça yap ve çok yakında elimizde koca bir araba olacak.
Take it piece by piece and pretty soon, we're gonna have a whole car.
Birinin sağlıklı karaciğerinden parça alıp sana nakledeceğiz. Zamanla büyüyerek sağlıklı bir karaciğere dönüşecek.
Take a piece of someone's healthy liver, transplant it, and it will grow inside of you, into a healthy liver.
Siktir ya.
Piece of shit. I must be trippin'.
Bir dilim de Adam'a götürmeliyim.
I should bring a piece home for Adam.
Pekâlâ, dört arkeoloğumuz parçada üstünkörü bir görsel inceleme yaptı.
Well, um, we've had four archaeologists give cursory visual exams to the piece.
Kendisine, ekşi erikli şeker verebildiğim bir oğlan.
A son to whom I could one day give a piece of sour plum candy.
İçimizden birinin bu dahice fikri saklaması gerekiyordu.
One of us had to get this important piece of intelligence out.
Ekibin, enkazdan ofise olan parçaları birleştirebilir mi?
Can your team piece together parts of this office from the wreckage?
2.aşama için ihtiyacımız olan teknolojik bir şey klonlaması gerekiyordu.
He was supposed to clone a piece of tech for us. Something we need for phase two.
Ama gitmeden son bir mesaj bıraktılar : senin, Sandstorm'un planının büyük bir parçası olduğunu.
But not before leaving one last message : that you are a major piece of Sandstorm's plan.
Bir mücevher parçasıyla ilgilenir miydiniz?
Can I interest you in a piece of jewelry?
Nihayet bulmacanın son parçasını ada aldım.
Finally, the last piece of the puzzle.
Bu, onun hayatını mahveden bok herif.
That's the piece of shit that ruined her life.
Satranç taşıyla beraber.
With the chess piece.
Yok ya, o Michael Douglas'mış.
Our piece is right here next to this Walking Dead ad.
Hâlâ çok karizmatik bir adamsın, Earl. Ve sen de hâlâ çok güzelsin.
You are still a fine piece of man, Earl.
Eğilin! Lucy. Şu boku sustur.
Keep that piece of shit quiet.